Siyasetçi Mahmut Alınak, Digor Katliamı'nı anlattı: Tarih de biz de unutmuyoruz
Digor Katliamı’nın gerçekleştiği yerde ağaç ekerek katledilenleri anan eski DEP milletvekili Mahmut Alınak, "Tarih unutmuyor, biz de unutmuyoruz” dedi.
Fotoğraf: MA
Ev baskınları ve koruculuk dayatmasına karşı 14 Ağustos 1993’te yürümek isteyen sivillerin üzerine açılan ateş sonucu çocuk, genç ve yaşlı 17 kişi yaşamını yitirdiği, 200’den fazla kişinin yaralandığı Digor Katliamı’nın 29’uncu yıldönümü.
Digor Katliamı’nın gerçekleştiği yerde ağaç ekerek katledilenleri anan Mahmut Alınak, “Katliamın yapıldığı yerde açık hava müzesi kurduk. Tarih unutmuyor, biz de unutmuyoruz” dedi.
August 14, 2022
AİHM TÜRKİYE’Yİ TAZMİNATA MAHKUM ETTİ
Yaşanan katliamın ardından yürütülen soruşturmada sadece 8 polis sorumlu bulundu. Yıllar sonra bu polisler hakkında “Kasten insan öldürmek” ve “Kasten insan öldürmeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla dava açıldı. 11 yıl süren yargılamada mahkemeden bir karar çıkmaması üzerine davanın avukatı Tahir Elçi, 2004 yılında “Uzun yargılama”, “Etkin soruşturma yürütülmemesi” ve “Yaşam hakkı ihlali” gerekçesiyle davayı doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM’de davanın kabul edilmesi üzerine Türkiye’deki mahkeme, 2006 yılında davayı karara bağlayarak 8 polisi “Meşru müdafaa” gerekçesiyle beraat ettirdi. Mahkemeye yazılı savunma gönderen polisler, kitle içerisinden kendilerine roketatarlarla ateş açıldığını iddia etti. Ancak katliam sonrası yapılan araştırmada olay yerinde roketatar saldırısı olduğunu dair hiçbir delil bulunmadı. Türkiye’nin beraat kararı vermesinin hemen ardından kararını açıklayan AİHM 2. Dairesi, Türkiye'yi maddi manevi tazminata mahkum etti.
KATLİAMIN OLDUĞU YERDE MÜZE KURULDU
Digor Katliamı’nın gerçekleştiği yerde ağaç ekerek katledilenleri anan eski DEP milletvekili Mahmut Alınak, “Açık hava müzesi kurduk. Bu müze katliamın her yıldönümünde acımızı tazeleyeceğimiz kutsal bir mekan olacaktır. Tarih unutmuyor, bizler de unutmuyoruz ve mutlaka hesap soracağız" ifadelerini kullandı.
Katliamın yaşandığı Kars’a giden milletvekillerinin içerisinde yer alan Alınak, yaşananları ve sonrasını Mezopotamya Ajansı'na anlattı.
"HABERİ MECLİSTEYKEN ALDIM"
Mecliste olduğu bir sırada Digor Katliamı haberini aldığını söyleyen Alınak, “Katliam günü Meclisteki odamdayken telefonla Digorlular aradı. Seslerinde dehşet ve telaş vardı. Özel timlerin halka ateş açtığını ve birçok ölü ve yaralı olduğunu söylüyorlardı. Yaralılar Kars ve Erzurum devlet hastanelerine kaldırılmıştı. Hastaneyi kuşatan polisler yaralılara kan vermek isteyenleri engelliyorlarmış. Benden duruma müdahale etmemi istiyorlardı. Telefonda bağırış çağırış sesleri ve kadın çığlıkları geliyordu. Hemen Kars Valisi'ni arayıp yaralılara kan verilmesinin sağlanmasını istedim. Vali tedirgindi. Bana emniyetin kendisine verdiği bilgileri tekrarladıktan sonra, hastanedeki polisleri geri çekeceğini söyledi” dedi.
"VALİ ÇARESİZLİK İÇİNDEYDİ"
Gözaltına alınanlara işkence yapıldığını söyleyen Alınak, “Akşam arkadaşlarımla toplanıp Digor’a bir heyet göndermeye karar verdik. Biz görüşme halindeyken, telefon yağmuru devam ediyordu. Emniyet amirleri telefonuma çıkmıyordu. Bu nedenle ben de sürekli Vali'yi arıyordum. Vali'nin çaresizlik içinde olduğunu anlamak zor değildi. Belli ki inisiyatif tamamen özel timlerin eline geçmişti. Bu telefon trafiği sabaha kadar sürdü. Ertesi gün uçakla Erzurum’a hareket ettik, oradan Kars’a geçtik. Vali, sorularımıza cevap veremiyor, açıkça söylemese de kurduğu cümlelerden katliamın özel timler tarafından yapıldığı anlaşılıyordu” diye konuştu.
"ÖLÜM SESSİZLİĞİ"
Valilikten ayrıldıktan sonra hastaneye geçtiklerini ve hastanenin tıklım tıklım yaralılarla dolduğunu söyleyen Alınak, şöyle devam etti:
“İnsanların hepsi kurşunla yaralanmıştı. Çok sayıda ağır yaralı vardı. Hepsini ziyaret ettikten sonra Digor’a gittik. Digor ölüm sessizliği içindeydi. İnsanlar dükkanların camekanlarından korku dolu gözlerle bize bakıyorlardı. Digorlu olduğum için hepsini tanıyordum. Bir dehşet havası çöreklenmişti şehrin üstüne. Biz de halka cesaret vermek için şehrin ana caddesinde yürüyerek Kaymakamlığa gittik.”
"VALİ ÇELİŞKİYE CEVAP VERMEDİ"
Emniyet Müdürü'nün kendilerine PKK’lilerin olayın olduğu yerin bitişiğindeki yüksek bir tepeden ateş ettikleri iddiasında bulunduğunu ifade eden Alınak, şöyle devam etti:
“Oysa görgü tanıkları sözü edilen tepenin devlet güçlerince kuşatıldığını ve o bölgede kuş dahi uçurtulmadığını söylüyorlardı. Emniyet Müdürü'nün iddia ettiği şekilde PKK’lilerin ateş açması ve devlet güçleri ile PKK’liler arasında silahlı bir çatışmanın olması halinde, ölen ya da yaralananların olması gerekirdi. Oysaki ne PKK’lilerden ne de devlet güçlerinden ölü ya da yaralı vardı. Bu çelişkiyi sorduğumuz Kars Valisi bize cevap vermedi.”
"GEREKİRSE MECLİSTEN KELLE ALIRIZ" TEHDİDİ
Katliamın yaşandığı noktaya gitmek için yola çıktıklarında bir polisin kendilerine “Gerekirse Meclisi basar, Meclisten kelle alırız” diyerek tehdit ettiğini anlatan Alınak, şunları söyledi:
“Gittiğimiz köylerde bazı yaralılar özel timlerin olaydan sonra dipçiklerle kendilerini öldürmeye kalkıştıklarını söylediler. Olaydan sonra birçok ölü ve yaralı ibret olsun diye ayaklarından panzere bağlanıp yerde sürüklenerek şehre getirilmişlerdi. Digor Katliamı hakkında hazırladığımız 23 Ağustos 1993 tarihli raporu Cumhurbaşkanlığı’na, Meclis Başkanlığı’na, Başbakanlığa ve Adalet Bakanlığı’na ve basına gönderdik. Israrlı çabalarımız üzerine katliamı yapan özel özel timler hakkında Kars Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Yani devlet bir kez daha suçüstü yakalanmıştı.” (HABER MERKEZİ)