23 Ağustos 2022 04:18

Sınavlar ve toplumsal güven

Geçmişte şaibeli sınavların ve soruların yeterince aydınlığa çıkmayıp üstünün kapatılması, toplumsal güveni sarsmıştır. Şimdi de benzeri yaklaşımlar olursa güvensizlik daha da artar.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Behram KAYA*

İlkel toplumdan günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçerek gelen toplumların yaşayarak, görerek ve deneyerek öğrendiklerini kendi hayatlarında kullandıklarını, üzerine de deneyimlerini katederek bir sonraki kuşağa devrettiklerini biliyoruz. Bu birikimi tarih bilimi daha objektif ve sistemli bir şekilde inceler not ederek aktarır. 

Tarihi bilimsel, objektif akla uygun öğrenerek yaşayan toplumlar ondan dersler çıkararak geleceğini daha iyi görür, planlar ve sağlam kurar. Bunu yapamayanlar ise aynı hatayı defalarca yaparak bir bataklığın içinde debelenip dururlar. Yani tarihi tekerrür ettirir. Oysa tarih tekerrür etmez. 

DERS ÇIKARMIYORUZ

Bizde bu derslerin çıkarılmadığı yapılan sınavlarla bile çok belli ve ortadadır. Günümüzde bilim o kadar gelişmiş ki, daha da iyi olması için çeşitli bölümlere, kollara, branşlara ayrılarak uzmanlaşma yoluna girmiştir. Eğitim, sağlık, hukuk, teknoloji, fen, matematik, biyoloji, edebiyat, sanat vb. kendi içlerinde birçok alt başlıklar alarak sorunlara çözüm üretmekte. Her branş veya birim kendi deneyimlerini de katarak gelecek bir sonraki kuşağa aktarır. Böylece o alana temel eğitimini alarak gelen birey, hazırlanmış bir bilgi birikimini önünde bulur bu da onu uzmanlaştırır. Çok daha verimli üretken ve faydalı eleman yapar. Bu süreç her dalda ve her zaman bu minvalde devam eder. İşte tam da bu noktada ‘liyakat’ denen kavram karşımıza çıkar.  

Yani o işe layık olmak. Alacağı görevle, yapacağı alanla ilgili temel bilgisi ve birikimi olmak. Aldığı işi layıkıyla yapabilecek yeteneğe ve eğitime sahip olmak. Kısaca onu hak etmek. Bunun içinde çeşitli ölçme, değerlendirme metotları geliştirilmiştir. Sınavlar da onlardan biridir. Tabii ki bütün ölçme ve değerlendirmeler öncelikle güven vermelidir, doğru ölçmelidir, hele hele onu kullanan kişiler, kurumlar mutlaka ve kesinlikle adil olmalıdır. Vücut ateşini yanlış ölçen termometre, yanlış ilaca, yanlış tedaviye götürerek ölümüne sebep olduğu gibi hileli, yapılan sınavlarda daha ağır sonuçlar doğurarak, layık olmayan, liyakatsiz bireyleri etkili ve yetkili yerlere getirerek toplumsal kurallar ve kurumların bozulmasına, ortak değerlerin yok edilmesine yani kısaca toplumun çürümesine neden olacak kadar tehlikeli ve endişe vericidir.

GEÇMİŞTE ŞAİBELERİN ÜSTÜ KAPATILDI

Bunu yapanlar veya yapılmasına göz yumanlar kim olursa olsun, aslında birlikte yaşamamızı istemeyen, toplumu kutuplaştırıp birbirine düşürmek isteyen bir avuç çıkarcı kesimler ve iş birlikçileridir. Bu oyunlara karşı tek çare herkesin adaletli ve vicdanlı olması, bu anlamda uyanık olmasıdır. Tabii ki bu suçu işleyenlerin de adalet tarafından açıkça ortaya çıkarılarak, gereğinin yapılmasıdır. Ne var ki daha önce de yapılan şaibeli sınavların ve soruların yeterince aydınlığa çıkmayıp üstünün kapatılması, toplumsal güveni sarsmıştır. Şimdi de benzeri yaklaşımlar olursa sorun çözülmediği gibi güvensizlik daha da artar. 

Oysa bir ülkenin, devletin, toplumun ebediyeti insanlarının ve kurumlarının sağlamlığı, bilinçliliği, aydınlığı, adaleti ve birbirine güveni ile sağlanır. Yapılan tüm şaibeli sınavlar ve soruların özellikle bizim yerimize geçecek yeni kuşakların güvenini hayli sarstığı ortada. Gençlerin dışarıya gitmek istemelerinin bir sebebi de budur. Aileler de aynı güvensizliği taşıyor. Çocuğunu ya okuldan alıyor veya bu şartlar altında okutamıyor. Zaten üniversiteyi bitirip işsiz kalan komşularının çocuğu gözlerinin önündedir. ‘Toplumu değiştirmek, dönüştürmek istiyorsan işe eğitimle başlarsın’ diye bir söz vardır. Gazeteci- Yazar Barış Terkoğlu Cumhuriyet’teki köşe yazısında cemaat ve tarikatların bir ellerinin eğitimde olduğunu açıklıyor.

Belki de bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Ne oldu? Eski ÖSYM başkanı görevden alındı ama yerine atanan Yeni Başkan Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy’un da sosyal medyada bir tarikat liderine ‘Gül yüzlü efendim’ yazdığı ortaya çıktı. Çıkış yolumuz, yine bilimin ışığında, tüm toplumun rahat ve kolayca ulaşabileceği, bilimsel, parasız, laik ve demokratik bir eğitim programını ve planlamasını hayata geçirecek köklü reformlar yapmaktır insana ve eğitime yatırım, geleceğe yatırımdır.  

* Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (ÖVDER) İzmir Şube Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Dikili Emek ve Demokrasi Platfomu Sao Paulo gemisine karşı dilekçe topladı

SONRAKİ HABER

Bursa DownTown inşaatında iş cinayeti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa