Süt üreticisi uyardı: Üretim desteklensin, kriz sütü vurmasın
Artan maliyetler nedeniyle bir kesim süt üreticisi hayvanlarını kesime vererek süt üretimini bıraktı. Süt üretimine devam etmeye çalışanlar ise üretimden kopma noktasında.
Fotoğraf: Unsplash
Ramis SAĞLAM
İzmir
Artan enflasyon ve dövizdeki hızlı yükseliş, birçok işkolunu olduğu gibi hayvancılığı da vurdu. Maliyetler karşısında yeterli desteği bulamayan milyonlarca süt üreticisi ve ailesi, “hayvanları kasaba gönderiyoruz” diyerek yaşadıkları sorunları dile getirdi.
Süt üreticileri, 2008 yılında yaşanan krizin tekrar yaşanmaması için üreticilerin sesine kulak verilmesi gerektiğini çağrısı yapıyor. Süt üreticilerinin sorunları süt üreticileriyle ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı ile konuştuk.
"ARTIK ÜRETEMİYORUZ"
Malatya’nın Kuluncak İlçesinde besicilik yapan Birsen Şahin, üretmeyi ve hayvancılığı çok sevdiğini söyleyerek sözlerine başladı. 2019 yılında aldığı iki inekle süt üretimine başlamış. Üretime başladığında mazotun 6 lira, yemin 80 lira, samanın 50 kuruş, otun 1 lira olduğunu söyleyen Şahin, “Şimdi mazot oldu 30 lira, samanın tonu 2 bin lira, otun tonu 4 bin lira, arpa oldu 7 bin lira. Artık üretemiyoruz” dedi.
2019 yılında sütün litresinin 3 lira iken bugün sütün litresinin 6 lira olduğunu ifade eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü; “Milletin alım gücü kalmadı. Biz çok zor durumdayız. Üretemiyoruz. Tarım Bakanı gitmiş yabancı ülkelerden arazi kiralıyor. Bize dışarıdan arpa buğday getiriyor. Bizim ekecek tarlamız mı yok. Dışa bağlı politikaların sonucu olarak tarımı bitirdiler. Mazotun fiyatının düşmesini istiyoruz. Hayvanımızı, yemimizi üretmek istiyoruz. Ne mazot, ne de yem alabiliyoruz.”
"KÖYÜN YARISI HAYVANCILIĞI BIRAKTI"
Konya Ereğli’de çocukluğundan beri tarım ve hayvancılıkla uğraşan Hüseyin Tokdemir, 2005 yılında kendi hayvanını alarak babasıyla ortak hayvancılık yapıyor. Tokdemir, “Danelik mısır, makarnalık buğday kendime ait silajlık mısırım var. Bulunduğum köyün yarısı hayvancılığı bıraktığı. Hayvancılık bitme noktasına geldi” diye konuştu.
Türkiye’de tarım ve hayvancılığın kumardan daha riskli olduğunu söyleyen Tokdemir, “Kâr mı edecek zarar mı belli değil. Devlet, üreticileri bitsin diye çaba gösteriyor. İthalat gibi bir silahı var. Bize vermediğini yurtdışı çiftçisine fazlasıyla veriyor” dedi.
"PARA ETSE HEMEN SATACAĞIZ"
Maliyetlerin katlanarak arttığını ifade eden Tokdemir, “İki ay önce kesim fiyatları 110 iken, yem fiyatları 300 lira civarındaydı. Şimdi ise kesim 90 liraya gerilerken yem fiyatları 330-350 yükseldi. Üretici birlikleri aidat alıyor hakkımızı savunmuyorlar. Bozuk para gibi harcanıyoruz. Bizim üzerimizden enflasyon dengelemesi yaptıklarını sanıyorlar. Öncelikle süt girdileri olan elektriğin, mazotun, ilacın, yemin fiyatını düşür. Girdi maliyetleri katlanarak artarken, para etse kurtulmak için satıp hemen kurtulmak istiyorum” diye ekledi.
"HAYVANCILIK ZENGİN İŞİ OLDU"
Hayvancılığın zengin işi olduğunu söyleyen Cüneyt Irmak, “Maliyetler üç kat artarken üreticinin ürettiği ürünün fiyatı yerinde sayıyor. Sanki günah keçisi üreticiymiş gibi, enflasyonun artmasının sebebi bizlermişiz gibi davranıyorlar. Baskılanıp duruyoruz. Az bir zam gelince bu seferde ithalat sopası ile başımızda bekliyorlar. Bakın fiyatlar artmasın ithal ederiz. Biz de onlara buyursunlar neyi ithal ediyorlar etsinler diyoruz” dedi.
"SORUMLUSU DESTEKLEDİĞİMİZ HÜKÜMET"
Bu maliyetleriyle süt fiyatlarının çok düşük olduğunu belirten Hasan Taşçıoğlu, “Sütün maliyeti 7.5 lira olmasına rağmen, elimize 6-7 lira geçiyor, en az 9,5 lira olması gerekiyor. Altı ayda bir verilen destek sakız parası bile değil. En az 1 lira olmalı ve her ay ödenmesi lazım. Bizler 3. sınıf vatandaş değiliz. Bu hayvan politikasıyla seneye hayvan çok daha azalacak. Süte 20 kuruş destekleme, süt üreticiyle alay etmek demektir. Uzun lafın kısası hayvancılık son günlerini yaşıyor. Bunun sorumlusu da 20 yıldır desteklediğimiz hükümettir” diye konuştu.
"HAYVANLAR KESİLİYOR AHIRLAR BOŞALIYOR"
Süt üreticilerinin çok zor durumda olduğunu vurgulayan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, yem fiyatlarının ve girdilerin her gün arttığını söyledi. Bu koşullarda üretimi sürdürmenin neredeyse imkânsızlaştığını ifade eden Çakıcı, “Kesimler nedeniyle hayvan varlığımız azalıyor. Bu ürünün ithalatı da çok zor. Buğday ve ayçiçeği gibi İşlenmiş süt ve süt tozu gemileri mi bekleyeceğiz?” dedi.
"ARTAN MALİYETLER MARKETLERE YANSIYOR"
Çiğ süt fiyatları güncellenmesine rağmen kısa sürede maliyeti karşılayamaz hale geldiğini belirten Çakıcı, “Üreticinin 1 litre süt satıp, 1,5 kg yem alabilmeli, çiğ süt fiyatları aylık olarak belirlenebilir. Önünü göremeyen çiftçiye yem desteği verilebilir. Çiftçi hızla üretimden çıkarken, hayvanlar kesiliyor, ahırlar boşalıyor. Tabii bunun tüketiciye yansımaları var. Markette süt fiyatları vatandaş için ulaşılmaz oldu. Vatandaşın satın alma gücü inanılmaz düştü. Marketlerde Raflardaki fiyatı ucuzlatmak için düşük yağ içerikli süt ambalajları görüyoruz. Tabi besin değeri düşük. Çiğ süt fiyatını baskılamak ve sütün kalitesini düşürmek çözüm değil. Temel gıdalarından biri olan süt özellikle çocuklar için çok önemli. Türkiye gibi bir tarım ülkesinde "Karın doyurmak değil. Yeterli ve besleyici gıdaya ulaşabilmek vatandaşın hakkıdır" diye konuştu.