Mezuniyetin yeri Devrim ODTÜ’lülerin yeri mücadele!
Öğrencilerin kurduğu birliktelikler ne denli genişlerse ODTÜ’deki diğer bileşenler o denli bir araya geliyor, birbirine güveniyor, verilen mücadele o denli güçleniyor.
Fotoğraf: Evrensel
Sıla ALTUN
ODTÜ
ODTÜ’de diploma töreni, geleneksel olarak Devrim Stadyumu’nda gerçekleştirilir. Diploma töreni mezun öğrencilerin yalnızca diplomalarını alıp dağıldığı bir yer değil, aynı zamanda geleceğe dair isteklerini, hayallerini ve var olan sisteme dair eleştirilerini yansıttıkları pankartlarla kendilerini ifade ettikleri bir alandır.
Öğrencilerin çağrılarıyla da birlikte ODTÜ’de bulunan 38 bölümün akademisyenleri, mezuniyet töreninin Devrim’de yapılması için bölümlerinin internet sitelerinden açıklamalar yayınlayarak Devrim Stadyumu talebini yineledi. Mezun dernekleri de forum ve toplantılar örgütleyerek bu talebin nasıl kazanılacağına dair tartışmalar yürüttü. Ancak rektörlük ODTÜ bileşenlerinin iradesini yok sayarak basın açıklaması yayınlamış ve diploma törenlerinin bölüm önlerinde yapılacağını yeniden duyurdu. 30 Temmuz mezuniyet protestosu, öğrenciler başta olmak üzere ODTÜ’deki bileşenlerle birlikte örgütlendi.
ODTÜ’deki atanmış rektör ve yönetimi, Devrim’deki diploma törenini “güvenlik” gerekçesiyle iptal etti bu sene. Bu güvenlik gerekçesinin ne olduğu da rektörlüğün mailinde okulda bulunan “farklı grupların” mezuniyetin amacına uygun olmayan eylemler gerçekleştirmesi olarak ifade edilmişti. Bunun üzerine öğrenciler, akademisyenler ve mezunlar 30 Temmuz günü rektörlük önünde “Demokratik Bir ODTÜ, Özgür Bir Gelecek İçin Devrim’den de Mezuniyetten de Vazgeçmiyoruz!” sloganıyla bir araya geldi. Şimdiyse öğrenciler ve diğer bileşenler mezuniyeti 6 Ağustos’ta Devrim Stadyumu’nda yapmaya hazırlanıyor.
MEZUNİYET SÜRECİNDE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE
Mezuniyet sürecinin örgütlenme aşamasında demokratik üniversite, yalnızca sözlü ya da yazılı bir talep olmakla kalmıyor. Öğrenciler bir yandan bu talebi yineleyerek atanmış rektöre ve iktidarın üniversitedeki kontrolüne hayır derken bir yandan da demokratik bir üniversitenin oluşturulabilmesi için gerekli olan pratik çalışmayı da gerçekleştiriyor.
Pek çok bölüm toplantısında öğrenciler, diploma töreninin gerçekleştirilmesi için örülen sürece kendi tartışmalarını yürüterek, kendi mezuniyet temsilcilerini çıkartarak ve açıklamalar yaparak dahil oldu. Bununla birlikte mezuniyet sürecinin örgütlenmesi için yapılan açık forumlar, alınan kararlara diğer bileşenlerin de dahil edilmesi, öğrencilere demokratik üniversite talebinin somut olarak nasıl uygulanabileceğine, atanmış rektörlerin değil üniversite bileşenlerinin kararlarının esas olduğu bir üniversitenin nasıl mümkün olabileceğine dair ipuçları gösteriyor. Yine bu süreçte Fen Edebiyat Dekanlığının ona bağlı bölümlerde bulunan öğrenci temsilcilerini mezuniyete dair bir toplantıya çağırması, öğrencilerin kendi aralarında demokratik mekanizmalar kurabildiği ve bu mekanizmaları “kendi hayatına dair karar alabilmek adına” kullanabildiği ölçüde ulaşılmaz ya da değiştirilemez gibi görünen alanlara etki edebildiğinin somut kanıtlarından biri oluyor.
ODTÜ’NÜN İÇ İŞLERİNE KİM KARIŞIYOR?
Mezuniyetin Devrim’de gerçekleşmesinin engellenmesi, atanmış Rektör Verşan Kök’ün ilk ve son icraatı değil. Atandığından itibaren öğrencilerin kampüs içindeki kazanımlarını ellerinden aldığı, talepleri etrafında bir araya gelen öğrencileri soruşturmayla, şiddetle korkuttuğu, akademinin üzerindeki baskıyı daha da arttığı su götürmez bir gerçek.
ODTÜ’de bunun yansımaları, Onur Yürüyüşü’ne yönelik gerçekleşen ve tüm kampüsü terörize eden polis saldırısından nitelikli ve ucuz yemekhane talebi için gerçekleştirilen eylemin polis gözetiminde gerçekleşmiş olmasına, eyleme katılan öğrencilerin bir kısmına soruşturma açılmasından yurtta kalan öğrencilerin herhangi bir eyleme katıldıkları taktirde yurt haklarının ellerinden alınabileceğini söyleyen yurtlar müdürlüğüne kadar genişleyen bir yelpazede kendini gösteriyor. Öğrencilerin hem birlikte bir şeyler üretebildikleri hem de demokratik üniversite için birer mücadele mevzisine dönüşen toplulukların hareket alanı, kapatılma tehditleriyle ve bürokratik engellerle kısıtlanıyor.
BÜTÜN BİLEŞENLER MÜCADELE ÖZNESİ OLMALI
Tüm bunlarla birlikte rektörlüğün açıklamalarında geçmiş eylemliliklere de referans vererek bahsettiği güvenlik gerekçesi, öğrenci taleplerini marjinalleştirerek öğrencilerin birlikteliğini ve ODTÜ’deki diğer bileşenlerle mücadele üzerinden kurdukları ilişkiyi zayıflatmak üzerine şekilleniyor. Atanmış rektörün tüm bu saldırıları ise bireysel bir istek ya da düşmanlıktan kaynaklanmıyor. Yalnızca ODTÜ’de değil bugün birçok üniversitede yaşadığımız sorunlar, öğrencilerin demokratik hakları ve bir bütün olarak demokratik üniversite için verdiği ya da verebileceği mücadelenin, iktidarın burjuvazi için kalifiye eleman yetiştirdiği “kuluçka merkezlerinin” temelini sarsabilecek ve iktidarın siyasi hattına karşı ya da bu hattın dışında bir mücadeleyi örgütleyebilecek ve örgütlülük düzeyine göre halkın diğer kesimlerinin mücadelesiyle de birleşebilecek bir niteliğe sahip olmamasından kaynaklanıyor. ODTÜ’de öğrencilerin, mezunların ve akademisyenlerin mezuniyet sürecinde atanmış rektörün ve yönetiminin iktidarın bir temsilcisi olarak teşhir ederek demokratik üniversite talebini ön plana çıkartmış olması, üniversitede atanmış rektörün, ülkede ise tek adamın engellemeye çalıştığı durumun ortaya çıkıyor olduğunu gösteriyor.
Öğrenciler, atanmış rektörün ve yönetiminin karşısında kendi demokratik alanlarını kurmaya gayret ediyor. Öğrencilerin kurduğu birliktelikler ne denli genişlerse ODTÜ’deki diğer bileşenler o denli bir araya geliyor, birbirine güveniyor, verilen mücadele o denli güçleniyor. Bundan sonraki sürecin ihtiyacı ise öğrencilerin talepleri etrafında bir araya gelebileceği alanları daha da arttırmak ve üniversitenin tüm bileşenlerinin hep birlikte demokratik üniversite mücadelesinin öznesi haline gelmesi gibi görünüyor.