13 Ağustos 2022 03:46

İcralık işçi: Hiç uyumadan günde üç işe gittiğim oluyor

Resmi veriler icralık dosyaların 24 milyonu aştığını gösteriyor. Görüştüğümüz sağlık çalışanları, borçlarını ödeyemediği için icralık olduğunu belirterek “Borcu borçla kapatıyoruz” diyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eren ERGİNE
Murat UYSAL
İstanbul

Borcunu ödeyemeyen ve icralık olan yurttaşların sayısı her geçen gün artıyor. Veriler, icralık dosyaların 24 milyonu aştığını gösteriyor. 24 milyonun büyük bir bölümünü oluşturan işçi ve emekçiler için borçlanmadan geçinebilmek imkansız. Her geçen gün katlanan ve yenileri eklenen borçlarla yaşamayı, icra takibine düşmüş iki sağlık işçisiyle konuştuk. Borçlarını ödeyebilmek için bir gün içerisinde üç farklı işe gittiklerini söyleyen işçiler, “Yaşamak için buna mecburuz” diyor.

2022 yılının ilk 7 ayında 5 milyon 379 bin yeni dosya icra takibine düştü. Bu artışla icra takibine düşen dosya sayısı 24 milyon 53 bine ulaştı. 20 yıl önce, 2002 yılında bu sayı 8 milyondu. Türkiye Bankalar Birliğinin verileri borcunu ödeyemediği için yasal takibe giren kişi sayısının geçen yıla kıyasla yüzde 83 arttığını söylüyor. Bugün yurttaşların büyük bir kısmının “Nasıl geçiniyorsunuz?​” sorusuna verdiği ilk cevap “kredi kartları” oluyor. Cüzdanlardaki kart sayısı günden güne artıyor. Birçok yurttaş bir bankadan çektiğini öbürüne yatırarak çarkı döndürmeye çalışıyor. Fakat bu dengeyi korumak her zaman mümkün olmuyor. Bir yerden sonra çarkı döndürememiş, ismini vermek istemediği için haber boyunca Mehmet ve Aslı diyeceğimiz sağlık işçileri yaşadıklarını anlatıyor.

"EVİM GİTTİ KİRAYA DÜŞTÜM"

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde temizlik işçisi olarak çalışan, hastanede de tanınan biri Mehmet. 5 çocuk ile beraber 7 kişi yaşadıkları evde sadece Mehmet çalışıyor. Çocuklarının en büyüğü henüz 13 yaşında olduğu için eşi çalışamıyor. Çocukların masraflarıyla beraber kredi kartlarının sayısı da artmış. Birini öbürüyle kapatayım derken bir yerde ipin ucu kaçmış. Orayı şöyle anlatıyor Mehmet, “Yetmiyor, artık bankalar da kredi vermiyor. Senetle eşya veren yerlerden telefon alıyorsun onu nakit paraya çeviriyorsun. O dönemin iyi bir telefonunu senetle mağazadan alıyorsun, 3 bin liraysa dışarıda bir telefoncuya bin liraya bazen bin 500 liraya satıyorsun. Sıfır telefon kapalı kutu. Elimize nakit para geçsin diye. Bu işi 16 kez tekrarladım bu şekilde 200 bin lira borç yaptım. Borç ile borcu kapatmaya çalıştım olmadı. 1+1 evim vardı küçüktü ama kira derdim yoktu, o evim gitti, kiraya düştüm.”

PARA ELE GEÇMEDEN İCRAYA KESİLİYOR

İlk kredisini 2018’de çekmiş Mehmet, “O zaman aldığımız para bin 800 ile 2 bin lira arası bir rakamdı. Yetmiyordu, çocuklar var acil para lazım oluyor. Kenara bir şey atamamışsın ki, birikmemiş, mecbur kredi çekiyorsun. Sonra tabii ödeyemiyorsun. İlk maaşa haciz koyuyorlar” diye anlatıyor. İcralık işçilerin ücretlerinin üçte biri daha muhasebede para ellerine geçmeden kesiliyor. Kaç işçinin icralık olduğu patron tarafından biliniyor. Mehmet de kendisi gibi birçok işçinin icralık olduğunu fakat işçilerin bu durumu birbirine anlatmaktan çekindiğini söylüyor.

"ÇALIŞIYORUM, HEP ÇALIŞIYORUM"

Biriken borçlarını ödeyebilmek için ek işe gittiğini anlatan Mehmet, “Boya badana yaptım, çatı tamirine gittim, başka hastanelerde temizlikçi olarak çalıştım. Bu akşam yine boya badana işine gideceğim. Gece 12.00’ye, 01.00’e kadar boya badanada çalışıyorum. Uyanabilirsem sabah 06.00’da tekrar buraya, hastaneye geliyorum. Zaten boyadan çıkıp 01.00’de eve gitsem en az yarım, saat 45 dakika duşum sürüyor. Bakın ellerimde hâlâ boya izleri duruyor. Full çalışıyorum, hep çalışıyorum, zorundayım. Günde 3 işe gittiğim oluyor. Burada da bütün mesailere kalırım, kaçırdığım mesai yoktur, zorundayım” diyor.

Borçsuz ay sonunu getiremediğini söyleyen Mehmet, “Hadi kendine harcamıyorsun oradan kısıyorsun ama çocuklardan kısamıyorsun. Geçen kardeşimden 300 lira borç aldım, ondan önce kantinci arkadaştan aldım 200 lira, geçen hafta amca oğlundan aldım bin lira. Maaşa da iki hafta var. Sıfırda bile değilim hep eksideyim” diyor.

"NE ZAMAN TATİLE GİTTİĞİMİ HATIRLAMIYORUM"

Borçlar ve çalışma temposu sağlık sorunlarını da beraberinde getirmiş. Mehmet, “4-5 farklı bölümden tedavi görüyorum, bunların hepsi üç sene içerisinde çıktı. Boya badanada maruz kaldığım kimyasallar, burada temizlikte zaten sürekli kimyasalın içerisindeyiz, bir de stres sıkıntı olunca hastalıktan kurtulamıyoruz. Devir eski devre gidiyor, insanlar bir şey alamıyor, herkes borçlu. Borçlu adam, geçinemeyen adam çalar da hırsızlık da yapar. Bundan 10 yıl önce aldığımız maaş yetiyordu ama bugün yetmiyor. 10 bin lira da verseler yetmeyecek. Her şeyi borçla alıyoruz. Yine benim tanıdıklar var, kırtasiyeci tanıdık, manav tanıdık, yazdırarak borçla çocukların ihtiyacını alıyoruz. Benim durumumda olmayanlar ne yapacak?​” diye soruyor. “En son ne zaman tatile gittiğimi hatırlamıyorum” diyen Mehmet, “Geçen sene memlekete gitmeye niyetlendim nasip olmadı. Bu sene zaten bir bilet olmuş 600 lira, çocuklarla gitmeye kalksan 2 maaş demek. Araba kiralayayım öyle gideyim desem, 3 günlüğü 3 bin lira. Hayal kurmaya çok güzel hayaller kuruyoruz da el cebe girince, iş maddiyata gelince orada kalıyor her şey” diyor.

"4 GÜN HİÇ UYUMADAN ÇALIŞTIM, HASTA BAKARKEN KENDİM HASTA OLDUM"

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde temizlik işçisi olarak çalışan bir başka icralık işçi de Aslı. 15 senedir Cerrahpaşa’da çalışıyor. 2020 yılında 6 bin lira olarak aldığı borcunu bugün 50 bin lira olarak ödeyen Aslı da geçinebilmek için ek iş yapıyor. “Geceleri başka hastanelere hasta bakmaya gidiyorum. Bir gün sandalyenin üstünde temizlik yaparken düştüm bayıldım. 4 gün hiç uyumamıştım. Hasta bakarken kendim hasta olmuşum ama mecburum” diyor. Hastanenin çalışma koşullarının da kolay olmadığını söyleyen Aslı, “Çalıştığım yerde tekim, normalde iki kişi yapmalı bu işi ama eleman yetersiz o yüzden tek başıma yapıyorum. Mobbing çok fazla, aşırı derecede. Cenazeme gitmeme bile izin vermiyorlar, onlar için iş her şeyden önce geliyor. Yakın akrabamın cenazesine gittim, beni tutanakla tehdit ettiler” diye anlatıyor.

"MECBUR OLDUĞUN İÇİN HER İŞİ YAPIYORSUN"

Ek iş olarak yaptığı hasta bakım işinin de kolay olmadığından bahseden Aslı, “Gece gidiyorum yemeğini ilacını veriyorum, altını değişiyorum. Mecbur olduğun için her işi yapıyorsun. Bir gün hastanın biri ‘Yatağa yapacağım’ dedi, ‘Yap’ dedim sırf işimden olmayayım diye, ‘Yap, ben temizlerim’ dedim. Ne yapayım ihtiyacım var. Aldığım para belli, kesilen para belli, vergi, haciz... Ne yapacağım başka? Ne bulursam onu yiyorum, yemek için bile ekstra harcama yapmıyorum. Bir dönem hastanede kalan yemekleri eve götürüyordum” diye anlatıyor. “Maaşım iyi olsa daha iyi ücretlere çalışsak bu durumlara düşmeyiz, niye düşelim? Borçlanmayız. Gidip geceleri hasta bakmayız, evimize gider uyuruz, eşimizle çocuğumuzla vakit geçiririz. Gelir az, gider çok. Dönmüyor döndüremiyorsun” diyor. İşten atılmamak için birçok şeye boyun eğdiğini söyleyen Aslı, aynı durumdaki binlerce sağlık emekçisinin durumunu şöyle özetliyor: “Sağlık işçisi olmak hiç dışarıdan göründüğü gibi değil. Hastanede çalışıyorum, rahatsızlanıyorum, doktoruma çıkamıyorum. Baskı o kadar çok ki gidip rahatsızlığımızı öğrenemiyoruz. O kadar şey söyleniyor ki bunların hiçbirine cevap veremiyorsun. Aslında cevabını verirsin, şikayet de edersin ama bunlar hep daha çok mobbing, sonunda işten atmaya kadar gider. 2 bine yakın temizlik işçisi var, çoğunun durumu benim gibi. Borçlu, evine ekmek götüremeyen insanlar baskıya karşı ses de çıkaramıyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

"Şeytan Ayetleri" kitabının yazarı Salman Rushdie bir konferans sırasında saldırıya uğradı

SONRAKİ HABER

SES ve Eczacılar Birliğinden Ek Ödeme Yönetmeliği'ne tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa