Sular alarm veriyor | Bolu'daki olayın aynısı, hatta daha vahimi İstanbul'da yaşanabilir
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz su zehirlenmelerine karşı uyardı: Bolu'daki olayın daha vahimi olabilir. Pek çok yerleşim yeri için benzer tehlikeler söz konusu.
Meltem AKYOL
İstanbul
Bolu’da Yuva Köyü’nde yaşanan su kaynaklı zehirlenmeler sonrası Evrensel’e konuşan Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, Melen’i hatırlatarak uyardı: “Günde 400 ton katı atık üreten Düzce’nin, çöp süzüntü suları, Melen çayı kenarında. Melen’den İstanbul’a günlük 700 bin ile günlük 1 buçuk milyon metreküp su geliyor. Çöpün zehirli suları bizim sulara karışabilir. Bolu'daki olayın aynısı, hatta daha vahimi olabilir. Başka pek çok yerleşim yeri, il için benzer tehlikeler var.”
VALİLİKTEN AÇIKLAMA: 44 KİŞİNİN TEDAVİSİ SÜRÜYOR
Bolu Yuva Köyü’ndeki sudan zehirlenme vakalarının ilki 16 Temmuz tarihinde ortaya çıktı. Devam eden günlerde sayı arttı. Bolu Valiliği’nden dün yapılan açıklamaya göre 24 Temmuz itibarıyla sudan etkilen ve hastaneye başvuran vatandaşların sayısı 141.
Açıklamaya göre bunlardan 96’sının tedavisi tamamlandı, 44'ünün tedavisinin ise sürdüğünü belirtildi.
Sudan etkilenme şikayetiyle hastaneye başvuran 49 yaşındaki Eyüp Ertem ise hayatını kaybetti.
Bolu’daki sudan zehirlenme vakası sürerken, Kırıkkale'den de benzer haber geldi. Kırıkkale'nin Karakeçili ilçesinde aralarında çocukların da bulunduğu aynı aileden 14 kişi, zehirlenme şüphesiyle tedavi altına alındı.
DR. NASIR NESANIR YAPILMASI GEREKENLERİ SIRALADI
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Başkanı, Uzm. Dr. Nasır Nesanır, su kaynaklı salgınlarda ilk bakılması gereken noktalarından birinin su depoları olduğunu söyledi.
Su kaynaklı olası salgınların önüne geçebilmek için su depoları belirli periyotlarla denetlenmesi gerektiği belirten Nesanır, "Denetlendiğinde; su deposunun koruma alanının yeterli olup olmadığına, su ile temas eden yüzeyin uygunluğuna, sabit merdivene, depo içinin temizliğine, havalandırma bacasının varlığına, haşere ve kemirgen girişini engelleme durumuna, kapı-pencere güvenliğinin yeterliliğine, klorlama cihazının uygun çalışıp çalışmadığına bakılmalıdır" dedi.
İL ÖZEL İDARESİ: VALİLİĞİ ARAYIN! VALİLİK: VERİLER İÇİN DİLEKÇE YAZIN
Peki bu iş ve işlemler yapıldı mı, yapılmadıysa hangisi yapılmadı, ya da eksik nerede?
Mevzuata göre olayın yaşandığı bölgede temiz ve güvenli içme-kullanma suyu sağlama, atık su sorununu çözme Bolu İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürlüğünün hizmet alanında. İl Özel İdaresi 10 Şubat 2017 tarihinde yapılan toplantıyla söz konusu bölgede Karapınar su kaynağının bir kısmının doğanın dengesini korumak amacıyla yerinde bırakılması koşuluyla Merkez ilçe, Yuva köyü Merkez, Aşağı ve Kütükçüler mahallelerine ilave içme ve kullanma suyu olarak tahsisinin yapılmasına oy birliği ile karar verdi.
Bu tahsis sonrası yapılması gereken incelemelerin düzenli olarak yapılıp yapılmadığını sormak üzere aradığımız Bolu İl Özel İdaresi, “Bolu Valiliğini arayın” diyerek bizi Bolu Valiliğine yönlendirdi.
Bolu Valiliği ile yaptığımız görüşmede ise olaya ilişkin açıklamanın yapıldığı, onun dışında ellerine ulaşmış bir sonucun olmadığı yanıtını aldık. Geriye dönük incelemelere ilişkin bilgi almak istediğimizi ilettiğimizde ise “bununla ilgili bir arşiv çalışması yapılması gerekiyor. Bunu bir dilekçe ile talep edebilirsiniz” denildi.
SU KAYNAKLARI SALGINLAR İÇİN ÇAĞRI
Dr. Nasır Nesanır salgın geliştikten sonra ise salgına ani cevap vererek sönümlendirmek gerektiğini belirterek Sağlık Bakanlığına bazı sorular sordu:
- Bolu’daki tespit edilen vakaların il sağlık müdürlüğüne bildirimi anında yapılmış mıdır?
- Sağlık müdürlüğü ilk vakanın tespitinden kaç gün sonra köye gitmiştir?
- İlk vakanın tespitinden kaç gün sonra su deposu ve şebeke suyu ile gıdalardan numuneler alınmıştır?
- Su deposundaki bakiye klor ölçümü ilk vakadan kaç gün sonra yapılmıştır? Sonuç ne olmuştur?
Dr. Nasır Nesanır son olarak şunları söyledi: "Su kaynaklı salgınların önüne geçebilmek için Sağlık Bakanlığı’nın, il özel idarelerinin, belediyelerin belirlenmiş görevlerini, temiz suyun bir hak olduğunu ve toplum sağlığının öncelenmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Tıkanan bu sağlık sisteminin devamının, yeni salgınların önünü açacağını ve yıkımı derinleştireceğini belirterek, şeffaf ve bilimsel salgın yönetimi talebimizde ısrar ediyoruz."
İSTANBUL VE DİĞER İLLER İÇİN DE TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR!
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz, normal koşullarda her gün su analizi yapılarak şebekeye öyle su verilmesi gerektiğinin altını çizerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Su köye yakın bir orman alandaki kaynaktan alınıyor. Bu kaynak kontrol edilmiyor ve zaman içinde kirleniyor. Ayrıca kaynaktan köydeki evlere suyu dağıtan su şebekesi yani borular çok eski ve paslı. Dahası sadece kaynak değil, kaynağın çevresinin de kirlenmeye karşı korunuyor olması gerekirdi. Ama anlaşılan o ki bunlar yapılmamış. Yapılsaydı zehirlenme vakaları ortaya çıkmadan sorun tespit edilir, sorun çözülene kadar gerekli önlemler alınırdı.”
Kovid-19 pandemisinin temiz suya erişimin ne kadar önlemli olduğu bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Beyaz, “Hal böyleyken insanların su kaynaklı kirleticiler ile hastalanması, zehirlenmesi ve hayatını kaybetmesi tam bir yönetimsizlik anlayışını ortaya koymaktadır” dedi.
Beyaz son olarak şunları söyledi: “Temiz su kaynağını, sadece tatlı su olmasını yeterli gören su yönetimleri halk sağlığını umursamadan, su kaynaklarının kirlenmesine karşı kayıtsız kalmaktadır. Bolu ve Kırıkkale vakaları bunu göstermektedir. Bugün iki yerleşim yerinde karşılaşılan sorun yakın gelecekte diğer yerleşimleri de tehdit edecektir. Günde 400 ton katı atık üreten Düzce’nin, çöp süzüntü suları, Melen çayı kenarında. Melen’den İstanbul’a günlük 700 bin ile günlük 1 buçuk milyon metreküp su geliyor. Çöpün zehirli suları bizim sulara karışabilir. Bolu'daki olayın aynısı, hatta daha vahimi olabilir. Başka pek çok yerleşim yeri, il için benzer sorunlar, tehlikeler var. Bilim insanları içme su kaynaklarında mikro kirleticilerin sağlık etkilerinden korunmanın çözümlerini üretirken, ülkemiz sermayesi, temiz su kaynaklarının bulunduğu su havzalarını yapılaşmaya açarak yağmalamakta, kirlenmiş veya kirlenme riski olan su kaynaklarını ise halkın kullanımına sunmaktadır. Canlı yaşamını tehdit eden kirlenmiş su kaynakları insan ve diğer canlıların kullanımına sunulmamalıdır. Su ile gelen ölümler ve hastalıkların sorumlusu; sermayenin halk sağlığını yok sayan su yönetimleri ve iktidarlardır.”