Emek Yaz Kampı’nda ‘Eylemler, direnişler ve grevler ışığında işçi hareketi’ paneli
Emek Yaz Kampı’nda ‘Son yaşanan işçi ve emekçi hareketindeki eylemler, direnişler ve grevler ışığında işçi hareketi ve sendikal hareketin durumu, ne yapmalı?’ paneli gerçekleştirildi.
Fotoğraf: Evrensel
İzmir’de düzenlenen Emek Yaz Kampı’nın dördüncü gününde ‘Son yaşanan işçi ve emekçi hareketindeki eylemler, direnişler ve grevler ışığında işçi hareketi ve sendikal hareketin durumu, ne yapmalı?’ başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelde konuşmacılar, Manisa Serel fabrikasından atılan bir işçi, KESK MYK üyesi Gönül Turan Şimşek ve DİSK Yönetim Kurulu üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan oldu.
SEREL İŞÇİSİ: EYLEMLERİ İŞÇİ İRADEİSİYLE GERÇEKLEŞTİRDİK
Panelde ilk konuşmayı daha önce Türk İş’e bağlı Çimse İş’in yetkili olduğu ve işçilerin Çimse İş’ten istifa ederek Kristal-İş Sendikasına geçtiği için işten atılan Serel işçisi yaptı.
İşçi, Çimse İş’in fabrikada yetkili olduğu süreci anlatarak konuşmasına başladı. Çimse İş yöneticilerinin, işçilerin taleplerine kulak tıkadığını bu yüzden farklı bir sendikada örgütlenme kararı aldıklarını aktaran işçi, “470 kişi ile birlikte Türk-İş’e bağlı Kristal-İş’e üye olduk. Fabrikanın müdürü bizi tehdit etti. Temsilci arkadaşlarımız işten atıldı, biz topluca iş bıraktık. Sonrasında yönetim bize, ‘kimseyi işten atmayacağım’ diye söz verdi. Ufak tefek vaatler verdiler. Yüzde 35 zam açıklandı ancak Kristal İş’e üye işçilere bunun yansımayacağı söylendi” dedi. İşçilerin tehditler karşısında geri adım atmadığını dile getiren işçi, bunun üzerine patronun işyerini kapatmakla tehdit ettiğini belirtti. Fabrikanın bakım bahanesiyle bir süre kapalı kaldığını söyleyen işçi, “Siparişler çok fazla olduğu için fazla dayanamayacaklarını biliyorduk. Fabrikanın kapalı olduğu süreçte pek çok arkadaşımız işten atıldı. Biz de her defasında fabrika önüne giderek eylem yaptık. Bu eylemleri işçilerin iradesiyle gerçekleştirdik. Provokasyon girişimleri oldu ancak biz eylemlerimizi başarılı şekilde yaptık” ifadelerini kullandı. İşçi şu an Kristal İş’in yetki alacağı süreci beklediklerini aktardı.
“KAMU EMEKÇİLERİNİN MÜCADELESİ İŞÇİLERİN MÜCADELESİNE BAĞLI”
KESK MYK üyesi Gönül Turan Şimşek de konuşmasına, kamu emekçilerinin mücadele düzeyinin işçi mücadelesine bağlı olduğunu ifade ederek başladı. Şimşek, “Kamu emekçilerinin mücadelesi her zaman işçi mücadelesinin arkasından gelmiştir. 2022 ocak, şubat aylarında önemli hareketlilikler oldu. İşçiler çalışma koşullarına, ücretlere karşı hareketlendi. Grevlerde yasaklamalar olsa da bunların yüzde yetmişi fiili grev oldu. Trendyol, Migros Depo işçilerinin kazanımı emekçilere moral oldu” dedi. Kamu emekçileri için pandemi döneminin zor şartlarda geçtiğini dile getiren Şimşek, özellikle sağlık emekçilerinin koşullarının ağırlaştığını vurguladı. Son dönemde sağlık emekçileri içinde ciddi bir hareketlilik yaşandığına dikkat çeken Şimşek, “Sağlık emekçileri ortak talepler etrafında bir araya geldiler. Bazı sendikaların birleşmeme tutumu olsa da emekçilerin ortak eylemleri yapıldı. Sendikalı sendikasız demeden bütün çalışanları bir araya getiren bir örgütlenmeden geçmek gerek” sözlerini kullandı.
“BİR TARAFTA VARLIK, ÖTE TARAFTA AÇLIK”
Panelde son sözü DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan aldı. Pandemi döneminde kapitalistlerin işçi sınıfına nasıl bir rol biçtiğinin daha net görüldüğünü söyleyen Aslan, pandeminin üzerine bir de ekonomik krizin yaşandığını ifade etti. Aslan, “Her şey zamlandı ve işçi ücretleri reel olarak geriledi. ENAG’ın açıkladığı enflasyon yüzde 176. İşçilerin yüzde yetmişi asgari ücretle hayatını sürdürmek zorunda. Çalışma koşulları da ağırlaşıyor. Üretim artıyor ama işçi sayısı azalıyor. Çalışma süresi uzadı. İş cinayetlerinde Avrupa’da birinci sıradayız” dedi. Bunun karşısında kapitalistlerin karlarının hızla arttığına dikkat çeken Aslan, “Bankaların karları yüzde altı yüz. Çelik sektöründe yüzde 1130 karlılık oranı var. Metal sektörü çok ciddi bir karlılık sağılıyor. Tekstil şirketleri de öyle. Bir tarafta varlık içerisinde yüzen bir kesim, öte tarafta ciddi bir yoksulluk, açlık çeken bir kesim. Uzun yıllardır açlık sınırının altında kalmıyordu asgari ücret. Ama bu sefer daha birinci, ikinci aydan itibaren asgari ücret de açlık sınırının altında kaldı” ifadelerini kullandı.
“KONFEDERASYON AYRIMI YAPMADAN ORTAK TALEPLER ETRAFINDA MÜCADELE”
Aslan, sözlerine 2022 başında yaşanan işçi eylemlerine değinerek devam etti. Yaşanan eylemlerin önemine dikkat çeken Aslan, “Harekete geçen fabrikaların ana gövdesine baktığımızda sendikasız olduğunu görüyoruz. Bu direnişlerle işçi sınıfı hak almanın yolunu gösterdi. Bu eylemlerin karşısında kapitalistler boş durmadı, az çok öncü işçileri tasfiye etmeye başladılar. Ayrıca bu direniş ve grevlerin lokal olarak kalması da ciddi bir sorun oldu. Sendikaların da çok ciddi zayıflıkları var. Sendikal hareketin yüzde doksan beşi bu direnişlere seyirci kaldı” dedi. Aslan panelde son olarak sınıf dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Türkiye’de sendikalarda parçalı bir yapının olduğuna dikkat çeken Aslan, “Bu parçalı yapının bir bütüne dönüşmesi gerekiyor. Birliğin önündeki engellerin hepsi kaldırılabilir. Hiçbir konfederasyon ayrımı yapmadan ortak taleplerimizi belirlememiz gerekiyor. Artık ücretlerin yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması gerekiyor. Çalışma sürelerinin düşürülmesi ihtiyacı var. OECD ülkeleri içinde en az dinlenen ülkeyiz. Daha az çalışıp daha çok dinlenme hakkımızı görmemiz gerekiyor. Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller halen duruyor. Lokavtın yasaklandığı sınırsız bir örgütlenme hakkı lazım” diye konuştu.
Panel, soru cevap kısmıyla devam etti. Farklı işyerlerinden işçiler, yaşadıkları mücadele deneyimlerini paylaştı. (İzmir/EVRENSEL)