Barolardan Sanatçı Gülşen'in tutuklanmasına tepki: Karar hukuka aykırı
Türkiye Barolar Birliği, İstanbul, Adana ve İzmir Baroları, Gülşen'in ifadelerinin tutuklama gerekçesi olamayacağını belirterek serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Fotoğraf: AA
Şarkıcı Gülşen, bir konserinde imam hatip liseliler hakkında yaptığı şakadan dolayı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" gerekçesiyle tutuklandı. Tutuklama kararına tepkiler sürüyor. Türkiye Barolar Birliği, İstanbul, Adana ve İzmir Baroları, Gülşen'in tutuklama kararlarının, Sulh Ceza Hakimliği tarafından cezalandırma aracı olarak kullanıldığını belirterek, kanunda yazılı şartlara uyulmaksızın keyfi ve orantısız şekilde uygulanan tutuklama tedbirinden geri dönülmesi açıklaması yaptı.
TBB: ORANTISIZ UYGULANAN TUTUKLAMA TEDBİRİ BAĞIMSIZ YARGIYA DUYULAN GÜVENİ ZEDELER
Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından yapılan yazılı açıklamada Sanatçı Gülşen'in tutuklanmasının, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla tutuklama tedbirinin amacı dışında kullanımı konusunda kaygı verici bir aşamada olunduğunu gözler önüne serdiği belirtilerek, "Kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediği ya da ifade özgürlüğü hakkı kapsamında kalıp kalmadığı, bağımsız yargının adil yargılanma hakkına uymak suretiyle vereceği kararla belirlenecektir. Ne var ki, esasen bir koruma tedbiri olan ve şartları Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda sıkı bir şekilde düzenlenen tutuklama müessesesi, daha evvel defalarca görüldüğü üzere, söz konusu olayda da Sulh Ceza Hakimliği tarafından bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır." denildi. TBB, "Kanunda yazılı şartlara uyulmaksızın keyfi ve orantısız şekilde uygulanan tutuklama tedbirinin kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkının ihlali anlamını taşıdığının altını tekrar çizerek bu hukuksuz uygulamadan ivedilikle dönülmeli" dedi.
ADANA BAROSU: KARAR HUKUKA AYKIRI
Adana Barosu Başkanı Av. Semih Gökayaz da açıklamasında tutuklamanın hukuken kabul edilemez olduğunu belirterek "Tutuklamaya esas alınan sözler toplumda infial yaratmazken, verilen tutuklama kararı toplumda infial yaratmıştır. Hukuk sistemimizde her şey tersine dönmüştür. Zira hukuk düzeninde siyasilerin etkisi ve baskısıyla yargının harekete geçip tutuklama kararı vermesi, yargının, iktidarın tamamen etkisiyle ve siyasi amaçları doğrusunda hareket ettiğini göstermektedir. Gülşen tarafından sarf edildiği iddia edilen sözler tutuklama gerekçesi olamaz. Gerek Anayasamıza gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre düşünceleri açıklama hürriyeti güvence altına alınmıştır. Diyelim ki sanatçı Gülşen, kendisine isnat edilen suçtan ceza alsa bile cezaevinde infazı mümkün değilken, tutuklamanın bir intikam aracına dönüştüğü bu kararla bir kez daha anlaşılmıştır. Diğer yandan ulusal ve uluslararası yargısal içtihatlarımıza göre açıklanan düşünce, sarsıcı olsa dahi cebir ve şiddeti övmediği veya bunlara tahrik etmediği sürece düşünce açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamında yer almaktadır" ifadelerini kullandı.
İZMİR BAROSU: YANINDAYIZ
İzmir Barosu da yaptığı açıklamada Gülşen’in "Elimi de kolumu da bağla hadi. Bir odaya bir ömür hapset hadi. Becerebilirsen zaptet hadi" şarkısının sözlerini paylaşarak “Baskılar, yasaklar, cezalarla, toplumun kutuplaştırılmasına; sanatın her alanına yapılan müdahalelere, yasaklara, zorbalara, bu hukuk garabeti kararı verenlere karşı İzmir Barosu, Gülşen'in yanındadır” dedi.
İSTANBUL BAROSU: SERBEST BIRAKILMALI
İstanbul Barosu ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Sanatçı Gülşen’in 4 ay önce bir konser sırasında sarf ettiği sözler dolayısıyla bugün gözaltı işlemi yapılması ve bu işlemlerin öncesi ve sonrasındaki süreçlerde yaşananlar, bir hukuk devleti açısından çok ciddi sakıncalar içermektedir.
Sosyal medya örgütlenmelerinin provokasyonları ile yargı süreci başlatılması ve oradaki genel algı ile soruşturma yürütülmesi, giderek CMK gereğince davet edildiğinde icabet edecek olan kişi için gözdağı niteliğinde gözaltı işlemi uygulanması, daha soruşturma dosyasının kapağı açılmadan Anayasanın 138. maddesine rağmen Adalet Bakanının kınama mesajı yayınlaması, adil yargılanmanın soruşturma safhasındaki ihlalini de aşan bir dizi gelişmektedir.
Bir an için soruşturma açılmasını haklı kılan bir gerekçenin varlığından söz edilse dahi, salt 'oy kaygısı ve konsolidasyonu' için yargıyı biçimlendirmek, aynı zamanda (maalesef) HSK Başkanı da olan Adalet Bakanı için haddini de aşan bir anayasa ihlalidir. Adalet Bakanının siyasal kimliğini adliye saraylarına yansıtması, yargı bağımsızlığının sonu demektir.
Gülşen serbest bırakılmalı ve söylenen sözlerin içeriği ile matufiyet değerlendirmesi bir hukuk devletine yaraşır şekilde yapılarak, bu değerlendirmeler sonucu tutuksuz yargılanması yönünde işlem tesis edilmelidir." (HABER MERKEZİ)