Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
19 Ağustos 2022 21:07
/
Güncelleme: 20:20

Hukuk ve sağlık örgütleri: Hasta mahpuslar tahliye edilmeli

Hasta tutukluların durumuna ilişkin Evrensel’e konuşan hukuk ve sağlık örgütleri, ölümlerin yaşanmaması için cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Hukuk ve sağlık örgütleri: Hasta mahpuslar tahliye edilmeli

Fotoğraf: DHA (Arşiv)

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, hasta mahpuslar sorunu ve ölümler hız kesmiyor. Son olarak 14 Ağustos’ta Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde bulunan yüzde 96 engelli hasta tutuklu 68 yaşındaki İbrahim Yıldırım (68) tahliyesine 10 gün kala yaşamını yitirdi. 15 Ağustos’ta ise DBP eski İl Eş Başkanı Mehmet Candemir (60) tutuklu bulunduğu Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevinde hayatını kaybetti. Candemir’in ölümü ile birlikte iki günde cezaevlerinden iki cenaze çıktı.

Hasta mahpusların tahliyesinin ATK tarafından bir biçimde engellendiğine ilişkin değerlendirmede bulunan hukuk ve sağlık örgütleri, cezaevlerinde ölümlerin yaşanmaması için cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi ve hasta mahpusların tahliye edilmesi çağrısında bulundu.

UYGULAMALAR MAHPUSLARI HASTA MAHPUSA DÖNÜŞTÜRÜYOR

Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED-TUHAD-FED) yöneticisi ve Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Yusuf Çakas, Türkiye’deki cezaevi koşullarında, mahpusların sağlıklı kalma koşullarının olmadığını söyledi. Çakas, keyfi uygulamaların mahpusları birer hasta tutsağa dönüştürdüğünü dile getirdi.

Çakas, “Kişi sağlıklı bir şekilde cezaevine girse de orada uygulanan sistem, hastaneye ulaşamama, aile ile görüşememe, kitap okuyamama, müzik dinleyememe, yeterli düzeyde havalandırmaya çıkamama, kışın ısınma, yaz aylarında serinleme sorunları bütün bunlar bir araya geldiğinde kişi cezaevinde hasta tutsak adayına dönüşüyor. Bizim ağır hasta tutsak kişiler dediğimiz kişiler aslında artık yaşamını yitirme noktasına gelmiş kişilerdir. Mehmet Candemir’in ölümü kişinin cezaevinde sağlıklı kalamamasının ispatıdır” dedi.

Yusuf Çakas

Yusuf Çakas | Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel

ATK, SİYASİ BİR KURUM GİBİ HAREKET EDİYOR

Adli Tıp Kurumlarının (ATK) sağlık kurumu gib değil siyasi bir kurum gibi hareket ederek hasta mahpusların ölümüne yol açtığını ifade eden Çakas, “Tıbba uygun kararlar verilmiyor. Diyarbakır Cezaevinde Halil Güneş yaşamını yitirdi ama ‘cezaevinde kalabilir’ raporu vermişti. Bunun gibi bir sürü örnek var, bu haliyle dosyalar gittiği zaman politik yaklaşılıyor. İnsanların cezaevlerinde ölmesine neden olunuyor. Hasbelkader ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verse de ATK, bu defa infaz kanunundaki bir düzenleme ile tahliye engelleniyor” dedi.

SIKINTILAR AÇLIK GREVLERİNİ TETİKLİYOR

Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde devam eden açlık grevine de dikkat çeken Çakas, cezaevlerinde ölümlerin yaşanmaması konusunda kamuoyuna çağrıda bulundu.

Çakas, “Adım adım büyüyen açlık grevleri, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı, sağlık ve tedavi koşullarının yerine getirilmemesi, aile görüşlerinin sürelerinin kısıtlı olması, infaz koruma memurlarının keyfi yaklaşımları, süreklileşen infaz cezaları, koşullu salıverilme tarihi gelen İdari Gözlem Kuruluna takılıp keyfi gerekçelerle tahliyelerinin ertelenmesi, cezaevinde yaşanan sıkıntılar, açlık grevlerinin tetikleyicisi durumuna düşüyor. Bizler toplumun tüm kesimlerine sesleniyoruz. Bir cenaze daha cezaevlerinden çıkmasın, herkes bu duruma ses olsun” dedi.

HASTANE RAPORUNU ATK ONAYLAMIYOR

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin yanı sıra sağlığa erişim hakkının da ihlal edildiğini belirterek, hastane raporlarına rağmen hasta mahpusların ATK tarafından tahliye edilmediğini söyledi.

Turan, “İnsan hakları ihlallerinin en çok yaşandığı alanlardan biri olan cezaevlerinde sağlık hakkı ihlalleri de yaşanmaktadır. Mahpusların sağlık hakkı sorunu, ceza infaz kurumlarındaki ölümlerin artışı ve ağır hasta tutukluların tahliye taleplerinin reddedilmesiyle derinleşmektedir. Adli Tıp Kurumunun son zamanlarda verdiği raporlar sonucu birçok mahpus ya cezaevinde ya da infaz erteleme kararı sonucu tahliyesinden çok kısa zaman sonra hayatını kaybetmektedir. İnfaz erteleme ile ilgili en büyük sorumluluk Adli Tıp Kurumuna bırakılmıştır. Birçok hasta mahpus tam teşekküllü bir hastaneden ‘cezaevinde yaşamını sürdüremez’ raporu almasına rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanmaması nedeniyle tahliye olamamakta ve sonuçta tedavi olamamaktadır” dedi.

Elif Turan

Elif Turan | Fotoğraf: Mahsum Kara

SAĞLIK HİZMETİNE ERİŞİM ENGELLENMELİ

Turan, “Açlık grevleri insan yaşamını tehdit etmektedir. İnsan yaşamına ve sağlığına yönelik her türlü eylem hekimlik felsefesine aykırıdır. Ne yazık ki mahpuslar cezaevlerinde seslerini duyurabilmek için hak arama yöntemi olarak başvurabilmektedirler. Kişilerin bedenlerinde tahribata yol açmadan talepleri karşılanmalı, yaşanan hak ihlalleri son bulmalıdır. Hapis cezası sadece özgürlükten yoksun bırakmayı içerir diğer haklar bakımından dışarda olan biriyle eşit haklara sahiptir ve bunlar uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır. Hasta mahpusların sağlık hizmetlerine erişimi engellenmemeli, yaşam hakkı ihlal edilmemelidir. Cezaevinde yaşamını idame ettiremeyecek düzeyde hasta olan mahpusların bir an önce tahliye edilmesi gerekir” dedi.

DEVLETİN ÖNCELİĞİ YAŞAM HAKKINI TEMİN ETMEK

Demokrasi İçin Hukukçulardan Avukat Tugay Bek, devletin mahpusların yaşam hakkından çok infazını öncelediğini belirterek hasta mahpusların tedavilerinin yapılmadığını söyledi.

Bek, “Devletin önceliği cezanın infazı değil yaşam hakkını temin etmek. Tedavi sonlandırıldıktan sonra da demokratik bir devlet, cezanın infazını bir şekilde gerçekleştirebilir. Burada yaşam hakkının korunması önemli. Bizdeki uygulamada cezanın infazı yaşam hakkının önüne alındığı için bu tedavi süreçleri engelleniyor. Bundan kaynaklı cezaevlerinde sık sık yaşanan ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz” dedi.

Tugay Bek

Fotoğraf: Evrensel

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Bek, son bir yılda Adana Cezaevinde siyasi mahpusların keyfi uygulamalardan kaynaklı hastane sevk edilmediklerini söyledi.

Bek, “Cezaevlerinde bulunan mahpuslar yaşanan hak ihlallerine karşı seslerini duyuramadıkları için çareyi açlık grevleri, ölüm oruçlarında buluyorlar. Bunun neticesinde mahpuslar sağlıklarında oluyor, ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu konuda kamuoyunun duyarlı olması, Bakanlığın da yaşam hakkını önceleyen adımlar atmasını bekliyoruz. Türkiye, açlık grevleriyle çok acı tecrübelere tanık oldu. Tekrardan yaşanmaması adına bu haksız ve hukuksuz uygulamaların bir an önce sonlandırılması lazım” dedi.

Evrensel'i Takip Et