Deniz işçilerinin asbest maruziyeti: MayDay
Deniz işçileri, MayDay isimli dergilerinin ikinci sayısında asbestin denizciler üzerinde yarattığı etkileri yazdı.

Görsel: May Day
İLGİLİ HABERLER

Asbest gerçeği: Aliağa'da her yıl onlarca Sao Paulo sökülüyor
Deniz İPEK
Deniz İşçileri Platformu adıyla sosyal medyada bir araya gelen deniz işçileri, MayDay isimli dergilerinin ikinci sayısında kapak konusu olarak asbestin denizciler üzerinde yarattığı etkileri yazdı. Dergide ayrıca denizcilerin yaşadığı sorunlar, stres, mobbing, denizdeki göç yolcusu mülteciler, iş cinayetleri ele alınıyor.
DENİZCİLERİN YÜZDE 27'SİNİN ASBEST NEDENLİ HASTALIKLARA YAKALANIYOR
Türkiye'de kentsel dönüşüm, deprem ve Aliağa gemi söküm tersaneleri ile gündeme gelen asbest ve asbestin işçi sağlığı, halk sağlığına olan etkilerini; MayDay dergisinde ele alan denizciler, verilere göre denizcilerin yüzde 27’sinin asbest nedenli hastalıklara yakalandığını aktarıyor. Gemilerde yalıtım için kullanılan asbestin akciğer, mide, rahim gibi organların kanserine neden oluyor.
Deniz işçileri sadece gemilerde çalışan denizcileri değil aynı zamanda karadaki iş kolu olan tersane ve liman işçilerini de kapsayan genel bir tanımlama. Taylan Fikret, deniz işçilerinin asbest maruziyetini ele aldığı yazıda, “Uzun yıllardır kapitalizmin kâr güdüsü nedeniyle gemilerin inşa sürecinde yalıtım malzemesi olarak makine kompartımanında yer alan kazan ve devrelerinde başta olmak üzere, yaşam mahallerinde, güvertede ambar perdelerine kadar birçok alanda kullanılan asbest hem denizcileri hem de tersane ve gemi söküm işçilerini ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir” diyor.
Gemi inşaatında ve sökümünde çalışan tersane işçilerinin, tehlikeli atıklarla kontamine olan iş kıyafetleri ile kontağa giren ailelerinin ve tamir, onarım ve söküm faaliyetinde salınan lifleri rüzgarlanma ile soluyan civar sakinler için başta akciğer olmak üzere pek çok hastalığa neden olunuyor. Fikret, asbestli sökümlerde yasal zorunluluk olan dekontaminasyon, tam karantina uygulamadığının altını çiziyor, negatif basınç üniteleri, işçilerin kişisel maruziyet ölçümleri uygulanmadığını vurguluyor.
Asbest sökümü bittikten sonra ortam ölçümü yapılmadığını anlatan Fikret, “hadi hadi” sökümlerde çoğu zaman tersanede çalışan işçiler kara saban asbestli malzemelerle baş başa bırakıldığını söylüyor.
ASBESTİN DENİZCİLERE ETKİLERİ
Tersanede veya gemi sökümde çalışan işçiler asbeste çalıştıkları vardiya süresince maruz kalırken, denizciler 7 gün 24 saat asbeste maruz kalmaktadır. Gemide çalışan denizciler her ne kadar sürekli olarak asbestli kompartımanlara girmese de makineden kaynaklı vibrasyon, geminin hareketinden kaynaklı olarak burulma ve bükülme momentleri de gemi bünyesinde esnemelere sebep olduğu için yaşam mahallinde havalandırmalar vasıtasıyla asbest liflerinin salınmasına yolmaktadır (Lemen & Landrigan, 2021). İngiltere’de yapılan asbestin tersane ve deniz işçilerine etkisine ilişkin çalışmaların sonucunda tersanede çalışan işçilerde mezotelyoma ve asbeste bağlı plevral kanserlerin görülme oranı %4,4 seviyelerindeyken, aynı dönemde gemide çalışan tayfa, mühendis ve zabitlerde bu hastalıkların görülme oranı %27 gibi olağanüstü bir seviyede ortaya çıkmıştır. (Sheers ve Templeton,1978; Jones Vd, 1984)
AKDENİZ MÜLTECİ KAPANI
"Mülteci Mezarlığı: Akdeniz" başlıklı yazıda, deniz işçilerinin uluslararası veya ulusal sınırlardaki denizlerde karşılaştığı mültecilerin illegal yollara başvurmak zorunda kalarak, bir grup fırsatçı insan tarafından batacağı kesin olan botlarla ölüme terk edilmesini Ogün Şanlı ele alıyor. Uzun süredir Akdeniz’de seyir halindeyken “distress alert” vermiş birçok bot veya tekne ile karşılaştıklarını anlatan Şanlı kurtarma operasyonu düzenleyerek kurtarılanlar ise yeni sorunlarla karşılaştığını aktarıyor. Güverteye alınan mültecilerin güvenli alanlarda tahliyesini sağlamaya çalışmak devletler tarafından imkânsızlaştırılmasının altını çizen Şanlı eğer devletler mültecileri kabul ederse ya Moria adasındaki gibi mülteci kamplarında tutsak ediliyor ya da kurtuldukları devletlere geri iade edildiğini belirtiyor. Karalar ve denizler her ne kadar sınırlar ile ayrılmış olsa da ezilenlerin birbiri ile olan dayanışmasını engellenemeyeceğine vurgu yapan Şanlı, denizcilerin hangi coğrafyadan olursak olalım, denizcilik enternasyonal bir ağda dostça yaşam için çalıştıklarını anlatıyor.
Evrensel'i Takip Et