17 Ağustos 2022 02:24

Marmara Depreminin üzerinden 23 yıl geçti: Fay hazır, ülke hazır değil!

On binlerce insanın öldüğü Marmara Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçti. İstanbul’da minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem bekleyen uzmanlar, depreme dair önlem alınmadığına dikkat çekti.

17 Ağustos 1999'da Adapazarı'nda meydana gelen 6.7 şiddetindeki depremde çok sayıda bina yıkıldı. (Fotoğraf: Mustafa Abadan/AA)

Paylaş

 Özer AKDEMİR

17 Ağustos depreminin yıl dönümünde deprem ve diğer afetlerle ilgili görüşlerini aldığımız Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hüseyin Alan, Türkiye de bütüncül bir afet yönetim yaklaşımı olmadığını dile getirdi. ‘Depreme hazır değiliz’ diyen Alan, “Bilime inanmayan yerel yönetimlerle depreme ya da diğer afetlere nasıl hazırlanabiliriz?​” diyerek Kahramanmaraş Belediyesi ile yaşadıkları bir görüşmeyi örnek olarak verdi. 23 yıl önce yaşanan büyük depremin hemen ardından İstanbul depreminin 30 yıl içinde gerçekleşeceği tahminlerini hatırlatan Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür ise, DHA'ya yaptığı açıklamada, “İşin son evresine geldik. Marmara’nın altındaki fay kırıldığı takdirde minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem üretir. Zaman azalıyor” dedi. Görüldüğü gibi uzmanlar hiç de olumlu bir tablo çizmiyor. Bu tabloyu ve geçen 23 yılda depreme dair neler yapıldı, depreme hazır mıyız sorularımızı Hüseyin Alan yanıtladı.

"HİÇBİR HAZIRLIĞIMIZ YOK!"

17 Ağustos’tan bugüne baktığımızda ülkemiz afetlere hazırlık aşamasında nasıl bir konumda?

Bütünsel olarak konuyu değerlendirdiğimizde afetler karşısında ülkemizin oldukça kırılgan olduğunu görüyoruz. Maalesef son günlerde yağan yağışlar ve taşkınlarda görüldüğü gibi her yağışta kentlerimizde çok sayıda konut hasar gördü. Geçen yıl sel baskınlarında 200’e yakın yurttaşımız yaşamını yitirdi. Kastamonu Bozkurt’ta 16 vatandaşımızın cenazelerine daha ulaşamadık. Bu süreçlere baktığımızda ülkemizin tamamının sadece depremlere değil afetlere karşı oldukça kırılgan olduğunu görüyoruz. Jeolojik ve ekolojik kökenli afetlerle ilgili bütüncül bir yaklaşım sergilenmedi. Kurumlarımız bunlara hazır değil, hiçbir hazırlığımız yok yani.

"DAĞINIK YAPIYI TOPLAMAMIZ GEREKİYOR"

Yani afetler karşısında bütünsel bir yaklaşım yok diyorsunuz?

Evet ve bakıyorsunuz kurumlarımız yetersiz. Yani bütün dünyada afet acil durumlara ilişkin sorunların tamamı bir bakanlık düzeyinde ele alınırken ülkemizde buna ilişkin AFAD Başkanlığı dışında İçişleri Bakanlığının bir birimi yönetiyor. Kendi ülkemizin afet gerçekliğini görerek depremler de dahil olmak üzere bir Afet Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığının kurulması lazım. Şimdi durum şöyle, yangınlarla mücadele başka bir birimde, sel baskınlarına başka bir birim bakıyor, DSİ, meteoroloji başka birimde; biyolojik afetlere ilişkin çalışmaları doğru dürüst yürüten yok. Yani bizim bu dağınık yapıyı toplamamız, afet farkındalığına ilişkin bütüncül bir yaklaşımla güçlü bir yapı oluşturmamız gerekiyor öncelikli olarak.

"İSTANBUL DEPREME HAZIR DİYEMEYİZ"

Yapılan yapılmayanlar var dediğiniz neler?

Türkiye’de afet farkındalığına ilişkin önemli çalışmalar yürütülüyor. Toplumun geneline baktığınızda afetlere, depremlere karşı daha bilinçli bir toplumumuz var. Ama riskleri azaltmak konusunda eksikliklerimiz çok. Yani kurumlar arasında bir eş güdüm yok. ‘İstanbul’da büyük deprem bekleniyor’ deniliyor ama ‘Ne yapıyorsunuz?​’ diye baktığımızda merkezi idareyle yerel idare arasında bir ilişki var mı? İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu böyle bir iş birliğinin olmadığını dün yaptığı açıklamada söyledi. Kentsel dönüşüme baktığımızda sadece yüzde 5’lik risk alanlarına kapsadığını, geri kalanının tamamının rant projesi olduğunu görüyoruz. Biz şunu söyleyebilir miyiz bugün itibarıyla; “İstanbul depreme hazır” bunu diyemeyiz. Çünkü yaptığımız çalışmalar ortada. Yaptığımız çalışmalar da depremlere veya doğal kaynaklı afetlere karşı dirençliliğimiz göz önüne aldığımızda, evet bazı şeyler yapıyoruz ama yeterli değil. Bizim ortak akılla hareket etmemiz lazım.

RAPORLARIMIZLA İLGİLİ İKTİDARDAN DA MUHALEFETTEN DE DÖNÜŞ YOK

Ortak akıl dediğiniz noktada odanızın hazırladığı deprem raporları ile ilgili size kurumlardan bir geri dönüş oluyor mu?

Önce Türkiye deprem fay haritası yayımlandı, sonra deprem tehlike haritası hazırlandı. Biz de geçtiğimiz yıl deprem danışma kurulu oluşturduk. Bunun öncülüğünde fay üzerine oturan kentler ve burada geçen fayları tek tek çıkardık ve raporladık. İnanın bir tane belediye başkanı, milletvekili “Arkadaşlar, siz bunları hazırladınız, elinize sağlık, biz ne yapabiliriz, raporlarınızda ne yapılacağını ilişkin önemli veriler var?​” demedi. Hiçbir çalışma yapmadılar. Muhalefette de yok. Mesela Aydın’a yolladık, Aydın Büyükşehir Belediyesi de bize geri dönüş sağlamadı, Muğla’ya yolladık orası da dönmedi. Eskişehir’e yolladık, dönüş yok. Yani sonuç itibarıyla burada iktidardan muhalefetten ziyade gerçekten afetlerle veya depremlerle mücadele etmeme anlayışı ortaya çıkıyor.

Marmara Depremi'nde göçük altından çıkarılan bir kadın.

"BİLİME İNANMAYAN İNSANLARA NE ANLATABİLİRİZ Kİ?"

Deprem beklenen kentlerden biri de Maraş. Hüseyin Alan depremin ciddiye alınmadığını Maraş ziyaretinde yaşadığı bir olayla şöyle anlattı: “Cuma günü Kahramanmaraş’taydım. Kahramanmaraş da deprem beklediğimiz kentlerden biri. Kentin içinden geçen fay hatlarından kaynaklı, muhtemelen fay zorunluluğuyla ilişkili heyelanlar başladı. Bu bölgelerde çalışma yaptık, imar planlama işlemleri yaptık. İl temsilcimiz bunu belediye başkanına götürdü.  Belediye başkanın cevabı, “Bu çalışmaya inanmıyorum” olmuş. Bilime inanmayan insanları ne diyebiliriz? Komedi! Şimdi biz depremi ciddiye almıyoruz. Fayın üzerinde oturuyor kent, fayı ciddiye almıyoruz. Deprem geçen fayı ciddiye almıyoruz. Bu imar planları var, üzerine bina yapıyoruz!”

23 YILDA YAPILMAYANLAR

TMMOB 17 Ağustos depreminin yıl dönümü öncesi yaptığı açıklamada "Büyük Marmara depreminin üzerinden geçen 23 yılda gerekli hiçbir tedbir alınmadığını belirterek alınmayan önlemleri şöyle sıraladı;

  • 23 yılda afet riski olan yerleşim yerleri taşınmadı
  • Binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmedi,
  • Kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmadı
  • Afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadı
  • İmar planları depreme hazırlıklı şehirler yaratmak için değil, kentsel rantın dağıtılması için araç olarak kullanıldı.
  • Yapılan imar tadilatları ile ormanlık alanlar ve su havzaları dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açıldı
  • Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken ‘yapı denetim’ sistemi tümüyle ticarileştirildi.
  • İmar Barışı” adı altında kaçak yapılar ruhsatlandırıldı
  • Kent merkezlerinde bulunan afet toplanma alanları yapılaşmaya açılarak güvenli alanlar ortadan kaldırıldı.
ÖNCEKİ HABER

İplik fabrikasında çalışan işçi: Bize düşman anlayışları kökten değiştirmeliyiz

SONRAKİ HABER

Mardin ve Hakkari'de gösteri ve yürüyüşlere yasak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa