“Doğaya, Bilime, İnsanlığa Özgürlük” şiarı Türkiye’nin dört bir yanında yankılanacak!
“Doğaya, bilime, insanlığa özgürlük!” şiarı, kampımızdan edinilen tüm kazanımlarla yüzlerce gencin ortak özlemlerinin yüz binlerce gençle buluşmasıyla gerçeklik kazanacaktır.
İzmir Selçuk’ta düzenlenen 17. Gençlik Yaz Kampı
Fotoğraf: Evrensel
Kamp Komitesi
Türkiye’nin dört bir yanından tüm baskılara ve zorluklara rağmen bir araya gelen; öğrenci, işçi ve işsiz yüzlerce gencin var ettiği 19. Gençlik Yaz Kampı’mız, 18-25 Ağustos tarihleri arasında İzmir-Selçuk’ta başarıyla gerçekleşti. Kampımız yüzlerce gencin var olduğu alanlarda kolektif üretim ve yönetim kültürünü, birbirinden ve birliğinden kazandıklarını yüzbinlerce genç ile buluşturmaya dair gösterdiği kararlılıkla sonuçlandı.
Dünyada ve Türkiye’de emperyalist kapitalistler gençliği işsizliğin ve geleceksizliğin pençesine sürüklüyor. Sermayenin çıkarları için yürütülen savaş politikaları yalnızca insanlığı değil doğayı da müthiş bir tahribatın içerisine sürüklüyor. Ekonomik krizin ve savaş harcamalarının yükü bizlere ödetiliyor. Gelişmeler karşısında dünyada ve Türkiye’de işçiler ve emekçiler başta olmak üzere halk yığınları baş eğmediğini gösteriyor, ortak talepleri ve özlemleri için kitleler halinde mücadeleye atılıyor. Sri Lanka’dan Şili’ye, Yunanistan’dan Almanya’ya, ETF işçilerinden üniversitelere gelişen mücadele eğilimi yeni bir döneme işaret ediyor. Bu koşullarda gerçekleşen kampımızda farklı kesimlerden yüzlerce genç panellerde, atölyelerde ve söyleşilerde, tüm bu gelişmelerin nedenlerini ve sonuçlarını, gençliğin mücadelesinin yol arayışlarını tartıştı, çeşitli çözümler üretti
EMPERYALİSTLER GENÇLİĞİ SAVAŞ BATAKLIĞINA SÜRÜKLÜYOR
Emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin Türkiye’de ve bölgede izlediği politikalar her geçen gün gençliği savaş bataklığının içerisine sürüklüyor. Kandan ve yıkımdan beslenen bu politikaların gençliğe vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Tek adam yönetimi kendi çıkarları doğrultusunda ülkeyi bağımlılık ilişkilerinin içerisine sürüklemektedir. Emperyalistler ülkenin dört bir yanında yer altı ve yer üstü kaynaklarını dizginsizce yağmalamakta, derelerden göllere verilen zararla doğayı yeni felaketlere götürmektedir. Ekonomik ve siyasi rant uğruna ekolojik dengeler alt üst edilmektedir. Gençliğin herhangi bir hak talebi etrafında yürüttüğü mücadelesi bu politikalara karşı mücadeleyle doğrudan ilişkilidir. Gerçek anlamıyla anti-emperyalist bir mücadele; başka ülkelerde yürütülen askeri operasyonların durdurulması, savaş harcamalarına son verilmesi, yapılan gizli ve açık siyasi, ekonomik, askeri anlaşmaların iptali talepleriniiçermek zorundadır. Bu talepler etrafında yürütülen mücadele gençliğin bugünü ve yarını açısından tayin edici olacaktır.
ORTAK TALEP PARASIZ, BİLİMSEL, LAİK VE DEMOKRATİK EĞİTİM
Eğitime ulaşmak her kademede öğrenci açısından giderek daha olanaksız bir hal alıyor. Lise öğrenimi piyasalaşıyor. Müfredatların içeriği iktidarın ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda bilim dışı uygulamalarla dolduruluyor. Tek tip ve biat eden nesiller yetiştirmeyi hedefleyen iktidar ülkedeki ulusal ve kültürel farklılıkları göz etmiyor. Kürt gençlerinin anadilinde eğitim talebi,demokratik ve eşit eğitimin temellerinden birini oluşturuyor. Öğrenim sistemi sınavlara ve rekabete dayalı ezberci bir temelde şekilleniyor. Meslek liseleri ve MESEM’ler ucuz ve kalifiye ucuz işgücü üreten alanlar olarak kullanılıyor. Öğrenciler henüz öğrenimdeyken sömürünün içerisine çekiliyor. Parasız, bilimsel, laik ve demokratik eğitim mücadelesi tüm öğrencilerin ortak ve acil ihtiyacı haline geliyor.
Üniversitelerde eğitimin içeriği sermayenin ihtiyaçlarına göre belirleniyor. Rektör atamaları ve soruşturmalarla baskılar sürüyor. Demokratik eğitimin kırıntılarına dahi tahammül gösterilmiyor. Parasız eğitim hakkına ulaşmak için gereken hakların tümü sağlanmazken barınma sorunu göz ardı edilerek bu sorun etrafında bir araya gelen öğrenciler hedefe konuyor. En temel insani hak olan barınma, yurt zamları ve kira artışlarıyla ulaşılamaz hale geliyor, üniversitelilerin barınma hakkı mücadelesi temel yaşam mücadelesi haline geliyor. Her kademeden öğrenciler eğitim hakkına ulaşmak için gereken beslenme ve ulaşım talepleri etrafında arayışlarını sürdürüyor. Üniversitelerde bu talepler etrafında mücadeleler ile demokratik ve özerk üniversite talebi iç içe geçiyor. Nitekim her istek ve özlem etrafında yürütülen mücadele iktidarın eline dönüşmüş,atanmış yönetimlerin saldırı ve baskısıyla karşılaşıyor. Önümüzdeki süreçte barınmadan ulaşıma temel taleplerin kazanılması, demokratik ve özerk üniversite için bölümlerden ve sınıflardan başlayan ve kitleselleşerek güçlenen birliktelikler etrafında mücadele, tartışılan deneyimler doğrultusunda kazandırıcı olacaktır.
Kazanılmış tüm haklara saldırılmasına ve kadınların ortak yaşamdan dışlanmasına dayanan politikaların karşısında genç kadınların öfkesi her geçen gün daha fazla büyüyor, mücadele arayışları gelişiyor. Muhafazakâr toplum inşası hedefiyle dinci-gerici kuşatmanın altında kadınlar toplumsal yaşamın dışına itilmeye çalışılmaktadır. Her türlü şiddet ve saldırı tek adam yönetimi tarafından ya sümen altı ediliyor ya da ödül gibi cezalar veriliyor. Şiddete, ayrımcılığa karşı yürütülen mücadele önümüzdeki dönem daha acil bir hal kazanacaktır. Genç kadınların yalnızca belirli günlerde ve gündemlerde değil birlikteliğini sürekli ve kararlı hale getirmesi belirleyici olacaktır.
KAMPTA ÖĞRENDİKLERİMİZ BÜTÜN TÜRKİYE GENÇLİĞİYLE BULUŞACAK
Ekonomik kriz kapitalistler ve onların temsilcisi olan iktidar tarafından fırsata dönüştürüldü. Sermaye büyüyor işçiler daha çok çalışıyor, sömürülüyor ve yoksullaşıyor. İşçi gençler uzun ve ağır çalışma koşulları altında, güvencesiz ve esnek koşullarda hayatını kazanmaya çalışıyor. Sosyal hayattan neredeyse bütünüyle izole olan gençler temel giderlerini dahi karşılayacak bir ücrete erişemiyor. Genç işçilerin yoksulluk sınırının üzerinde ücret, insanca çalışma koşulları mücadelesi hayati bir noktada duruyor.
Tüm bu koşullar içerisinde tek adam yönetimi gençliğin en temel insani taleplerine ya kulağını kapar ya da saldırırken Millet İttifakı da altı dolu olmayan vaatler ile beklemeyi öğütlemektedir. Türkiye gençliğinin kaderi özünde aynı kapitalist sisteme hizmet eden iki seçeneğin arasına sıkıştırılmaktadır. Cumhur İttifakı uzun yıllardır gençliği kazanmak bir yana dursun politikalarıyla giderek daha da büyüyen bir öfke yaratmaktadır. Millet İttifakı ise gençliğe yeterli güveni vermemektedir. Kampımız gençliğin kendi örgütlü gücünün ortak bir yaşamı inşa edebileceğini göstermiş, ülkenin geleceği açısından da esas seçeneğin gençliğin kendi örgütlü gücü olduğunu göstermiştir.
Bir yandan sosyal-kültürel kuşatmalar devam ederken kampımızda mitolojiden sanat tarihine, modern dans atölyesinden Kürt dili ve edebiyatı atölyesine birçok genç kendi ilgisi ve yeteneği doğrultusunda birlikte üretmenin duygusunu ve birikimini kazanmıştır. Bireyciliğe ve rekabete dayalı burjuva ideolojik kuşatmanın karşısında yüzlerce genç tam anlamıyla örgütlü bir yaşam sürerek kamptaki her şeyi birlikte üretmiş ve birlikte yönetmiştir. İnsanın doğasının bencil olduğu iddialarına karşı bir arada yaşamın kendini gerçekleştirmenin yolu olduğunu deneyimlemiştir. Her türlü olanak seferber edilerek sosyalizme karşı yürütülen kara çalmalar karşısında sosyalizmin pratiği olan kampımız, tüm gerçekliğiyle sosyalizmin yarınlar için değil bugünler için de yakıcı bir ihtiyaç olduğunu, en az kampı gerçekleştiren gençlerin birlikteliği kadar gerçek olduğunu ortaya koymuştur. Pandeminin yarattığı sosyal tahribatın ardından bir araya gelen yüzlerce genç birliğin ve dayanışmanın ilerletici ve umut verici gücünü yeniden deneyimlemiştir.
Doğaya, bilime ve insanlığa özgürlük şiarı, kampımızdan edinilen tüm kazanımlarla birlikte yüzlerce gencin ortak özlemlerinin yüz binlerce genç ile buluşmasıyla gerçeklik kazanacaktır. Her şeye rağmen bir araya gelmeyi ve ortak bir yaşamı yedi günlüğüne inşa etmeyi başarangençlerin özgüveni, cesareti ve yaratıcılığı buna kanıttır.