ABD’nin "iklim tasarısı" gezegeni değil şirketleri koruyor
ABD Kongresi'nin cuma günü kabul ettiği “Enflasyon Azaltma Yasası (IRA)” tasarısı, iklim krizi açısından ne anlam ifade ediyor?
Fotoğraf: Pixabay
ABD Kongresi, ABD Başkanı Joe Biden tarafından desteklenen ve Demokrat Parti’nin hazırladığı, iklim değişikliği, sağlık hizmetleri ve vergilere odaklanan büyük bir harcama tasarısını geçtiğimiz cuma günü kabul etti. Resmi adı “Enflasyon Azaltma Yasası (IRA)” olan tasarıyı kimi gazeteler “tarihi” olarak nitelendirdi. Biden’ın imzasını bekleyen tasarının, kasım ayında yapılacak Kongre seçimleri öncesinde Demokrat Parti’nin çok ihtiyaç duyduğu siyasi bir zafer elde etme şansı verdiği yorumları yapıldı. ABD Kongresi’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nin başkanı ve geçtiğimiz hafta yükselen Çin-Tayvan geriliminin mimarı olan Nancy Pelosi, “Bugün bizim için gerçekten muhteşem bir gün. Başkanın masasına gerçekten halk için olacak muazzam bir yasa tasarısı gönderiyoruz” dedi.
Peki, adı “Enflasyon Azaltma Yasası (IRA)” olan tasarı iklim krizi açısından ne anlam ifade ediyor?
GÖSTERMELİK TAVİZLER VE PATRONLARA HEDİYELER
Left Voice Yazarı Robert Belano, yasayı, “Çok ırklı ve işçi sınıfından oluşan parti tabanına birkaç göstermelik taviz ve partinin gerçek yöneticileri olan büyük iş dünyası ve Wall Street’e büyük hediyeler” olarak nitelendiriyor.
Tasarının, bazı yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesini teşvik etse de aslında “fosil yakıt çıkarılması faaliyetinin genişlemesini desteklemekte ve federal arazilerdeki fosil olmayan enerji projelerine yönelik her türlü finansmanı yeni petrol ve gaz projelerinin kiralanmasına bağlalandığını”nı ifade ediyor. Belano’nun makalesinin öne çıkan kısımları şöyle:
“700 sayfadan fazla olan IRA, diğerlerinin yanı sıra iklim, enflasyon, sağlık hizmetleri ve kurumlar vergisi ile ilgili hükümler içeriyor. Demokratlar başlangıçta partinin en muhafazakar senatörleri Joe Manchin ve Kyrsten Sinema’nın, tasarıyı altüst edeceğinden korkuyordu. Ancak haftalar süren ve fosil yakıt, ilaç ve özel sermaye şirketlerine daha fazla taviz verilmesini de içeren müzakerelerin ardından tasarı Senato’daki en büyük engelini aştı.
Tasarının tahsis ettiği fonun yaklaşık yarısı, yani 10 yılda 370 milyar dolar, kabaca iklim tedbirleri kategorisine giriyor. Bunun büyük bir kısmı ‘yeşil’ enerji üretimini ve kullanımını teşvik etmek ve evlerde ve işyerlerinde enerji verimliliği sağlamak amacıyla şirketlere, küçük işletmelere ve tüketicilere yönelik vergi kredileri şeklinde.
Bu önlemler diğer federal harcamalar bağlamında da ele alınmalıdır. IRA’nın yıllık tahsisatı, şu anda yaklaşık 800 milyar dolar olan yıllık ABD askeri bütçesinin sadece küçük bir kısmını -yaklaşık yüzde 5’ini- temsil ediyor. ABD ordusunun dünyanın en büyük çevre kirleticisi olduğu da unutulmamalıdır. Bunu göz önünde bulundurarak bu yasayı nasıl ciddiye alabiliriz?
Dahası tasarı, karbon emisyonlarını anlamlı bir şekilde azaltabilecek çok az şey içeriyor. Obama tarafından 2015 yılında büyük bir tantanayla imzalanan Paris Anlaşması’nın hedefi olan ‘ısınmayı 2 santigrat derecenin oldukça altında tutmak’ için kesinlikle yeterli olmayacak. Anlaşma 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında yüzde 40’lık bir kesinti hedefliyor. Ancak bu bile uygulanabilir herhangi bir tedbirle desteklenmiyor. Bunun yerine, fosil yakıtlardan uzaklaşmayı seçen şirketler için vergi indirimlerinin bir sonucu olarak (kendiliğinden) ortaya çıkması öngörülüyor.
Her şeyden önce IRA, şirketleri ‘yeşil’ enerji projelerini üstlenmeye ya da mevcut fosil yakıt temelli altyapılarını değiştirmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. Herhangi bir emisyon azaltımı, büyük işletmeler için bir maliyet-fayda hesaplamasının sonucu olacaktır; başka bir deyişle, tasarı, küresel karbon emisyonlarında bir çentik açmak için onlarca yıldır başarısız olan aynı ‘yeşil kapitalist’ mantığa dayanıyor.
Tasarıda rüzgar, güneş ya da jeotermal enerjinin yanı sıra nükleer enerji ve biyoyakıt projelerinin benimsenmesi için milyarlarca vergi kredisi de yer alıyor. Son iki kaynak sadece sürdürülebilir enerji yöntemlerinden uzak olmakla kalmayıp, biyoyakıtlar, emisyonları azaltmada fosil enerjiye karşı şüpheli bir alternatiftir. Tüketicilerin elektrikli araç satın almaları, evlerde enerji verimliliğini artırmaları veya ‘daha çevreci’ cihazlara geçmeleri için vergi teşvikleri de bulunuyor. Yeni enerji verimli teknolojilere ihtiyaç olduğuna şüphe yok. Ancak elektrikli araç alımına yönelik vergi kredileri, sonuçta muazzam bir enerji (ve dolayısıyla karbon) maliyetiyle milyonlarca yeni otomobilin üretilmesi anlamına geliyor.”
"FOSİL YAKITI KISITLAYAN HİÇBİR HÜKÜM YOK"
“En önemlisi, fosil yakıtların çıkarılmasını kısıtlayan hiçbir hüküm bulunmuyor. Fosil enerjiden uzaklaşmak için kamu hizmeti şirketlerine veya otomobil üreticilerine herhangi bir zaman çizelgesi de uygulanmıyor. Emisyonlarını mevcut seviyelerde ya da üzerinde tutan şirketler için herhangi bir ceza bulunmuyor. (Ekonomist) Paul Krugman tasarı için ‘havuç var, sopa yok’ diyor. Fosil yakıtlar fosil olmayan enerjiden daha kârlı olmaya devam ederse, şirketler herhangi bir yasal ya da mali tepki olmaksızın bunları yakmaya devam edebilir. Bu durum göz önüne alındığında, planın önümüzdeki sekiz yıl içinde karbon emisyonlarını yüzde 40 oranında azaltma nihai hedefine nasıl ulaşacağını anlamak zor.
(…) Bu hükümler o kadar korkunç ki İklim Adaleti İttifakı, tasarının olumsuz çevresel etkilerinin, neden olabileceği emisyon azaltımından daha ağır bastığını tespit etti. Tasarı aynı zamanda yeni karbon tesisleri için finansman sağlıyor, ki bu da çoğu zaman kömür, petrol ve gaz üretiminin devam etmesi için bir kılıf görevi görmektedir. Biden’ın 2020 seçimleri sırasındaki iklim gündeminin sözde çerçevesi olan Yeşil Yeni Anlaşma’nın iş garantisi, evrensel sağlık hizmetleri veya kamu işleri programı gibi daha ilerici unsurlarından hiçbiri yok.
Biden, ‘fosil yakıtlardan uzun süre kurtulmayacağız’ sözünü yerine getirdi. IRA, fosil yakıtları toprakta tutmayı başaramıyor ve hatta yeni maden çıkarma faaliyetlerini teşvik ediyor. Bu ne iklim için ne de dünya insanlarının çoğunluğu için bir kazanım. Bu, Demokratların arzuladığı ‘yeşil kapitalizmin’ çelişkisidir. Kapitalizm doğası gereği sürdürülemez ve kirli bir üretim sistemidir. Petrol, gaz ve hatta kömür kârlı metalar olmaya devam ederken, bunların çıkarılması ve tüketiminde anlamlı bir kesinti olmayacak. Fosil yakıtları toprakta tutabilecek, evrensel istihdam ve herkes için kaliteli sağlık hizmeti sağlayabilecek alternatif çözümler var. Ancak bunlar, her zaman çevreyi kirletenlerin çıkarlarını insanların ve gezegenin önüne koyan bu partiden gelmeyecek.”
"BU BİR İKLİM ADALETİ YASASI DEĞİLDİR"
Çok sayıda yerel iklim ve ekoloji örgütünün bir ittifakı olan İklim Adaleti İttifakı da, 6 Ağustos’ta “IRA bir iklim adaleti yasası değildir” başlıklı bir açıklama yayımladı.
Tasarı dikkatlice incelendikten sonra “zararlarının faydalarından daha ağır bastığı sonucuna varıldığı” belirtilen açıklamada, IRA’nın sorunlarına dair İttifak bileşenlerinin görüşlerine yer verildi. Öne çıkan bazıları şöyle:
Vivian Yi Huang, Asya Pasifik Çevre Ağı: “Büyük sıcak hava dalgalarının ve orman yangınlarının tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde, kirli fosil yakıt altyapısını genişletmek için milyarlarca dolar harcamayı göze alamayız. Enflasyon Azaltma Yasası yenilenebilir enerji ve sağlık hizmetlerine yönelik bazı değerli yatırımlar içeriyor, ancak aynı zamanda büyük kirleticilerin yanında yaşayan insanlara daha fazla zarar veriyor ve iklimimizi daha da istikrarsızlaştırıyor. Bizi fosil yakıtlardan uzaklaştıracak ve fosil yakıt endüstrisinden en çok zarar gören toplumlarda sağlıklı, yaşamı sürdüren ekonomiler inşa etmeye yatırım yapacak gerçek iklim çözümlerine ihtiyacımız var.”
Juan Jhong-Chung, Michigan Çevresel Adalet Koalisyonu: “Michigan’da ister tarlalar, ister ormanlar, isterse otoyollar arasında yaşıyor olalım, hepimiz ailelerimizin sağlıklı büyümesini ve nesiller boyu başarılı olmasını istiyoruz. Ne yazık ki, Enflasyon Azaltma Yasası’ndaki fosil yakıt eşantiyonları bize pahalıya mal olacak: Fosil yakıt şirketleri ve onların emrindeki politikacılar tehlikeli bir anlaşmaya imza attılar. Toplu taşıma için, çocuk bakımı için, kurşun boruların değiştirilmesi için para nerede? İklim yatırımları, fosil yakıt geliştirme ve toplumlarımızı on yıllar boyunca zehirleyecek kanıtlanmamış teknolojiler için şirket sübvansiyonlarına kelepçelenmemeli. Michigan, sahte vaatler yerine temiz havayı, iyi işleri ve çocuklarımız için sağlıklı bir geleceği hak ediyor.”
Rafael Mojica, Soulardarity: “Enflasyon Azaltma Yasası (IRA), düşük gelirli topluluklarda çatı ve topluluk güneş enerjisi dağıtımı için 15 milyar dolar, çevre ve iklim adaleti blok hibeleri için 3 milyar dolar veya büyük ulaşım koridorları yakınındaki kirliliği azaltmak için 1.1 milyar dolar gibi birçok güçlü yöne sahiptir. Bu finansman alanları ve diğerleri, yalnızca yetersiz hizmet alan topluluklarda yaşam kalitesini iyileştirmek için değil, aynı zamanda hem kamu hem de özel sektörden gelen çıkarcı politikalardan etkilenen BIPOC (Siyah, Yerli ve Renkli İnsanlar) toplulukları için tazminat yolunda bir adım daha atmak için iyi bir başlangıçtır. Ne yazık ki, IRA’da yer alan zayıflıklar büyük bir dengesizlik yaratacak ve bu yasanın bileşenleri için yapabileceği tüm iyilikleri tersine çevirecek. Halihazırda, toplumlarımızı hem fiziksel hem de ekonomik olarak sağlıkları pahasına avlayan karbon temelli büyük endüstrilere verilen tavizlerle dolu. Kirlilik sorunlarımıza çözüm olarak sunulan karbon yakalama ve hidrojen üretimi teknolojilerine yatırım yapmak için milyarlarca dolar verilecek, oysa tehlikeli enerji üretim kaynaklarını nasıl kullandığımıza dair statükoyu sürdürmek sadece teşvik edici olacak.”
(DIŞ HABERLER)