Siyaset Bilimci Dr. Mehmet Ertan: AKP’nin 20 yıllık pratiği Aleviliği tanımama üzerine kurulu
AKP’nin Aleviliği kendine göre dizayn etmek istediğini belirten Dr. Mehmet Ertan, Erdoğan’ın ziyaretinin Alevilerin taleplerinin kamusal alanda tartışılmasına zemin sunmayacağını da söyledi.
Şerif KARATAŞ
İstanbul
AKP’nin 20 yıllık iktidar pratiğini işaret eden Siyaset Bilimci Dr. Mehmet Ertan, AKP’nin Aleviliği kendi anlayışına göre dizayn etmek istediğine vurgu yaptı. Ertan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anma etkinliği ziyaretiyle Alevilerin taleplerinin kamusal alanda tartışılmasına zemin sunmayacağını da söyledi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’da tartışmalı cemevi ziyaretinin ardından 13 Ağustos’ta başlayacak olan Hacı Bektaş-ı Veli 751. Anma Yılı Etkinliklerine katılacağı da duyuruldu. Düzce Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Ertan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tartışmalı ziyareti ve Hacı Bektaş’a yapacağı ziyareti konuştuk. Ertan’ın “Aleviliğin Politikleşme Süreci” isimli bir kitabı da bulunuyor.
"DİZAYN EDİLMİŞ ALEVİLİĞİ MUHATAP ALMA"
Normal koşullarda bir Alevi kurumunun veya Aleviliğe dair bir anma töreninin Cumhurbaşkanlığı nezdinde muhatap alınmasının olumlu değerlendirilmesi gereken bir durum olduğunu hatırlatan Ertan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, devletin en üst temsil makamı olarak saldırıya uğrayan Hüseyin Gazi Cemevini ziyaret etmesi sembolik anlamda bu saldırılara karşı verilmiş önemli bir mesajdır, ama bu ziyaretin Alevi kamuoyunda tepki uyandırması da AKP ve Aleviler arasındaki anlaşmazlık noktalarını göstermesi bakımından semboliktir” dedi. Ziyaret esnasında cemevinde bulunan Hz. Ali, Hacı Bektaş-ı Veli ve Atatürk resimlerinin kaldırılması ve arka fonda Arapça ve Türkçe harflerle hat resimlerinin konulmasını Ertan, “Oturma düzeninin Cumhurbaşkanı merkezde olacak şekilde yeniden düzenlenmesi, yani cemevi kimliğinin görünümüne dair yapılan müdahaleler Aleviliğin, Sünni İslam ile uyuşmayan noktalarına fotoğrafta bile olsa tahammül gösterilmeyeceğine işaret ediyor. Üstelik usule ilişkin bu ihtilafın yanı sıra esasa dair eksikliklerden bahsetmek gerekiyor. Ziyaretin yapıldığı bir cemevi olmasına rağmen cemevi ibadethane statüsü esaslı bir şekilde gündeme gelmemiş gözüküyor. Bu ziyaret bundan sonrasında da Alevilerin sorunlarını ele almaktan ziyade Sünni hassasiyetlere göre dizayn edilmiş bir Aleviliğin muhatap alınacağını ima ediyor” ifadelerini kullandı.
ZİYARET KAMUSAL ALANDA TARTIŞILMAYA ZEMİN SAĞLAMAYACAK
Bu ziyaretin hemen ardından Erdoğan’ın, kendi cumhurbaşkanlığı döneminde ilk kez, Hacı Bektaş-ı Veli Anma Etkinliklerine katılacağını açıkladığını söyleyen Ertan, daha önce anma etkinliklerine cumhurbaşkanlarının katıldığını hatırlattı. Etkinliklere Erdoğan nezdinde tekrar cumhurbaşkanlığı düzeyinde katılım sağlanmasının sembolik düzeyde önemli olduğunu belirten Ertan, şunları söyledi: “Ancak bu önemin sembolik anlamın ötesinde siyasi bir karşılığının olabilmesi Alevi hareketinin eşit yurttaşlık talebinin üç temel sacayağının tartışılması ve Hacı Bektaş-ı Veli Anma Etkinliklerinin bir kamusal alana, bir müzakere sahasına çevrilmesiyle mümkün olabilir. Sacayakları derken kastım; Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı, zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmesi ve cemevlerine ibadethane statüsü tanınması. Ancak AKP’nin 20 yıllık iktidar pratiği içinde Alevilerin sorunlarını ele alış tarzı, Hacı Bektaş-ı Veli Anma Şenliklerinin böylesi bir kamusal tartışma zeminine sahne olacağı izlenimini uyandırmıyor.”
SEMBOLİK JEST OLARAK GÖRÜLECEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Cemevine yaptığı ziyaretin Alevi kamuoyunda tepkiyle karşılandığını belirten Ertan, “20 yıllık AKP iktidarı döneminde Alevilerin neredeyse hiçbir taleplerinin karşılanmadığı, kamuda işe alımlarda ayrımcılığın yaşandığı, devletin üst düzey bürokrasisinde Alevi temsiliyetinin neredeyse yokluk düzeyine indiği bir sosyopolitik iklim, Alevilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretlerine yönelik duyduğu güvensizliği anlaşılır kılmaktadır. Alevilerin temel talepleri ya da maruz kaldıkları ayrımcılık gündeme alınmadığı müddetçe bu tarz ziyaretlerin Alevilerde bir karşılığı olmayan sembolik jestler olarak görüleceği kanaatindeyim” ifadesini kullandı.
AKP iktidarı döneminde daha önce de Alevilere yönelik sınırlı da olsa sembolik jestler ve açılımlar yaşandığını hatırlatan Ertan, “2008 tarihinde dönemin AKP Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun organizatörlüğünde bir Muharrem iftarı organize edilmiş ama aynı şu anda gerçekleşen Muharrem iftarı gibi Alevi kamuoyundan destek görmemişti. 2010 yılındaysa daha organize bir şekilde yedi etap çalıştay üzerine bina edilen bir Alevi açılımı süreci başlamış ama bu süreç de hiçbir somut sonuç yaratamadan sona ermişti” dedi. Alevi hareketinin dernekler nezdinde 1990’lardan beri ortaya koyduğu üç temel talebin olduğuna vurgu yapan Ertan bunları şöyle açıkladı: “Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması veya statüsünün değiştirilmesi, zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmesi ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi.” Söz konusu üç talebin otuz yılı aşkın süredir karşılık bulmadığına dikkat çeken Ertan, “Bu sürecin yirmi yılında AKP iktidarı söz konusuydu” dedi.
ALEVİLERİN TALEPLERİ DİKKATE ALINMADI
“AKP’de bundan sonrasında Alevilere yönelik bir açılım süreci başlar mı, bu Alevilerin sorunlarının çözümüne katkı sunar mı?” sorusuna evet yanıtını vermenin çok güç olduğuna dikkat çeken Mehmet Ertan şunları söyledi: “Nedenini açıklamak için de 2010 yılındaki Alevi çalıştaylarına bir kez daha bakmak gerekir. Bu çalıştaylarda Alevi derneklerinin temel beklentisi, Alevilerin az önce belirtilen taleplerinin devlet tarafından dikkate alınmasıydı. Buna karşılık çalıştayların nihai raporuna göre Alevilerin en önemli sorunu dinsel yapılanmalarını koruyamayarak İslamiyet’ten uzaklaşması ve radikalleşmesiydi. Nihai rapor AKP’nin Aleviliğe ilişkin temel çözüm önerisini de ete kemiğe büründürüyordu: Aleviliğin İslam dairesi içinde yeniden tanımlanması.” Bugün AKP ile Aleviler arasındaki en önemli sorunun iki tarafın farklı dilleri konuşması olduğuna vurgu yapan Ertan, “Bir tarafta Aleviliği siyasi bir sorun olarak ele alan ve siyasal sistemden taleplerle bu sorunu çözmeye çalışan Alevi hareketi var; diğer tarafta Alevi sorununu dinsel bir mesele olarak ele alıp Alevileri kendilerini İslami bir tarikat olarak tanımlamaya davet eden bir hükümet var. Bu düzlemde iki ayrı dili konuşan insan ne kadar anlaşabilirse, AKP ile Alevilerin anlaşma şansı da o kadardır denilebilir” ifadesini kullandı.
Evrensel'i Takip Et