03 Ağustos 2022 05:00

Amfilerde mücadelede buluşalım!

Tercih listelerimizin en başına mücadeleyi eklemek gibi bir sorumluluğumuz olmalı, çünkü biliyoruz ki hayalini kurduğumuz üniversiteleri bizzat biz ellerimizde yükselteceğiz.

Kaynak: Unsplash

Paylaş

Ceren KÖKOĞLU

Eskişehir

 

YKS sınav sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte mezun olan binlerce genci tercih döneminin kaygılı heyecanı sardı. Hayalini kurduğumuz bölümlerle, okullarla donattık tercih listelerimizi. Fakat bu tercih döneminin geçtiğimiz senelerden en büyük farkı, dünden daha derin hissettiğimiz kaygıların da listemize dahil oluşu. Kriz koşullarında artan kira ve yurt fiyatları, yükselen yemekhane ücretleri, ders kitaplarına ve temel tüketim maddelerine gelen zamlar derken okumak her geçen gün daha da maliyetli bir hâl alıyor. Hal böyleyken başka şehirlerde okuma ihtimalimizi kira ve özel yurt fiyatlarıyla elediğimiz, geçim derdini nitelikli eğitim hakkımızın önüne koymak zorunda kaldığımız bir tercih döneminden bahsedersek çok da abartılı bir tablo çizmiş olmayız.

PEKİ ÜNİVERSİTELER BUGÜN NE DURUMDA?

Tek adam yönetimi bugün, akademik kadrolara yapılan usulsüz atamalar ve gerçekleştirilen iltimaslarla üniversitelerin içini boşaltıyor, eğitim kurumundan çok ticarethaneyi andıran AVM’den bozma vakıf üniversiteleriyle parasız eğitim hakkının altını oyuyor. Üstelik akademinin toplam işleyişine ilişkin saldırıları bunlarla sınırlı da değil. Öğrencilerin üniversitelerde yan yana gelebildiği bütün mekanizmaları bir bir yok etmeye çalışıyor. Kulüp ve topluluklar etkinlik düzenleyebilmek için bürokratik süreçler içinde bin dereden su getiriyor, planladıkları içerikler sansürden geçmeden onaylanmıyor. Öğrencilerin kendilerini özgürce ifade edebilme hakları gasp ediliyor, üniversitenin toplam işleyişinde aktif rol alabilmeleri ise engelleniyor. Öğrenciler kendi okullarında olan bitene ilişkin karar mekanizmalarında yer alamadıkları gibi güvenli ve özgür bir kampüs yaşantısı da deneyimleyemiyorlar. Polis aracılığıyla kampüslere yapılan saldırılar, özel güvenlik birimlerince öğrencilerin sosyal yaşantısına yönelik çeşitli müdahale ve kısıtlamalar Türkiye akademisinden olağan manzaralar artık.

MÜCADELEDE DE ORTAKLAŞALIM!

Elbette tüm bu olan biten karşısında “Orada dur bakalım!” diyen öğrenciler yok değil. Kayyum rektörün mezuniyet törenini iptal etmesiyle kampüslerinde alternatif mezuniyet düzenleyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, yemek haklarına sahip çıkan İstanbul Üniversitesi öğrencileri, mezuniyetlerinin Devrim Stadyumu’nda yapılmasını engelleyen üniversite yönetimine karşı “Mezuniyetin yeri Devrim’dir!” sesini yükselten ODTÜ öğrencileri ve daha niceleri buna örnek. Bizleri okuduğumuz okullardan ve yaşadığımız hayatın her alanından soyutlamaya çalışan bu sisteme karşı bu örnekleri çoğalttığımızda, lise sıralarından amfilere geçtiğimizde bir yanımızda oturan arkadaşımızın sesini sesimize katıp ilerlediğimizde hayalini kurduğumuz özgür, laik, demokratik üniversitelere kavuşacağız şüphesiz.

Tam da bu sebepten taleplerimiz ışığında yaşadığımız sorunların kaynağının tam karşısında öreceğimiz, geniş genlik kesimlerini içinde barındıran bir hareketin yolunu açmak hiç olmadığı kadar elzem. Zira üniversiteleri oluşturan biz öğrencilersek okuduğumuz alanlara dair karar sahibi olanlar da yine bizler olacağız!

Kaygılarımız, sorunlarımız ortak. Okumak istediğimiz üniversitelerden beklentilerimiz, binbir hevesle kurduğumuz hayallerimiz de öyle. O halde buradan çıkışı da bu ortaklıklarda bulmalıyız. Bulmalıyız ki daha yaşanabilir yarınları hep birlikte yaratabilelim. Tam da burada, hazırladığımız tercih listelerinin en başına mücadeleyi eklemek gibi bir sorumluluğumuz olmalı, çünkü biliyoruz ki hayalini kurduğumuz üniversiteleri bizzat biz ellerimizde yükselteceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Örgün eğitimden açık liseye: Niteliksiz eğitim

SONRAKİ HABER

Zamlanan okul ücretleriyle eğitim mümkün mü?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa