05 Ağustos 2022 04:24

PTT işçisi sefaletten mücadeleyle kurtulabilir

"PTT yönetimi ve taşeron firmaların bu sefalet sözleşmesini dayatırken aldıkları en büyük güç işçilerin büyük çoğunluğunun örgütlü olmamasıdır."

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Erman TÜRKMEN
DİSK/İletişim-İş Yönetim Kurulu Üyesi

PTT AŞ’de posta dağıtım (yaya ve motorlu) ve tasnif işlerini yürüten 14 bin taşeron işçisinin, 1 Ağustos’tan itibaren geçerli olacak ve 2022-2024 yıllarını kapsayan yeni sözleşmeye imza atmaları istendi. Sözleşmede taşeron firmaların bulunduğu bölgelere göre yüzde 10-20 arası zam yapılırken, yol ve yemek ücretleri gibi sosyal haklarda artış sağlanarak eski sözleşmedeki hakların korunacağı öne sürüldü. Ancak eski sözleşmedeki zam oranı yine bölgelere göre yüzde 20 ila 40 arasındayken yeni sözleşme işçilerin ücretlerini düşürmeyi hedefliyor. Ayrıca işçiye çalıştığı gün üzerinden yol ve yemek ücretinin verilmesi, izinli veya raporlu olduğu zaman bu haktan yararlanamayacağını gösteriyor.

İstanbul için yapılacak sözleşmede asgari ücrete ek olarak yüzde 20 zam yapılırken, diğer büyükşehir kapsamındaki illerde yüzde 15 ila yüzde 10 zam yapılıyor. Yine her personel için brüt 25 TL yemek ücreti ödeneceği, bunun da 26 gün üzerinden hesaplanacağı, 15 TL’lik de yol ücreti ödeneceği sözleşmelerde mevcuttur. Görüldüğü gibi yeni sözleşme ile PTT işçisi sefalete mahkum edilmiştir. Ülkedeki mevcut ekonomik göstergeler ortadayken PTT taşeronları, işçileri mağdur edecek bir sözleşmeyi dayatmışlardır. Buna karşı elbette işçilerin iş bırakıp, dağıtıma çıkmayarak koydukları tepki değerlidir. Ancak taşeron firma yönetimlerinin işçileri işten atmakla tehditleri, imzalamayanları bir mesajla aynı gün işten atmaları bu tepkiyi kırmıştır. Bu sebeple iş bırakma eylemleri sona ermiştir.

Sözleşme dışında PTT işçilerinin başkaca sorunları da vardır. Pandemi döneminde bile yardım parasından maske dağıtmaya kadar çokça angarya işten çalıştırılan işçilere bugün de tebligat dağıttırılmaktadır. Bu da ayrıca işçi arkadaşlarımıza ek bir iş yükü ve sorumluluk getirmektedir.

PTT yönetimi ve taşeron firmaların bu sefalet sözleşmesini dayatırken aldıkları en büyük güç işçilerin büyük çoğunluğunun örgütlü olmamasıdır ya da olan örgütlüğün de bu sözleşmeye karşı etkisiz olmasıdır. Burada işçilerde oluşan tepkinin örgütlü bir güç olarak değil de bölgesel olarak yansımasından dolayı taşeronların “İmzalamıyorsanız işten atılırsınız” tehdidine yenik düşmesi olağandır. İşçilerin işi ile tehdit edilmesi karşısında mecburiyetten bu sözleşmeye imza atmaları karşısında örgütlü sendikaların sessizliği de etkili olmuştur.

İletişim-İş olarak başta İstanbul, Ankara olmak üzere sözleşme dönemi öncesindeki işyerleri ziyaretlerimizde de işçilerin neden örgütlü olmasını, neden İletişim-İş’ te örgütlenmeleri gerekliliğini çoğu kere işçi arkadaşlarımıza anlattık. Ama sohbetlerimizde işçi arkadaşlarımızın anlattıkları üzere içerde çok ciddi bir baskı olduğu, işverenle kol kola girmiş sendikal anlayışın “Bizden değilsen işten atılırsın” baskısının olduğunu çok daha önceden de görüyorduk. Böyle bir sendikal anlayışın bu sefalet sözleşmesine ses çıkarmasını beklememek de mümkün değildi ve ses de çıkarılmadı.

Buna rağmen İletişim-İş olarak PTT taşeronunda örgütlenen tüm sendikaları başta bu sefalet sözleşmesi olmak üzere işçilerin bütün sorunlarını çözümü noktasında ortak bir mücadele hattının örülmesi konusunda çağrıda bulunuyoruz. İletişim-İş olarak mücadele fikrini PTT işçileri arasında örgütleyeceğimizi de bildirmek istiyoruz.

ÖNCEKİ HABER

EMEP MYK Üyesi Gürsoy Turan: TPI işçisinin, verdiği mücadeleyi sınıfsal düzeyde kavraması önemli

SONRAKİ HABER

Rönesans Holding bayramı işçilere zehir etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa