EMEP MYK Üyesi Gürsoy Turan: TPI işçisinin, verdiği mücadeleyi sınıfsal düzeyde kavraması önemli
EMEP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Gürsoy Turan kazanımla sonuçlanan TPI direnişini değerlendirdi.
Fotoğraf: TPI işçileri
Eda AKTAŞ
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan, rüzgar türbini kanadı üretimi yapılan ABD sermayeli TPI Composite fabrikasında işçilerinin düşük ücret ve işten atmalara karşı 17 gün süren direnişinin kazanımla sonuçlanmasının ardından, fabrikada yapılan sendika delege seçimlerinde de işçilerin hazırladığı listeler mevcut şube yönetiminin hazırladığı listeye fark attı. TPI işçileri sendikal anlayışı değiştirme hedefiyle yeni bir yola koyulduklarını ifade ediyor. TPI direnişinin protestocu bir eylemi aşarak sonuç alıcı bir eyleme dönüşmesinin önemli olduğunu belirten Emek Partisi (EMEP) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Gürsoy Turan, işçilerin direnişte sağladıkları birliği kalıcı hale getirmelerinin önemli olduğunu söylüyor. Turan, TPI işçisinin verdiği mücadeleyi sınıf mücadelesinin bir parçası düzeyinde kavramasının ihtiyacına dikkat çekiyor.
TPI işçilerinin direnişe başlama nedenlerini anlatan Turan, “TPI işçilerini direnişe sürükleyen koşullar ülkedeki ve dünyadaki koşullardan bağımsız değildi. Ekonomik krizin derinleşmesiyle beraber yaşadıkları geçim sıkıntısı ve ücretlerin erimesiydi. Tabii TPI işçilerinin özgül koşulları da var. Kimyasallarla çalışmanın zorlukları, uzun çalışma süreleri, idarenin baskısı ve buna ek olarak sendika yönetiminin işçilerin yanında olmaması gibi ifade edilen nedenler işçileri direnişe geçirdi” dedi.
"İŞÇİ SONUÇ ALICI EYLEME YÖNELDİ"
Bu direnişin sadece 6 Temmuz günü başlamadığını söyleyen Turan, eylemlerin ve işçilerinin birliğinin uzun süreli bir süreç olduğunu ifade etti. Turan, “TPI işçileri 1 yıl önce vardiya çıkışlarında yaptıkları protesto eylemlerine rağmen kendilerine sorulmadan yüzde 21 oranında imzalanan toplu sözleşmeye de tepkiliydi. Asgari ücrete yapılacak ikinci zamla birlikte işçinin beklentisi yüksekti. Hükümetin verdiği yüzde 30’un üzerine yüzde 5 vererek işçiyi yatıştırabileceklerini düşündüler. Ama tepkiyle karşılandı. İşçiler bir yıl önceki toplu sözleşmede yaptıkları eylemlerde sırtını dönmüştü, bu sefer de yaptılar ama orada bırakmadılar ve üretim alanını terk ederek bahçeye çıktılar. Bu eylemin en önemli özelliği protestocu eylem olmaması. TPI işçileri protesto eyleminin kendisine bir şey kazandırmayacağını bilerek sonuç alıcı eyleme yöneldi. Tabii şubat ve mart ayındaki eylemlerden de etkilenerek kendi eylemlerinden de sonuç çıkararak direk üretimden gelen gücünü kullandı. Bu en önemli yanıydı. İşçilerin tam bir birlik içerisinde üretimden gelen gücünü kullanarak kazanabileceğinin bilincinin olması önemli bir ayrım diye düşünüyorum” diye konuştu.
"İŞÇİ SENDİKAYI AŞMASINI BİLDİ"
Petrol-İş’e üye bir diğer işyeri olan TÜPRAŞ’ta geçtiğimiz aylarda işten atmalara karşı yaşanan direnişi hatırlatan Turan, “TÜPRAŞ’ta inisiyatif işçilerde değildi. Protestocu tarzın sonuç getirmeyeceğinin en yakın örneğini TÜPRAŞ’ta işten atmalara karşı yapılan direnişte yaşadık. Bir başka ayırt edici özelliği TPI işçileri inisiyatifi sendikaya bırakmadı. İşçiler eylemi başlattıkları gibi eylemin bütün sürecinde sendikayı zorladı. Sendika geri kaldığı zamanda sendikayı aşmasını bildiler. İnisiyatifi hep elde tuttular” dedi.
Turan, TPI işçilerinin direnişinden çıkan bir diğer dersin ise işçilerin birliğini sağlaması ve bunu hem patronun hem de sendikacıların baskılarına rağmen devam ettirmesi olduğunu söyledi.
KALICI BİR BİRLİK İHTİYACI
Direnişleri sonucu işçilerin tüm taleplerini kabul ettirdiğini hatırlatan Turan, “Ancak bu kazanımların elde edilmesiyle işçilerin sorunları bitmeyecektir. İşçilerin iş güvencesi sorunu halen ortada duruyor. Burada kimyasallarla üretim yapılıyor ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ciddi bir sorun. Aynı zamanda üretim zorlaması fazla. Ücretler de halen düşük. Ekonomik krizin derinleşerek devam ettiğini düşünürsek alınan zammın daha cebe girmeden eriyeceği ortadayken burada bitecek bir mücadeleden bahsetmek yanılgı olur. Mücadele belki de daha da keskinleşerek, zorlaşarak ilerleyebilir. Eylemdeki birlikteliği işyerinde kalıcı bir örgütlülüğe oturtmak ve buradan da hem işten çıkarmaları engelleyecek birliktelik kurmak hem de diğer taleplerini elde etmek için mücadeleyi sürdürmek önemli” diyen konuştu.
"SENDİKAL ANLAYIŞIN DEĞİŞMESİ TARTIŞILIYOR"
Petrol-İş İzmir Şubesinin yaklaşan seçimlerine de değinen Turan, “TPI işçisinin aynı zamanda sendikal dönüşüm hedefi var. Üstelik bu yeni gündeme gelen bir şey değil. TPI işçileri örgütlendiğinde büyük beklentilerle yetki alıp toplu sözleşme sürecine gittiğinde her toplu sözleşmede kendilerine sorulmadan imzalanmasına karşı bir tepki ve öfke vardı. İşten çıkarmalarda sendikanın tutum almamasına karşı da bir öfke vardı. O öfke 4 yıl önce bu sendikada 32 yıl şube başkanlığı yapmış bir şube başkanını devirdi. Ama bir anlayış tartışması üzerinden değil. Aslında işçinin o tepkisini de istismar eden bir şeyle sonuçlandı. Ama şimdi işçilerin en çok tartıştığı şey gelen gideni aratır durumu. ‘Mesele sadece şube başkanının değişmesi değilmiş’ deyip bu dönem bir sendikal anlayış tartışması önceki döneme göre daha ilerden yapılıyor diyebilirim. Ama bu bütün fabrikayı kapsamış ete kemiğe bürünmüş değil tabii ki ama ileri işçiler asıl meselenin şube başkanını, yöneticileri değiştirmek değil sendikal anlayışı değiştirmek olduğunu tartışıyor. Bunu delege seçiminde de pratik olarak gösterdiler” dedi.
SINIF MÜCADELESİNİN BİR PARÇASI
TPI işçisi bu mücadelenin sadece kendi fabrikasıyla, kendi talepleriyle sınırlı bir mücadele olmadığını ifade eden Turan sözlerine şöyle devam etti: “Sendikal bürokrasi ve sermayeye karşı mücadele dediğimiz şey işçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesinden bağımsız bir mücadele değildir. Yaşamın her alanında sürmekte olan sınıf mücadelesinin bir parçasıdır. Bu düzeyde mücadeleyi kavrarsa, kendi mücadelesini başta bulunduğu sanayi havzasındaki fabrikalar ve diğer emekçi kesimlerin mücadelesiyle birleştirmeyi önüne koyabilirse, aynı zamanda sendikalarda egemen olan sermaye siyasetine karşı mücadele edip bağımsız bir tutum alabilirse sendikal bürokrasiyi alt edebilir.”