Halk Ozanı Aşık Sefili
Kadir İncesu; Halk Ozanı Aşık Sefili üzerine yazdı.
Fotoğraf, Kadir İncesu'nun kişisel arşivinden alınmıştır.
Kadir İNCESU
Türküleri UNESCO tarafından tescil edilen Malatya’nın Arguvan ilçesinde doğan anne ile babam, kardeşimle beni her yıl okullar kapanınca köye götürürdü. Hiç geçmesin istediğimiz günler bitince, sonraki yılı beklerdik özlemle… İşte bu yıllarda kültürünü özümsemeye başladık Arguvan’ın… Farkında olmadan… İnsanlarını, insan ilişkilerini, doğadaki canlılarını, taşını, toprağını… Yaşımıza uygun işlerde çalışırdık; kuzuya da giderdik, şahra da taşırdık, patoza sap atanlara su da yetiştirirdik.
Arguvanlıların mutluluğunu, üzüntüsünü, heyecanını, sevdasını, neredeyse attığı her adımı anlatan türkülerini ise çok sonraları keşfettik. Türkülere sarmalanmış yaşamlardı onlarınki. Sessizlikte yankılanan her sözde, saza her dokunuşta çıkan her ezgide anlatılan hatta anlatılmayan ne varsa tepeden tırnağa sarardı insanı. Anlayamayacak yaşta olsanız bile…Bütün bunlar bir tohum gibi büyürdü düşüncelerinizde, yüreğinizde… Farkında olmadan, bir parçası olduğunuz kültürle sarılıp sarmalanırdınız. İçinde yetiştiğinizin kültürü anlamaya başladığınızda ise geçmişinizi geleceğe taşımak için çabalamaya başlardınız. Her ne kadar “Arguvan’ın yolu tozdur dumandır” dese de bir Arguvan türküsü, biz o toz dumanda kaybolmayı seviyoruz.
T. Volkan Aslan da kültürünü yaşatmak için emek veren isimlerden birisi… Arguvan Vakfı tarafından yayımlanan, “Malatya Arguvan Giyim Kültürü”, “Arguvan Yöresi Halk Oyunları Oyun Analizleri Notaları” ile İstanbul Malatya Arguvan Eymir Köylüleri Sosyal Yardımlaşma Derneğinin yayınladığı “Eymirli Aşık Ali Asgar (Sefili) Berktaş’ın Hayatı ve Eserleri” adlı kitaplar Arguvan’ın kültür sanat yaşamı açısından çok önemli. Bu çalışmaların değerinin ilerleyen yıllarda çok daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Eymirli halk ozanı Sefili’nin yaşamını anlatan 320 sayfalık kitapta ozanın şiirleri ve yaşamıyla ilgili ayrıntılı bilgiler yer alıyor.
Geçtiğimiz yıl memleketin yolunu tuttuğumda Sefili’nin izini aradım Arguvan’ın tozlu yollarında… Şair, fotoğrafçı Rıza Parlak ve Hüseyin Efe ile Malatya Paşaköşkü’ndeki yaşadığı apartmanın bahçesinde ayaküstü de olsa 15 dakika kadar görüşme olanağı bulduk. Kovid-19 pandemisinin etkisini arttırdığı günlerdi. Maske, mesafe, temizlik… Ozanı korumak için fazla kalamamanın üzüntüsünü de yaşayarak… Uzaktan selamlaşıyoruz, yaşına göre oldukça iyi. Hatırlanmanın, aranmanın verdiği bir tebessüm kaplıyor yüzünü… Hal hatır faslından sonra, pandemi nedeniyle sokağa fazla çıkmadığını, zamanının büyük kısmını evde geçirdiğini söylüyor. Eşinin rahatsızlığı da süreci zorlaştırmış.
Yeni şiir olup olmadığını soruyorum. “Olmaz olur mu?” diyerek başlıyor okumaya…İlk dörtlük bittiğinde duruyor, “Kalkıp nerelerden gelmişsiniz. Sizi iyi ağırlayamadım, bir çay da ikram edemedim,” diyor. Bizim için önemli olanın kendisini görmek olduğunu söylememize karşın, birkaç kere daha hayıflanarak tekrar ediyor. Şiire yeniden başlıyor: “Levh-i kalem neler yazmış/ her şey sıraya dizilmiş/ doğmadan sinim kazılmış/ benim benden haberim yok// Umutla geldim dünyaya/ herkes atlı ben de yaya/ biraz da sen oyalan/ Benim benden haberim yok// Gönül akar candan cana/ Çabam insanlıktan yana/ Sefili demişler bana/ Benim benden haberim yok”
Derin bir soluk alarak, son dönemde fazla yazamadığını, sokağa çıkarak gözlem yapamadığını söylüyor: “Bu kadar yeter, bir kıtasını hatırlayamadım. Son şiirim bu. Eskisi gibi ilham gelmiyor. Kendi canımla uğraşıyorum. İlhamımı kaybettim,”
Söz, T. Volkan Aslan’ın hazırladığı “Eymirli Aşık Ali Asgar (Sefili) Berktaş’ın Hayatı ve Eserleri” kitabına geliyor. Kitabı çok beğendiğini, fevkalede bir çalışma olduğunu söylüyor.“Geride eser çok. Fakat bastıramıyorum para yok. Eser çok para yok. 1200 türkü, taşlama, deyiş, duvaz-ı imam var. Yaş da 90’ı aştı. Bundan sonra atın cirit oynasa da sen oynatamazsın. Kadir, bu çok önemli kurban,” derken hüzünleniyor…
“Kalkıp nerelerden gelmişsiniz. Sizi iyi ağırlayamadım, bir çay da ikram edemedim,” diyor yeniden. Tekrar geleceğiz, o zaman telafi ederiz deyince, yüzü aydınlanıyor. Apartmanın kapısından içeri girecekken, durup, “Volkan’a selam söyleyin” diyerek el sallıyor.