Şair Attila’dan genç işçi Atilla’ya
Kayseri’de yaşayan genç fabrika işçisi Atilla Emre’nin meslek lisesi sıralarından dizi setlerine, restoranlardan iplik fabrikasına uzanan yaşam öyküsüne mercek tutacağız bu yazıda.
Fotoğraf: Kateryna Babaieva/Pexels
Barış TİMUR
Kayseri
Dünyaca ünlü İşçi Şair Attila Jozsef, şiirlerini işçilik yaşamından esinlendikleriyle kaleme almıştır. Yaşadığı dönem itibariyle işçilik hayatında deneyimleyip gördüğü gerçekleri büyük bir edebi ustalıkla süsleyen Attila, hala büyük bir zevkle şiirlerini bizlere okutuyor. Biz belki işçi sınıfını ve yaşantısını Jozsef gibi edebi bir ustalıkla anlatamasak da onunla çok farklı bir coğrafyada, bambaşka bir yaşam diliminde yaşamış genç bir fabrika işçisinin yaşam öyküsünden bahsedeceğiz kısaca. Ancak Kayseri’de yaşayan 22 yaşındaki genç fabrika işçisi Atilla Emre’nin yaşam öyküsüne geçmeden önce gelin Attila Jozsef’in şu dizelerine kulak verelim:
“Canını kurtarmak için dövüşeceksen,
Karşısında yedi kişi görmeli düşmanın,
Biri, pazar günü dinlenen bir işçi olmalı,
Biri, pazartesi sabahı işe başlayan,
Biri, para düşünmeden bir şey öğreten,
Biri, boğularak yüzme öğrenen,
Biri, koca bir ormanın tohumu olan,
Biri de yiğit atalarının koruduğu bir torun,
Ama onların bu hünerleri yetmez,
Sen kendin yedinci olmaya bak.”
LİSEDE YOLU TİYATROYLA KESİŞİYOR
Biz dönelim hikayemizin kahramanı Atilla’ya. Atilla 22 yaşında, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde bir iplik fabrikasında işçilik yapıyor. Aslında hayatı işçilikle kesişene kadar farklı hayalleri varmış. Kayseri’nin bir ilçesinin meslek lisesinde tesisat bölümü okurken edebiyat hocası Atilla’yı tiyatro kulübüne davet ediyor. Atilla ilk başta bu duruma sıcak bakmıyor çünkü kendisinin de deyimiyle sanat işlerinin zaman kaybı olduğunu düşünüyor. Ancak hocasının da ısrarıyla okulun tiyatro kulübüne giriyor. “Tiyatro yaptıktan sonra hayata bakış açım değişti” diyor sohbetimizde. İlk başlarda zaman kaybı olarak değerlendirdiği tiyatro, yaşama bakış açısını bütünlüklü bir biçimde etkiliyor Atilla’nın. “Tiyatroya girmek istemeyişim o dönemki çevremin sanata olumsuz bakışındandı” diyor. İlerleyen vakitte liseler arası tiyatro yarışmasında, “Komşu Köyün Delisi” oyunuyla en iyi erkek oyuncu ödülünü bile alıyor Atilla.
“YAPILAN HAKSIZLARA SESSİZ KALAMADIM”
Liseden mezun olduktan sonra da oyuncu olmaya karar veriyor. Çeşitli oyunculuk ajanslarına başvuru yapıyor, bir tanesine kabul de ediliyor. Ürgüp bölgesinde çekilen birkaç dizide figüranlık dahi yapıyor. Daha sonra figüranlık yerine sette çalışmaya başlıyor ve “Setteyken kendimi çok iyi hissediyordum, hayatım boyunca bu işi yapacağıma inanmıştım” diyor. Birkaç diziden sonra 15 Temmuz darbe girişimini anlatan bir filmde çalışmaya başlıyor. Ancak bu set, çok sevdiği işinin son seti oluyor ve işten atılıyor. “Neden işten atıldın?” diye sorduğumuzda “Yapılan haksızlıklara sessiz kalamazdım” cevabını alıyoruz.
“İŞÇİLİK NEDİR BURADA GÖRDÜM”
Dizi-film setlerinde bir süre çalıştıktan sonra işine son verilen Atilla, o sırada birçok iş yerine başvuru yapıyor. Meslek lisesindeki bölümü olan tesisatçılığı da yapıyor bir süre ancak düzenli bir iş tutturamıyor. Bir süre işsiz kaldıktan sonra bir atölyede işe giriyor ancak orada da işler istediği gibi gitmiyor. Kısa bir süre garsonluğu da deneyimledikten sonra Kayseri’nin en büyük metal fabrikalarından birinde işe başlıyor. Fakat burada da beş ay çalıştıktan sonra yaşadığı bir tartışma sonrasında işten atılıyor. “Kendi hatalarım da vardı, kabul ediyorum” diyor. Daha sonra bu fabrika ve atölyelerde çalışmanın verdiği deneyimle 10 aydır çalıştığı iplik fabrikasında işe başlıyor. “Asıl işçilik nedir burada gördüm” ifadelerini kullanıyor bu fabrika için. Burada bakım onarımcı olarak çalıştığı için gün içinde çalıştığı bütün işçilerle vakit geçirme fırsatı yakalıyor. Kendisinin de kabul ettiği gibi sohbeti seven ve girişken bir işçi olduğu için diğer işçiler tarafından çok seviliyor.
“DİĞER İŞÇİLER İLE ARAMIZDAKİ BAĞI GÜÇLENDİREN DAYANIŞMA DUYGUSU”
Fabrika çalışma hayatını bize anlat dediğimizde “Çalışma koşulları çok ağır. Gün içinde tüm işçiler çok yoruluyor ama ben fabrika içindeki ortamı çok seviyorum. İşçiliği güzel yapan şey diğer işçilerin var olması. Kendi bölümümde çalışan diğer işçilerle aramızda maddi manevi güçlü bir dayanışma var. Bir kişinin derdine hepimiz kafa yoruyoruz. Benim bir derdim sıkıntım olsa eminim ki diğerleri de benim için çabalayacak. Örneğin bizim bölümümüzde çalışan işçi bir abimiz yeni ev aldığı için kredi çekti. Ödemekte zorlandığını hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda maddi sorunlar yüzünden kurban kesemeyecekti. Ancak biz bölüm olarak aramızda para toplayıp ona kurbanlık aldık. Bu tür dayanışma örnekleri diğer işçilerle aramızdaki bağları kuvvetlendiriyor” diye anlatıyor Atilla.
İşçi Atilla’nın yaşamından kısa notlar bu şekilde. İşçi Şair Attila’nın ise, giriş bölümünde “Sen kendin yedinci olmaya bak” derken tam olarak neyi kastettiğini belki de iyice düşünmek gerekiyor.