İzmir'de "İttifaklar, birlikler, seçim süreci, kim ne savunuyor" paneli düzenlendi
İzmir'de devam eden Emek Yaz Kampı’nda EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve MYK Üyesi Gürsoy Turan'ın katılımıyla "İttifaklar, birlikler, seçim süreci, kim ne savunuyor" paneli düzenlendi.
Fotoğraf: Evrensel
İzmir’de süren Emek Yaz Kampı’nın 6. gününde "İttifaklar, birlikler, seçim süreci, kim ne savunuyor" başlıklı panel gerçekleştirildi. Emek Partisi (EMEP) MYK Üyesi Gürsoy Turan ve Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan’ın konuşmacı olduğu panelde moderatörlüğü GYK üyesi Halil İmrek yaptı. Panelde, işçi sınıfının ve sınıf partisinin ittifak taktikleri, dünyada ve Türkiye’de bunun örnekleri, bugün Türkiye’de nasıl bir ittifaka ihtiyaç olduğu tartışıldı.
"BELİRLEYİCİ OLAN İŞÇİ SINIFININ BAĞIMSIZ BİR ÖZNE OLMASI"
Panelde ilk sözü alan Gürsoy Turan, taktik ve ittifakların sınıf partisinin gündemine yalnız seçimler için girmediğini söyleyerek konuşmasına başladı. Turan, kurulacak ittifak için her şeyden önce işçi sınıfı devriminin yolunu açacak ve kitleleri devrimin zaferi için eğitecek bir yaklaşımın gerekliliğini aktardı.
Lenin’in partisinin belirlediği taktik ittifakların Ekim Devrimi'ne hizmet ettiğini ifade eden Turan, “Lenin’in partisi sınıf dışı akımlarla ittifak kurarken, burjuva liberalizminin işçi hareketi içindeki en ufak etkisine karşı çok sert ideolojik savaşım vermiştir. 1905’ten sonra sistamatik olarak işçi sınıfı ve köylülüğün ittifakı esas alınırken dönem dönem Çar’a karşı burjuvazinin desteklendiği zaman da burjuva egemenliğine karşı ideolojik ve siyasal savaşımdan da geri durmamıştır. Burada belirleyici olan şey işçi sınıfının bağımsız bir özne olması ve kendi taktiğini belirlemesidir” dedi.
"DOĞRU TAKTİK, ACİL TALEPLER İÇİN MÜCADELE BİRLİĞİDİR"
İşçi sınıfının belirlediği taktiklerde nesnel koşulların önemli bir etkiye sahip olduğunu dile getiren Turan, bugün dünyanın pek çok bölgesinde paylaşım kavgalarının derinleştiğine vurgu yaptı. Emekçi halklar cephesinden de koşulları değerlendiren Turan, "Bir çok ülkede kitlesel eylem ve direnişler gerçekleşmesine rağmen mücadelenin siyasal sınıf mücadelesi hattında kalıcı kazanımlar sağlanamamasında dünya genelinde sosyalizmi uzak bir ihtimal olarak bile mümkün görmeyen anlayışların güç kazandığını görüyoruz. Yine eyleme geçen kitlelerin sermaye parti ve platformlarından kopuşu hala düşük oranda. Sınıfın örgütleri zayıf. Yığınların öfke ve tepkisini istismar ederek, mücadeleyi düzen içerisinde tutma çabasındaki akımların güçlendiğini söyleyebiliriz” dedi.
Türkiye’deki duruma değinen Turan, ekonomik ve toplumsal ilerlemenin önündeki engellerin tasfiye edilmesi gerektiğini vurguladı. Turan, “Engel güçler bugün egemenliği elinde bulunduran güçlerdir. O zaman Türkiye’de işçi sınıfının partisinin acil görevleri, siyasal hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, halk demokrasisi ile sosyalizme ilerleyecek bir taktik diyebiliriz. ‘Tek adamdan kurtulmak’ diye tarif edilen bu ortamda bizim izleyeceğimiz taktik, işçi sınıfının en geniş yığınlarla birliğini hedeflemektir. Burjuva muhalefetin, sandıkta tüm sorunların çözüleceği, işçi sınıfının en acil taleplerinin sandıkta çözüleceği propagandası karşısında, bu acil talepler için bir mücadele birliği, doğru bir taktiktir” dedi.
"PROGRAMIN GENEL ÇERÇEVESİNDE KISMEN ORTAKLIK SAĞLADIK"
Ardından Selma Gürkan söz aldı ve Emek Partisi’nin izlediği ittifak politikasından ve atılan adımlardan bahsetti. İçinden geçilen süreçte üçüncü bir seçenek oluşturma görevinin ortaya çıktığını söyleyen Gürkan, pek çok ilde "Türkiye nereye gidiyor, ne yapmalı" başlıklı halk toplantısı örgütlediklerini hatırlattı. Gürkan, “Halkın kendi iradesini esas alan, dümenin başına geçtiği bir mücadele anlayışını esas alan tartışmaları uzun süre sürdürdük. Emekçilerin Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın ortaya koyduğu programların dışında bir programa ihtiyacı olduğunu konuştuk. Tartışmayı sürdürdüğümüz nokta bu programın örgütlenmesi için hangi güçlerle hareket etmek gerektiği konusu oldu. Yedili masa olarak adlandırılan güçlerle programın genel çerçevesi konusunda kısmen bir ortaklık sağladık” ifadelerini kullandı. Merkezi düzeyde görüşmelerin sürdüğünü ancak bununla sınırlı kalınmaması gerektiğinin altını çizen Gürkan, “Emek Partisi olarak mücadeleyi aşağıdan da besleyerek örgütlemek gibi bir görevimiz var" dedi.
"SEÇİM YA DA SANDIK TARTIŞMASI DEĞİL MÜCADELE PROGRAMI OLUŞTURUYORUZ”
İttifak görüşmelerinde yalnız seçimle bağlantılıymış gibi bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Gürkan, “Bu durum siyasetin sandıkla sınırlandırılmasını besleyen fikirlerin etkisini göstermesine bağladı. Bizim bugün yürüttüğümüz tartışma bir seçim ya da sandık tartışması değil. Bir mücadele programı oluşturuyoruz. Sandık da son derece önemli. Ancak içinde bulunduğumuz durum sandıkla tek başına değişip dönüşmez. ‘Sandık kurulabilir mi, sandık kurulursa AKP gidecek mi, ne yapıp edip sandıktan AKP çıkar mı' gibi tartışmalar yürütülüyor. Bunların hepsi halkın, mücadelenin örgütlenme düzeyine bağlı. Sandığın başarısı da bugünden mücadeleye yaslanan bir örgütlenmeye bağlı” diye konuştu. Seçim güvenliğine dair de pek çok tartışmanın yürütüldüğünü aktaran Gürkan, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasındaki sürecin bile bu iktidarın ne tür uygulamalar yapacağını gösterdiğini ifade etti.
İttifak tartışmalarının yalnız siyasi partilerle değil, emek meslek örgütleri, inanç örgütleri, sendikalar ile de süreceğini ifade eden Gürkan, “Önümüzdeki dönem, asgari demokrasi talepleri etrafında bir mücadele zemininin korunması için tartışmaları sürdürmeye devam edeceğiz. Merkezi olarak tartışma sürdürürken yerelden bu tartışmaları zenginleştirecek bir çalışmaya ihtiyacımız var” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)