22 Ağustos 2022 03:30

Arıklı uranyum dava avukatı Altıparmak: Çanakkale Valiliği aramayı durdurmak zorunda

Çanakkale Ayvacık'ta MTA’nın başlattığı uranyum-toryum sondaj aramalarının iptali için yasal süreç başladı. Davanın Avukatı Cem Altıparmak ile süreci konuştuk.

Fotoğraf: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Paylaş

Büşra ÇETİNKAYA
Çanakkale

Çanakkale Ayvacık ilçesine bağlı Arıklı köyünün yakınlarında MTA’nın başlattığı uranyum-toryum sondaj aramalarının iptali için yasal süreç başladı.  

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Nusratlı Köyü Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği ve Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği ile birlikte yöre halkından 40 vatandaş tarafından üç farklı makama dava açıldı. Davanın Avukatı Cem Altıparmak ile süreci konuştuk.

Altıparmak, “Arıklı köyünde yaşayanlar MTA’nın aramaya faaliyetini görünce Kazdağı Koruma Derneğine haber veriyor. Kazdağı Derneği üyeleri ve yöre halkı, kazı alanına gelip çalışmaya yürüten ekiple görüşüyor. Arama izinlerinin olup olmadıklarını soruyorlar ve kendilerine izin belgelerini göstermelerini istiyorlar. Oradaki görevliler izinlerinin olduğunu söylüyorlar ama herhangi bir belge paylaşmıyorlar. Bunun üzerine Kazdağı Derneği hem orman idarelerine hem de Çanakkale Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne bilgi edinme başvurusu yapıyorlar ve ayrıca suç duyurusunda bulunuyorlar” diyerek süreci anlattı.

BAKANLIK VE VALİLİKTEN İZİN

Arıklı'daki arama çalışmalarından bir fotoğraf.

Yapılan başvurulara yazılı bir cevap verilmediğini söyleyen Altıparmak, “Ancak temmuzun son haftasında şifahi olarak Çanakkale Valiliğinden edinilen bilgiye göre, toryum-uranyum aramasıyla ilgili olarak 2017’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından ruhsat alındığını öğrendik. Yine aynı faaliyetle ilgili olarak Çanakkale Valiliğinin 2021 yılı ocak ayında, arama faaliyetinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin kapsamı dışında olduğuna dair karar verdiğini, Tarım ve Orman Bakanlığının da 2022 yılı şubat ayında orman kesin izni verdiğini öğrendik” dedi.

Maden arama faaliyeti için verilen bu ruhsat, izin ve kararların öğrenilmesinden sonra hızlı bir şekilde dava sürecini başlattıklarını belirten Altıparmak, “5 Ağustos itibarıyla orman kesim izni için Tarım Orman Bakanlığına, ÇED kapsam dışı kararı için Çanakkale Valiliğine ve arama ruhsatı için de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına dava açtık” diye konuştu.

"VALİLİK HUKUKA AYKIRI DAVRANIYOR"

Altıparmak, “Arıklı’daki uranyum-toryum araması için MTA’nın Çanakkale Valiliğine yaptığı başvuruda, aramanın jeolojik haritalama, jeofizik etüt, sismik, karot, kırıntı ve numune alma ile bunlara yönelik sathi hazırlık işlemleri içeren faaliyetlerle sınırlı olacağı bildirilmiş. Çanakkale Valiliği de bu bildirimin doğruluğunu sorgulamadan arama faaliyeti hakkında ÇED kapsam dışı kararı vermiş. Oysa alanda yapılan arama faaliyetinin, ağır iş makinelerinin orman içine sokularak yapıldığı, sondajlı arama faaliyeti olduğu, davacılar tarafından tespit edilmiş durumda. Buna ilişkin saha fotoğraflarını dava dosyasına ekledik. Sondaj makineleri ile yapılan arama faaliyetleri hakkında ÇED kapsam dışı kararı verilmesi mevzuata aykırı. Bu durumda hem MTA’nın eksik bilgilendirme ile hukuka aykırı bir şekilde kapsam dışı kararı aldığı ortaya çıkıyor hem de Çanakkale Valiliği bu hukuka aykırı durumun ortaya çıkmasına karşın verdiği kararı iptal etmeyerek ve arama faaliyetini durdurmayarak hukuka aykırı davranıyor” dedi.

"URANYUM MADENİ BÖLGEYE ÖLÜM GETİRECEK"

Arıklı'daki arama çalışmalarından bir fotoğraf.

Maden arama faaliyetlerinin bölgenin ekolojik dengesini bozacağına dikkat çeken Altıparmak, “Kaz Dağları, Edremit Körfezi, Çanakkale, Arıklı ve civarı bölgelerde kendi içinde özgün, ekolojik çeşitliliği olan bir coğrafyadan bahsediyoruz. O bölgenin ihtiyacı olan şey uranyum madeninin aranması ve işletilmesi değil. Aksine orası hem ekolojik tarım hem de eko turizm açısından kendisine yeten ve korunması gereken bir bölge. Orada yerel ekonomik ve ekolojik bir yaşam döngüsü var zaten. Uranyum madeni o bölgeye ölümden ve yıkımdan başka bir şey getirmeyecek” şeklinde konuştu.

"YAŞAM HAKKI İHLALİ SÖZ KONUSU"

Bölgede 1980’lerde yapılmış uranyum arama faaliyetlerinin yarattığı hasara ve arama faaliyetlerinde çalışan işçilerin kanserden ölümlerine dair bilgilerin, su ve toprak analizlerinin hem kendilerinin hem de MTA’nın elinde olduğunu ifade eden Altıparmak, buna karşın hiçbir kamu yararı taşımayan böylesine ölümcül bir madencilik faaliyetinde ısrar edilmesini anlayabilmenin mümkün olmadığını söyledi.

Uranyum madenciliğin risklerine dikkat çeken Altıparmak, arama faaliyetlerinden sonra dahi bölgenin oldukça uzun bir süre radyoaktivite riski ile karşı karşıya kalacağını ve bu durumun hem bugünün hem de gelecek kuşakların yaşam hakkını ihlal ettiğini dile getirdi.  

Son olarak, maden aramasına karşı açılan davalar yoluyla, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede yanlış bir yolda olduğuna da dikkat çekiliyor. Dava dilekçesinde bu konuya da yer verdiklerini belirten Altıparmak, uranyum madenciliği için ormanların yok edilmesine izin vermenin Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele taahhüt ve yükümlülüklerine de aykırı olduğunu vurguladı.

ÖNCEKİ HABER

Yazar Erinç Büyükaşık: Tekil yazı eylemi çoğul seslenişlerle kıymetli

SONRAKİ HABER

Fırat Havzası tehlike altında: Maden projeleri ekolojik yıkıma yol açıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa