26 Ağustos 2022 13:43

Gülşen ve 21 yıllık bir hikaye

Gülşen’in tutuklanması bu bakımdan aslında işlerin memlekette nasıl yürüdüğünün esaslı bir örneği. Sadece bu vakaya bakarak 21 yıllık AKP iktidarının çok kısa ve özlü bir raporu çıkarılabilir.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Nuray SANCAR

Gülşen ‘halkı kin ve düşmanlığa’ tahrik ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Nisan ayında bir konseri sırasında “İmam hatip mezunu, sapıklığı oradan geliyor” dediği gerekçesiyle TCK 216. maddesine göre hakkında dava açıldı.

Sezen Aksu’nun ve Tarkan’ın eski şarkılarının, Cem Yılmaz’ın yine eski bir esprisinin gündeme sürülmesi, Gülşen’in üç ay önceki sözleri üzerinden kampanya başlatılması halkın kin ve düşmanlığa tahrikinden fayda uman bir organizasyonun işi gibi görünüyor. Yoksa YouTube’da defalarca izlenmiş şarkıların, sözlerin ve esprilerin durduğu yerde kin ve düşmanlığa tahrik etmek gibi bir fonksiyonu olmadı şimdiye kadar.

Gülşen’e yönelik, bir süredir zaten sahnede giydiği kıyafetleri, LGBTİ bayrağı ve burnundan kıl aldırmaz halleriyle sosyal medyada bir tepki örgütlenmekteydi. Ne var ki bunlardan beklenen sonuç alınmadığında örgütlü-ödenekli trol timleri yoğunlaştırılmış bir gerilla harekatına girişerek yeterince gürültü koparmayı başardılar.

ÖNCE SANAL LİNÇLE DEVİR, ARKASINDAN KANUN YÜRÜSÜN

Ekranda kullandığı bir Çerkes atasözü yüzünden yine böyle bir trol kampanyası sonucunda Sedef Kabaş hakkında tutuklama kararı veren hakim Gülşen’e gerekçe oluşturan hakimle aynı kişi. Gülşen’in “Beyanına ilişkin görüntü kaydı ve dökümü, şüphelinin bu konuşmasına ilişkin video kaydının birçok hesap ve grup tarafından olumsuz yorumlar ve grup tarafından birçok defa paylaşıldığı…” gibi bir ifadeyle oluşturuldu bu gerekçe. Bunun daha açık izahı şu: Ödenekli troller tarafından başlatılan örgütlü ve ısrarlı sosyal medya faaliyeti bu tutuklamaya temel alındı. İçişleri Bakanının ‘Sen binayı yık, kanun arkasından gelir’ dediği muhtarın kulakları çınlamıştır. Sosyal medyada da aynı yöntem; önce sanal linçle devir, arkasından kanun yürüsün ya da kanun uydurulsun!

Gülşen’in tutuklanması bu bakımdan aslında işlerin memlekette nasıl yürüdüğünün esaslı bir örneği. Sadece bu vakaya bakarak 21 yıllık AKP iktidarının çok kısa ve özlü bir raporu çıkarılabilir. Bu derece tipik.

Gülşen kampanyasıyla birlikte, özellikle tutuklanmasını takiben ülkenin faşizme, şeriata adım adım yaklaşıyor olmasından endişeli çok geniş bir kesim yine sosyal medya kanallarından yoğun bir tepki gösterdi. Hukukçular, siyasetçiler, sanatçılar, gençler, sair sosyal medya halkı bu tuzağı boşa çıkarmaya çalıştılar. Gerçekten de AKP iktidarının 21 yıllık, tekrarlana tekrarlana pişkinliğe vurulan cürmü tek tek sayıldı.

Bu sırada, bir süre önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Danışmanı Serkan Taranoğlu hakkında ‘Devletten çaldıklarını bölüşüyorlardı’ diye yeni bir ifşa yapan yapan Sedat Peker de ‘Yapılan hırsızlıkları, alınan rüşvetleri örtmek için yine yüce dinimizi kullanıp, kendinizce strateji yapıyorsunuz. WhatsApp yazışmalarınızdaki skandalları yayımladığımda, Şarkıcı Gülşen olayından daha ciddi şeyler bulmanız gerekecek’ diye tweet attı. Saray’da olanlar gene gümbürtüye gelmişti çünkü.

Gülşen’in kurtlar sofrasına meze yapılmasının sadece Gülşen’le ilgili olmadığı artık ezbere biliniyor. Enflasyonun her ay katlandığı, zamsız bir günün geçmediği, işsizlik ve yoksulluğun tırmandığı noktada halka telkin edilen sabır bir işe yaramıyor artık. Milliyetçi hezeyanın körükleneceği bir dış sefer, kazanılacak seçimden ganimet ihtimali, ekonominin değişebileceğine ilişkin beklenti yok. Bu nedenle AKP iktidarı, çekirdek kitleyi bile çözmeye başlayan süreci geriye çevirmek için elindeki en eski kozu tekrar kullanıyor. Ama bu kez daha şiddetli. ‘Kinimizin, dinimizin nesli’ bilgisayarlı, imanlı bir nesil değil işsiz güçsüz, aç bir kuşak haline geldikçe dini enjeksiyon daha kinli, daha öfkeli, satırlı bıçaklı artırılıyor. Tarikat şeflerinden, bağnaz ilahiyatçılardan ‘Namaz kılmayan öldürülür’, ‘Oruç tutmayan dövülür’ fetvaları çıkıyor. Hassasiyetler bilerek eğleniyor. Bu fetvalar çıktıkça iç savaş bezirganlarına o kadar çok gün doğdu ki ellerinde tahta sopalarla yürüyen bir film ekibinin fotoğrafı bile endişe tetiklemeye yetti.

MELANET TAYFASI SİNİR UÇLARINI TAHRİK EDİYOR

Trol komutasındaki AKP yandaşları Gülşen tartışmasında halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmeyi, kutuplaştırma işini olmasa bile politikanın eksenini bir süreliğine değiştirmeyi başardılar. Bir taraf Gülşen’i yerin dibine batırdıkça diğer taraf Ensar’dan, sürtükten, hanımefendinin çantasından, gemicikler ve paracıklardan ve diğer suç karnelerinden başlıyor.

Siyaset iç ve dış politikanın sorunlarından, savaş ortamından, yaklaşan ekonomik krizden bir süreliğine koptu; Gülşen’in kıyafetlerine, sözlerine kilitlendi. Asıl tehlikelisi şer’i faşizmin maddi yaşam koşulları zorlaştıkça bir ahlak, din ve kültür savaşını şiddetlendirecek olması. Şimdilik konser yasakları, festival engellemeleri, sanatçıların sahne kıyafetleriyle uğraşarak popüler kültürün gözde figürlerinin yaşam alanlarını tehdit eden saldırılarla ‘büyük oynayan’ melanet tayfasının sinir uçlarını tahrik etmesinin ötesine geçmek için toplamaya çalıştığı güç, henüz bu toplumdan yeşil ışık görmedi. Ancak ortaya çıkan münferit hadiselerde kazandıkları her mevziden bu gücü devşirmeye çalıştıkları açık.

Bu kültür, yaşam tarzı ve ağırlıklı olarak cinsel meselelere ve kadınlara çeki düzen vermeye odaklı ahlak tartışmasının emekçi sınıflar için en tehlikeli yanı ahlak savaşının ahlak savaşı olarak sürmeye devam etmesi. Nüfusun büyük bir kesiminin çekildiği bu minderden örneğin bu hafta ne evlerinden polis zoruyla çıkarılan kentsel dönüşüm mağduru Hacıhüsrevliler, ne iş cinayetinde hayatını kaybeden işçiye öldükten sonra emniyet kemeri takmaya çalışan patronlar, ne işten atılan işçiler, iktidar mensuplarının yolsuzluk ve talanı ne de Suriye-Rusya-ABD politikaları konuşulabiliyor. Memleketin her tarafında bir mücadele, bir direniş var. İyi kötü bunlar sürüyor. Ve kimsenin haberi bile olmuyor.

GÜLŞEN DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR

Belki son olarak şunu da söylemek gerek. Gülşen muhalif bir kadın. Özgürlüklerden yana. Ne var ki onun tarzının da yine özür metninde kendisinin de vurguladığı gibi bu kültür-ahlak çatışmasının içinden doğan bir kendiliğindenliğin bütün kusurlarını taşıdığını da söylemek lazım. Bir sahne sanatçısının kostümleri yüzünden şiddete maruz kalmasını şiddetle reddederiz ancak laikliğin, iktidarın bir din cumhuriyeti kurmaya çalışırken türbana yaptığı gibi kadın kostümleri üzerinden savunulmasının halkı ne kadar geriye çektiğini, elini zayıflattığının da farkında olmalıyız. Kabul etmeliyiz ki böyle bir algı nadir değil. Bu mindere çekilmemekte herkes için fayda var.

Gülşen derhal serbest bırakılmalıdır. Bilinmelidir ki halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için kullanılan organize tahrik, emekçilerin özgürlük mücadelesinin yolunu tıkamayı başaramaz.

ÖNCEKİ HABER

HDP’li Eksik gıda fiyatlarını Meclis gündemine taşıdı

SONRAKİ HABER

İHD'den konser ve festival yasaklarına tepki: Yasakçı zihniyeti terk edin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa