EMEP Genel Başkanı Akdeniz, Emek ve Özgürlük İttifakı çalışmalarını anlattı
Gazete Duvar'ın canlı yayınına konuk olan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, kuruluş aşamasında olan Emek ve Özgürlük İttifakı'na dair çalışmaları anlattı.
Fotoğraf: Evrensel
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Gazete Duvar'da katıldığı canlı yayında kuruluş aşamasında olan Emek ve Özgürlük İttifakı'na dair çalışmaları anlattı.
Uzun süredir seçimler öncesinde ve sonrasında birlikte mücadeleye ilişkin çalışmalar yürüten Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) dün yaptıkları toplantının ardından Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşunun ilan edilmesine karar verdiklerini duyurmuş, eylül ayında da yol haritasını açıklayacaklarını belirtmişti.
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Gazete Duvar YouTube canlı yayınında ittifakın şekilleniş sürecini, bundan sonraki yol haritasını ve seçimler için atacakları adımları anlattı. Akdeniz, tek adam yönetiminden kurtulmak için en geniş halk ittifakına ihtiyaç olduğunu; bu ittifaka 'millet ittifakı' yönetime gelirse de halkın taleplerini takipçisi olmak için ihtiyaç duyulacağını vurguladı.
"EMEKTEN, ÖZGÜRLÜKTEN, EŞİTLİKTEN YANA YAPILARLA GÖRÜŞMELER SÜRECEK; CEPHEYİ GENİŞLETECEĞİZ"
Gazete Duvar Muhabiri Serkan Alan’ın sorularını canlı yayında yanıtlayan Akdeniz, "Emek ve Özgürlük İttifakı kuruldu" demediklerini, "kuruluyor" dediklerini belirtti ve sadece 6 siyasi parti ile sınırlı bir ittifak anlayışlarının olmadığını, önlerinde daha uzun bir yol olduğunu, sosyalist güçler de dahil olmak üzere ülkede emekten, demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten, sosyalizmden yana bütün yapılarla, örgütlerle görüşmeleri sürdürdürerek bu cepheyi genişleteceklerini ifade etti.
Sosyalist Güç Birliği'ne de değinen Akdeniz daha önce Sol Parti ve TKP ile de görüşmeler yaptıklarını, çok verimli bir çalışma yürüttüklerini belirtti. Üzerinde çalışılan ilkelere dair metinler arasında çok da büyük farklar olmadığını, konuşup da anlaşılmayacak bir şey bulunmadığını belirten Akdeniz, halkın bu kadar "birleşin" dediği bir durumda bu ayrılık halinin anlaşılamadığını ifade etti.
İttifakın eylül ayında bir deklarasyonla ilkelerini duyuracağını ifade eden Akdeniz; programlarında yer alacak temel konuları şöyle özetledi:
DIŞA BAĞIMLIĞIN SON BULMASI VE LAİKLİK
"1: Emperyalizm sorunu... Dışa bağımlılık ilişkilerinin son bulması... 2: Laiklik meselesi güçlü bir vurgu olarak yer alıyor metnimizde."
HALK MECLİSLERİNE DAYANAN DEMOKRATİK BİR ANAYASA
"Demokrasi sorunu... Yani bir rejim tartışması var; bir yerde cumhurbaşkanlığı, bir yerde güçlendirilmiş parlamenter sistem... Biz diyoruz ki bu ikisi de Türkiye'de halkın gerçek anlamda yönetimini, demokrasiyi sağlamaz. Parlamenter sistemi 90 yıldır, 100 yıldır gördük. Hep ezilen, üreten işçi ve emekçi halkın dışında kaldı yönetim. Asıl olarak şimdi biz ne öneriyoruz? Halk egemenliği önemli. Yani yerellerde güçlü bir örgütlenme, halk meclislerine dayanan, iş yerlerinde, fabrikalarda, mahallelerde, köylerde ve bunun meclisle birleştirilerek taçlandırıldığı, demokratik bir anayasayla ilerleyen bir halk egemenliği olarak başka bir toplumsal düzen taahhüdümüz var."
"ÜLKENİN KANINI EMENLERE YAPTIRIM UYGULANACAK"
"Ekonomi ve sınıflar arasındaki güç ilişkilerine gelince biz şunu söylüyoruz. Sermaye kesimlerine yaptırım uygulamadan yani bu ülkenin sırtından geçinenlere, kanını emenlere, artı değer birikimiyle zenginliklerine zenginlik katanlara yaptırım uygulanacak. Hortumu keseceksiniz, servet vergisi koyacaksınız ancak böyle düzlüğe çıkabilir. Yoksa yani (diğer 'muhalefet' odaklarını hatırlatarak) 'Biz gelince her şey güzel olacak', yani işçi emekçilerin durumu iyi olacak. Neye göre iyi olacak? Uluslararası sermayeye güven vererek bu işler olmaz diyoruz. Türkiye işçi sınıfına, emekçilere ve halklarına güven vereceksiniz. Ekonomik programımızda bunu söylüyoruz."
KÜRT SORUNU
"Kürt sorunu da çok açık bir biçimde bir etnisite olarak kalıba sokulamaz. Bu mesele ulusal bir sorundur, ezilen bir ulus sorunudur, ezilen halklar sorunudur. O bakımdan Türkiye'nin yeniden kuruluş felsefesinde demokratik bir anayasa hedefleniyorsa Türk ve Kürt halkları kurucu unsurlar olarak ve tabii ki aleviler de dahil eşit yurttaşlık isteyen tüm kesimlerin kurucu unsur olabilecekleri bir demokratik anayasa çerçevesinde, barış ve diyalog temelinde bu çözülmesi gerekiyor. Bunun yanından, kıyısından dolaşmak doğru olmaz."
"EN GENİŞ HALK İTTİFAKINA İHTİYAÇ VAR"
Serkan Alan'ın sorusu üzerine Akdeniz, Emek Partisinin ittifak anlayışını şöyle anlattı:
"Başından beri emek partisi olarak çizdiğimiz yaklaşımımız şudur. Türkiye'de tek adam yönetimi var. Bundan kurtulmak için en geniş halk ittifakına ihtiyaç var. Sadece sosyalistlerin birliği yetmiyor. Eğer bu tek adam yönetimi bir kez daha şu ya da bu biçimde seçimden kredi alırsa, bizim yine faşizme karşı, faşist rejimin inşasına karşı birleşik bir cepheye ihtiyacımız var. Sosyal Demokratlar, demokratlar, aydınlar, işçiler, toplumun tüm kesimleri, bunları birleştirmeye ihtiyacımız var."
"MİLLET İTTİFAKI YÖNETİME GELSE DE HALKIN TALEPLERİNİN TAKİBİ İÇİN BU İTTİFAKA İHTİYAÇ VAR"
Akdeniz millet ittifakının yönetimine gelmesi durumunda yine güçlü devrimci, demokratik bir muhalefet için, halkın taleplerinin takip edilmesi, bunları yerine getirmeyenin yakasının tutulması için yine en geniş bir halk ittifakına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
SEÇİM DEĞİL MÜCADELE İTTİFAKI...
İttifak anlayışlarının ve yürüttükleri çalışmanın bir seçim ittifakı olduğuna dair görüşler olduğunu ama ittifaklarının seçim değil mücadele ittifakı olduğunu belirten Akdeniz şunları söyledi:
"Hayır, seçim ittifakı falan değil, ortada bir mücadele ittifakı var. Seçim öncesi çok zor, seçim süreci çok zor olacak. Seçimlerden önce kampanyalar örgütlememiz lazım. Kış zor geçecek, enflasyon aldı başını gidiyor, zamlar aldı başını gidiyor. Sınır ötesi ya da bir savaş tezkeresi gündemde. Bunları seçimden önce kim yapacak, kimlerle yapacağız, neden birleşmiyoruz? Bırakın seçimler sonraya kalsın, bunları bir örgütleyelim.
Ya da seçimin güvenliği, bir mücadele konusu değil mi? Zaten yan yana gelmemiz gerekiyor. Yani 7 Haziran'la 1 Kasım seçimleri arasında neler gördük? Biz böyle bir karanlık tüneli hep beraber geçmemiz gerekiyor. Yani sadece ilkeler manzumesinde küçük adacıklar kurarak, 'benim ittifakım bu, bana yeter' diyerek süreci geçemeyiz. Biz kurduk emek ve özgürlük ittifakını bizden sonrası tufan kapıları kapattık, kimseye yer yok demiyoruz, bu yeterli değil. Bas bas bağırıyoruz; biz bu ülkenin işçileri, emekçileri, sosyalistleri, sendikaları, direnen işçileri, Kürtleri, alevileri, ezilenleri ötekileştirilenler, Ermenileri bir bütün olarak bütün bir halk olarak; AKP'ye MHP'ye oy veren emekçiler, İyi Parti'nin peşinden koşan emekçiler, bütün bunların birleşip yol bulacağı bir birleşik emek cephesine ve demokratik güç birliğine ihtiyaç var, yaratmak istediğimiz şey budur."
Akdeniz programın sonunda şunları vurguladı: "Biz kesinlikle restorasyoncu düzen siyasetinin sol bacağı olmayacağız, bunu açık söylüyorum. Kimsenin tampon gücü olmayacağız bu mecliste. Kimse de buradan yola çıkarak, 'Bunlar uslu çocuklar, bunlar solcu çocuklar, bizim restorasyon projemizin de yanında dursunlar' diye aklından geçirmesin. Bizim hedefimiz halk iktidarı, onlara karşı da mücadele edeceğiz."
(HABER MERKEZİ)