04 Ağustos 2022 04:29

Putin’in Rusya’sında işçiler hakları için nasıl mücadele ediyor?

Rusya’da işçi eylemlerini izleyen Sosyolog Pyotr Bizyukov’a göre, 2021 yılında Rusya’da yaklaşık 400 işçi protestosu gerçekleşti. Ancak Bizyukov, protestoların siyasallaşmasını beklemediğini söylüyor.

Fotoğraf: Kateryna Babaieva/Pexels

Paylaş

Azamat ISMAİLOV
openDemocracy.org

Rusya dünyanın en eşitsiz ülkelerinden biri. Nüfusun en yoksul yarısı milli gelirin yüzde 17’sine sahipken, en zengin 500 kişi ülkedeki finansal varlıkların yüzde 40’ına sahip.

Resmi istatistikler Rusya’daki iş ilişkilerinin dostane ve uzlaşmacı olduğunu ve neredeyse hiç anlaşmazlık ya da grev yaşanmadığını gösteriyor; ancak şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu, hikayenin tamamını anlatmaktan çok uzak.

Sosyolog Pyotr Bizyukov, ülke genelindeki işçi protestolarını izleyerek Rusya’daki işçi direnişinin gerçek bir resmini çizmeye çalışıyor. Ve ona göre, 2021 yılında Rusya’da bu türden yaklaşık 400 protesto gerçekleşti. Bizyukov, işçilerin yalnızca iş bırakmakla kalmadığını, bazen açlık grevleri, kendi canlarına kıyma tehditleri ve hatta işverenlerini öldürmek gibi daha radikal eylemlere de başvurduklarını söylüyor.

Bizyukov ile bu protestoların gerçekte ne anlama geldiğini, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana nelerin değiştiğini ve bundan sonra neler olabileceğini konuştuk.

İnsanlar genellikle bir işçi protestosunun grevle aynı şey olduğunu düşünür. Ancak sizin verilerinize göre durum böyle değil. ‘İşçi protestosu’ terimiyle neyi kastediyorsunuz?

Rusya’da grevler 1993 yılında, iktidara gelen neoliberal hükümet tarafından hemen hemen yasaklandı. Toplu iş uyuşmazlıklarını düzenleyen mevzuat, grev çağrısı yapmadan önce tamamlanması neredeyse imkansız olan uzun ve karmaşık bir prosedür öngörüyor. Sonuç olarak, işçilerin ve sendikaların işverenlerini etkilemek için sahip oldukları en önemli araç kullanılamıyor.

Resmi istatistikler son on buçuk yıldır, yılda beşten fazla yasal grev yapılmadığını kaydediyor. Ancak aynı zamanda Rus haber kaynakları işyeri protestolarıyla ilgili bilgilerle dolu. Bu nedenle 15 yıl önce işçi protestolarını bağımsız olarak izlemek üzere projemizi başlattık.

Rus işçiler çeşitli protesto biçimleri kullanıyorlar: Yetkililere çağrılar, nöbet eylemleri, mitingler, ‘iş durdurma eylemleri’, ‘spontane grevler’, açlık grevleri vb.

‘İş durdurma eylemi’, işin kısmen ya da tamamen durdurulmasının eşlik ettiği bir protestodur, ancak yasal açıdan tam anlamıyla bir grev değildir. Örneğin, iki haftadan uzun bir süredir maaşınızı alamıyorsanız, borcunuz ödenene kadar yasal olarak çalışmayı durdurma hakkınız var.

Ayrıca ‘spontane grevler’ de (grev için gerekli yasal süreci takip etmeyen grevler) yaygın. İnsanlara iki, üç, dört ay boyunca ödeme yapılmazsa, bir noktada şöyle derler: Yeter!

Arada sırada ultra-radikal protestolar olarak adlandırdığım protestolar oluyor; insanlar açlık grevi yapıyor, yolları kapatıyor, ofislere barikat kuruyor, hatta şirket yöneticilerini kaçırıyor.

RUSYA’DA PROTESTO ETMEK PARAŞÜTLE ATLAMAYA BENZİYOR

Rusya’da mitingler ve grevler fiilen yasaklanmış durumda. Bu durum işçi protestolarını nasıl etkiledi?

Bugün en popüler protesto biçimi devlet yetkililerine yazılı bir şikayet göndermek. 2021’de işçi protestolarının yüzde 58’ine şikayetler eşlik etti. Bu en güvenli yol ve sorun bir kırılma noktasına ulaşana kadar kullanılacak.

İnsanlar pasif oldukları ve paternalizme boyun eğdikleri için şikayette bulunmuyor. Rusya’daki devlet baskısı karşısında diğer protesto biçimleri aslında paraşütle atlamaya benziyor. Moskova’daki dağıtım şoförleri sendikasının başkanı Kirill Ukraintsev’e bakın. İzinsiz protesto düzenlemek suçlamasıyla tutuklandı.

Ama sanki şikayet etmek isyan başlatmakla eş değermiş gibi, insanlar şikayet ettikleri için de cezalandırılıyorlar. Rus işverenlerin tolerans seviyesi o kadar düştü ki hiçbir itirazı kabul etmiyorlar. Çalışma ilişkilerini düzenleyen yasal, kurumsal mekanizmalar bir kenara itildi ve koşulsuz itaat ön plana çıktı.

Rusya’daki işçi protestolarının sayısında bir değişim var mı?

Sayı sürekli artıyor. Projemizin başladığı 2008 yılında sadece 95 işçi eylemi kaydederken, 2009 yılında (ki bu zaten küresel krizin yaşandığı bir dönemdi) bu sayı 272 oldu. 2010’ların başında sanayi ve bankalar bir şekilde toparlandı ama çalışma ilişkileri açısından hiçbir şey değişmedi. Protesto sayısı daha sonra yılda 250 ila 270 arasında sabitlendi.

Bu durum yeni bir krizin başladığı 2014 yılına kadar devam etti. Dünya petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından rublenin değer kaybetmesi ve Kırım’ın ilhakının ardından gelen ilk yaptırım dalgasına kadar. 2015 yılında 400’den fazla protesto gerçekleşti. 2020 yılı, küresel salgına rağmen, 437 protestoyu bir araya getirerek rekor kırdığımız bir yıl oldu. Geçen yıl ise bu sayı 389’du.

Her yeni kriz yeni bir protesto dalgasına yol açıyor. Dahası, son üç yılda protestoların inişli çıkışlı seyri çok daha dramatik oldu; daha önce büyüme oranı yumuşaktı.

Belirli bir protesto sayısına ulaşıldığında durumun niteliksel olarak farklı olacağı varsayımı var. Geri dönüşü olmayan nokta nedir? Yılda 437 protestonun o nokta olmadığını biliyoruz. Peki, kaç tane: 500, 600, 700?

En çok hangi sektörlerde protestolar görülüyor?

2013 yılına kadar Rus ekonomisinde protestoların ana alanı imalat sektörüydü. 2014’ten 2018’e kadar ağırlık merkezi kayıt dışı istihdam, işçilerin sözleşmelerinin olmadığı ya da serbest meslek sahibi sayıldıkları, sektörlerine kaydı: İnşaat, yerel kamu hizmetleri vb.

Sendikalar bir şekilde Rus sanayisinde faaliyet göstermeyi başarıyor ve büyük işletmeler yetkililer tarafından daha sıkı denetime tabi tutuluyor ve yasalara uymaya zorlanıyor. Ancak kayıt dışı ekonomi, herhangi bir denetimin olmadığı, kimsenin yasalara uymadığı bir sektör.

Bu da çatışma potansiyelini güçlendirmektedir. Kayıt dışı çalışan bir işveren sadece elinin serbest olduğunu düşünmekle kalmaz, çalışanları da kendilerini tüm kısıtlamalardan muaf görür.

Protestoların çoğu platform hizmetleri için çalışan taksi şoförleri tarafından (Yandex Taksi gibi) gerçekleştiriliyor. Bu güçlü bir çekişme noktası ve her yılın sonunda protestoların sayısı düzinelerle ölçülüyor.

2019 yılından bu yana Rusya’nın sağlık sisteminde de protestolar artıyor. Burada sürekli reformlar, ücretlerle ilgili deneyler, kurumların birleştirilmesi ve ayrılması vb. söz konusu. Bu durum düzensizliğe yol açıyor. Ayrıca, kovid-19 pandemisi bir büyüteç gibi çalıştı. Mayıs 2020’de doktorlar, kişisel koruyucu ekipman eksikliği, aşırı çalışma ve söz verilen kovid-19 ödemelerinin yapılmaması nedeniyle rekor sayıda protesto düzenledi.

ANCAK HAYAT ÇEKİLMEZ HALE GELDİĞİNDE GREVE GİDİLİYOR

Verilerinize göre, işçi protestolarının aslan payı (2017 ve 2021 yılları arasında yüzde 30 ila yüzde 60’ı) ücretlerin ödenmesindeki gecikmelerden kaynaklanıyor. Ruslar, ücretleri zamanında ödendiği sürece işverenlerinin her türlü muamelesine katlanmaya istekli görünüyor. Bu doğru mu?

Protesto için yasal koşullar olmadığından, insanlar ancak hayat çekilmez hale geldiğinde greve gidiyor.

Ücretlerin ödenmemesi çalışan bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir, özellikle de küçük bir kasabada yaşıyorsanız ve eşiniz de aynı yerde çalışıyorsa; ki bu nispeten az sayıda işverenin olduğu bazı bölgelerde yaygın.

Amerikalı Sosyolog James Scott, Güneydoğu Asya’daki köylülerin pasif direniş biçimlerini tanımlarken aşağıdaki metaforu kullanmıştır: “El ve ayaklarınızın bağlı olduğunu ve çalkantılı bir akarsuya bırakıldığınızı düşünün. Su ağzınıza kadar geliyor. Göreviniz kendinizi çözmek ya da size bunu yapanı cezalandırmak değil, sadece boğulmamaktır.”

Bu imge Rusya’daki işçi protestolarını mükemmel bir şekilde tanımlıyor.

Maaşların ödenmemesi her şeyin altında yatan ana nedendir. Birkaç ay boyunca maaşınız ödenmezse, çalışma koşullarını, adil olmayan ücret sistemlerini ya da aşırı çalışma programlarını unutursunuz.

Sizin için önemli olan sizin ve ailenizin parasının olmasıdır. Eğer bu parayı bir protesto sonucunda aldıysanız, bir rahatlama hissine kapılırsınız: “Tanrıya şükür! Şimdi, bunun bir daha olmayacağından emin olmak için, tekneyi daha fazla sallamayalım.”

İşçi protestoları ne kadar etkili?

Verilerimin kaynağı medyada yayımlananlar. Rus medyası çoğu zaman bir protestonun nasıl başladığından bahsediyor ama nasıl bittiğinden bahsetmiyor. Sonucun bilindiği işçi protestolarında (vakaların yaklaşık üçte ikisi), kabaca yüzde 20’si işçilerin taleplerinin tamamen veya kısmen karşılanmasıyla; kabaca yüzde 20’si ise talepleri karşılanmadan sona eriyor.

Vakaların diğer yarısında ise protestolar müzakerelerle sonuçlanıyor. Protesto, müzakerelere giden bir tür yoldur. İşveren sizinle ciddi bir şekilde konuşmaya başlamadan önce, niyetinizin ciddiyetini kanıtlamanız gerekir.

Verilerinize göre, 2021 yılında Rusya’daki işçi protestolarının yüzde 73’ü sendikaların katılımı olmadan gerçekleşti. Peki neden?

İşçilerin işveren/çalışan ilişkilerinin düzenlenmesine katılma arzusu var, ancak sendikalar bu arzuyu tatmin etmenin en iyi yolu değil. Pek çok kişi sendika üyeliğini bilinçli olarak reddediyor çünkü birleşik eylemin muhtemelen (örgütlendikleri için cezalandırılarak) kaybetmelerine yol açacağına inanıyorlar.

Bazen işçiler bir sendikanın kendilerine ne verebileceğini anlarlar. Sendikanın yaptıklarını takip eder ve kazanımlarından isteyerek yararlanırlar, ancak yine de kendilerini sendikadan uzak tutarlar. En azından, sendikalar ilan ettikleri muhalifleriyle nasıl çalışacaklarını bilirler, ama bu tür oportünistlerle değil. Yine de bu insanlar şu anda Rusya’daki işçilerin çoğunluğunu oluşturuyor.

Ayrıca Rusya’daki sendikaların cephaneliklerinde çok az silah var. Siyasi düzeydeki fırsatlarını kaçırdılar. Rusya parlamentosundaki sendika temsilcilerinin grev mevzuatının gözden geçirilmesi konusunu en son ne zaman gündeme getirdiklerini duydunuz?

UKRAYNA SALDIRISI İŞÇİLERİ AFALLATTI, ANCAK PROTESTOLAR YENİDEN ARTIYOR

24 Şubat Rus işçi hareketini nasıl etkiledi?

Bu yıl oldukça zorlu başladı, tıpkı işçi protestolarının sayısının rekor seviyeye ulaştığı yıllarda olduğu gibi. Ancak şubat ayının sonunda “özel askeri operasyon” (Rusya yönetimi Ukrayna’ya saldırısı için bu ifadeyi kullanıyor) başladı ve mart ayında işçi protestolarında beklenmedik bir düşüş yaşandı. İnsanlar donmuş, korkmuş ve afallamıştı. Aylık ortalama rakam 28 olmasına rağmen mart ayında sadece 11 protesto kaydettim.

Nisan ayından bu yana işçi protestoları dalgası büyüyor. Tüm normlar bozuldu ve yerini kaotik dalgalanmalara bıraktı.

Geçtiğimiz günlerde Urallar’daki bir fabrikanın müdürü (Yekaterinburg’daki Ural Kompresör Fabrikası) geciken ücretlerinin ödenmesini talep eden işçilere şunları söyledi: “Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında kimse greve gitmedi.”

Eğitimli uzmanlar işçi protestolarını etkileyebilir mi? Onları politize edebilirler mi?

Temelde protesto orta vasıflı işçiler tarafından kullanılan bir araç, ancak yüksek vasıflı işçiler de bazen protesto yapmaktadır. Örneğin, birkaç ay önce Urallar’da özel bir diş kliniğinde çalışanlar tarafından bir grev yapıldı.

Siyasallaşma konusuna gelince, mevcut haliyle Rusya’daki işçi protestolarının siyasi protestolara dönüşmediği ve gelecekte de dönüşmeyeceği izlenimine sahibim. Kural olarak, bu protestolar çok yerel ve çok dar bir dizi talebe odaklanmış durumda.

Ancak işçi protestolarının sayısı artarsa, başka protestolar için koşullar yaratabilirler. Rusya’nın orta kesimlerindeki bir fabrikada çalışan işçiler ücretlerinin gecikmeli ödenmesi nedeniyle greve gitmişlerdi. Onlara, bazı ödemeleri iptal edilen emekliler, daha sonra müteahhide karşı mücadele eden tamamlanmamış bir binanın ipotek sahipleri ve son olarak da çevreciler katıldı. Genel bir toplantı düzenlediler. Onları birleştiren neydi? “Kahrolsun!” sloganı.

Çeviri: Evrensel Dış Haberler Servisi

ÖNCEKİ HABER

Aliğa Emek ve Demokrasi Platformu São Paulo gemisine karşı 4 Ağustos’ta miting düzenleyecek

SONRAKİ HABER

Çankaya Belediyesinde işçiler ek zam eylemleri yapıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa