Psikoterapinin çevrim içi bağımlılığı
Aynur Kulak, Psikoterapide İnternet Bağımlılığı adlı kitabına dair yazdı.
Görsel: Kitap kapağı
Aynur KULAK
Her tür bağımlılık psikoterapinin alanına girmekte elbette fakat 21. yüzyıl itibariyle hayatımıza, bilgimiz dahiline ve tıp literatürüne yeni bağımlılıklar dahil oldu. Çünkü teknoloji inanılmaz bir hızla gelişti, hayatımıza girdi, neredeyse tüm hayatımız oldu. Oysaki ilk başlarda devletlerin askeri istihbaratını takip amaçlı uygulamaya sokularak başlatılan bilgi/işlem yapılanması, kafa rahatlatan bir takım basit oyun uygulamalarının da yüklenmesiyle zararsız bir icattı. Sonrasında masalarımıza kurulan büyük kasalı bilgisayarlar, sonrasında laptoplar, tabletler, cep telefonları ve çok akıllı telefonlar derken iş çığırından çıkarak yeni türde bir bağımlılık -internet bağımlılığı- iletişim kapsamlı olarak dünya literatürüne girdi. Kısa bir sürede bir nevi zararlı bir icada dönüştü. Konu sadece iletişim odaklı kalabilseydi iyiydi elbet fakat insan faktörü burada da ön plana çıktı. Bu bağımlılık da diğer tüm bağımlılık türlerinde olduğu üzere tıp odaklı araştırmaları ve tanıları gerekli kıldı. Geniş kapsamlı olarak ve derinlemesine inceleme/araştırma ekseni içerisinde psikoterapinin önemli konusu haline gelen internet bağımlılığı tedavi edilmesi gerekli bir hastalık tanısına mazhar oldu böylelikle.
Psikoterapide İnternet Bağımlılığı kitabı Uzman psikolog Daria J. Kuss ve yüksek öğrenimini davranışsal bağımlılık alanında yapmış Profesör Mark D. Griffiths tarafından kaleme alınması adına önemli. Başta “bağımlılık” konusunu genel çerçevesiyle ele almaları itibarıyla internet bağımlılığını tıbbi ve bilimsel araştırmalar sonucu netleşen bilgilerden seçtikleri makalelerle ve uluslararası düzeyde 20 farklı terapistin deneyimlerine odaklanarak kitabın içeriğini oluşturmaları kitabın niteliği açısından önemli bir fark yaratıyor. Çevrim içi oyun ve kumar bağımlılığı başta olmak üzere yaygın internet bağımlılığı türlerini cinsiyet, yaş ve meslek gruplarını dikkate alarak inceleyen Kuss ve Griffiths internet bağımlılığının tıpkı diğer bağımlılıklar gibi insan vücudunda ve davranışlarında yaptığı değişimi konularının uzmanları olarak gözler önüne serip, tartışıyorlar.
Bu girizgah sonrası şöyle bir soru ile devam edelim: Yapılandırılan herhangi bir şey ile ilgili insan faktörü tam anlamıyla söz konusu olduğunda neden her kavramı bağımlılıkla nitelemek zorunda kalıyoruz? Bu soruya internet hayatımızın her alanına yayıldı bu yüzden bağımlılık olarak tabir edilmesi normal, bunda bir şey yok cevabı verilebilir elbet. Fakat bu kadar basite indirgenebilecek bir bağımlılıktan bahsedemiyoruz maalesef çünkü birçok çalışmada -özellikle- internet bağımlılığının nörobiyolojik düzeydeki madde bağımlılığı ile benzerlik gösterdiği en iyi bilinen gerçeklerden biri artık. Bu konuda özellikle saatlerce sürdürülen “internette oyun oynama bağımlılığı” üzerine yapılan araştırmalar çok önemli.
İNTERNET; BİR 21. YÜZYIL SALGINI
Kovid-19 pandemisinden çok önce başlayan ve yüzyıla damgasını vuran bir salgın olarak tabir edilen İnternet Salgını son on yıl içerisinde giderek daha da bilimsel tanınırlık kazanmış davranışsal bir sorun olarak psikoterapinin tedavi gerektiren bağımlı hastalık tanımı içerisine girmiştir. Öyle ki; internet bağımlılığı aynı zamanda bağımlılık kavramının tam karşılığı olacak şekilde nöral bozuklukların birinci sırasında yerini alarak çağın insan yaşamını fazlasıyla etkileyen bağımlılık türlerinin başına yerleşecektir.
“Nöral devre açısından bakıldığında, internet ile aşırı ve uzun süreli etkileşim beynin yapısında değişimlere yol açabilecektir. Buna karşılık, bu değişimlerin sorunlu davranış kalıplarını pekiştirdiği ve aşırı kullanımın sürdürülmesine sebep olduğu görülmektedir. Aşırı ve uzun süreli internet kullanımı, benzer faydalar elde etmek için daha yüksek dozda kullanımı (başka bir değişle daha fazla vakit yatırımını) gerektirerek zaman içerisinde keyif verici etkilerine karşı duyarsızlaşmaya neden olabilmektedir.”
Beş bölümden oluşan kitap boyunca, internet bağımlılığı nedir sorusundan başlamak üzere, internet bağımlılığı tedavisinde terapistlerin görüşü, internet bağımlılığında risk, internet bağımlılığı gerçek bir bağımlılık mı ve gerçek yaşama yansımaları açısından detayları kapsamlı bir şekilde anlatılıyor. Her bölüm verilen tüm bilimsel araştırmaları ve bu araştırmalar sonucunda elde edilen verileriyle çok önemli. Mesela risklerin anlatıldığı bölümde internet bağımlılığından erkek çocukların daha fazla etkilendiğini öğreniyorsunuz, sebeplerine şaşırarak. İnternet bağımlılığının gerçek bir bağımlılık olup olmadığını okurken semptom ve kriterlerin ne olduğunu, hastalığın tolerans ve intolerans direnç seviyelerini yine çocuklar üzerinden yapılan araştırmalar kapsamında okuyarak bir şekilde tüm bağımlılıkların çocukken şekillendiğini okuyorsunuz.
DİJİTAL ÇAĞ BAĞIMLILIKLARI
Ayrıntı Yayınları İnceleme Dizisi’nden yayımlanan Psikoterapide İnternet Bağımlılığı dijital çağın yarattığı bağımlılıkları tüm yönleriyle ele almasıyla yine kaynak kategorisinde yerini alan kitapları arasında hiç şüphesiz. Evet tüm dünya teknolojik/dijital aygıtların icadı, yapay zekanın ve siber iletişimin etkisiyle hızla gelişti. Ve dijital teknolojideki bu ilerlemeler hızını hiç kesmeyecek gibi. Fakat insan faktörü her çağ ve dönemde olduğu gibi dijital uygulamaların da yarattığı sonuçların baş aktörü. Cep telefonu olmayan kaç kişi kaldı dünyada veya bilgisayarı, Ipad’i, cep telefonu olup da oyun oynamayan kaç kişi var? Çağa ve icatlarına ilişkin yeni bağımlılıklarımız da böylece oluştu işte. Aslı Koruyucu tarafından her ayrıntısı titizlikle çevrilmiş olan Psikoterapide İnternet Bağımlılığı kitabını benim hiçbir dijital aygıtım yok diyen kişilere dahi öneririm çünkü herkesi evinde bir televizyon kesin var ve artık televizyonlarımızla da internette bağlanabiliyoruz. Dolayısıyla, böylelikle, çeşitli oyunları oynayabilecek kadar dijital bir dünyanın tam ortasında yaşıyoruz.