01 Eylül 2022 04:31

1 Eylül 2022: Dünya daha büyük savaşların eşiğinde, barış hareketi acil ihtiyaç

Ukrayna'dan Tayvan'a çıkar çatışmaları savaşa dönüşüyor, halklar savaşın tüm sonuçlarını sırtlanırken silah ve enerji tekelleri kâr rekorları kırıyor. Barış mücadelesinin canlanması acil ihtiyaç.

Fotoğraf: Metin Aktaş/AA

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Dünya, bu yıl 1 Eylül Barış Günü’ne, geçen yıla göre daha büyük savaşlara, gerilimlere ve silahlanmaya kapı aralamış halde giriyor. Emperyalist devletler arasındaki pazar ve çıkar çatışması bütün alanlarda değişik biçimler ve düzeylerde öncesine göre daha güçlü hissediliyor. 2011’de başlayan Suriye savaşından sonra emperyalist devletler arasında belirginleşmeye başlayan saflaşma, Rusya’nın 24 Şubat’ta başlattığı Ukrayna işgaliyle daha açık bir hal aldı. Ukrayna’ya bir de Asya-Pasifik’te Tayvan üzerinden Çin ile ABD üzerinden başlayan gerilim eklenince pazılın parçaları tamamlanmış gibi görünüyor. Gelişmeler, aynı kutup içinde görünen emperyalist devletler arasında da pek çok çelişki ve rekabet olmakla birlikte, dünyanın yeniden, bu sefer doğu-batı olarak adlandırılabilecek şekilde, iki kutuplu olmaya doğru ilerlediğini gösteriyor. Bu yılki 1 Eylül’ü öncekilerden ayıran belirgin yanlarından birisi bu olurken, daha öncesinde sıkça sözü edilen “büyük” ya da “bölgesel savaş tehdidi” Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı işgal harekatıyla somut bir hal aldı.

UKRAYNA’DA TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK GÖRÜNMÜYOR

Altıncı ayını geride bıraktığımız Ukrayna savaşında, başta ABD olmak üzere Batılı emperyalist devletler Ukrayna’ya askeri, siyasi ve ekonomik açıdan her türlü desteği vermeye devam edeceklerinin sözünü veriyorlar. ABD sürekli askeri ve ekonomik yardım paketleri açıklıyor. İngiltere, verdiği destekle savaşın önemli aktörlerinden biri haline geldi. Almanya ve Fransa ekseni ise ilk dönemlerde “ara buluculuk” rolünü üstlenirken, daha sonra Rusya’ya karşı ABD ve İngiltere’nin yanında yer aldı. Bu tutum enerji başta olmak üzere değişik alanlarda Rusya ile yakın ilişkiler içinde olan Almanya’da geniş tartışmalara yol açtı. Sonuçta hükümet Rusya politikasında bir eksen değişikliği yaparak, yaptırım kararlarına harfiyen uymaya başladı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, hafta başında Prag’da yaptığı konuşmada Ukrayna rejimine “Gerektiği kadar destek verilmeye devam edileceği”nin güvencesi ve Alman ordunun Ukrayna ordusunun modernleştirme görevi üstlenebileceği sözünü verdi.

Ukrayna savaşının uzun sürmesi, başta Ukrayna olmak üzere bölge halkları ve Avrupa’daki emekçiler üzerinde ekonomik ve sosyal açıdan olumsuz etkiler yaratıyor. Enflasyon, enerji fiyatları aldı başını gidiyor ve savaş uzadıkça tablo ağırlaşacak; yoksulluk ve işsizlik artacak. Örneğin Almanya’nın gaz tedariğinde Rusya dışında seçeneklere yönelmesi, fiyatları fahiş düzeyde artırdı. Bundan en fazla enerji tekelleri kârlı çıkıyor.

Batılı emperyalist ülkeler, barış ve müzakere yerine, gerilimi sürekli tırmandırarak kazanç sağlamayı amaçlıyorlar. Özellikle de ABD. Şimdiden silah ve enerji tekelleri savaş nedeniyle kâr rekorları kırarken, önümüzdeki dönemde yeniden inşa ve imar adına, inşaat başta olmak üzere benzeri alanlarda faaliyet sürdüren tekeller bölgeye yönelecek. Scholz’un yaptığı açıklamaya göre AB, 25 Ekim’de Berlin’de yapılacak “Ukrayna’yı Yeniden İnşa Konferansı”nda kesenin ağzını bir kez daha açacak.

RUSYA’NIN EMPERYALİST EMELLERİ DİRİLDİ

Bu 1 Eylül’e Rusya’nın emperyalist-yayılmacı emellerinin netleşmiş haliyle giriyoruz. Sadece Ukrayna’da değil, Suriye’den başlayarak Kuzey Afrika ve Mali’ye kadar uzanan sahada paramiliter Wagner Grubu üzerinden yeniden varlık göstermeye başlayan Rusya, böylece dünyanın yeniden paylaşımında var olduğunun mesajını açık olarak vermiş oldu. Putin, elindeki askeri gücü ve enerji kaynaklarını da etki alanlarını genişletmek için güçlü bir şekilde kullanıyor.

Avrupa’da Ukrayna’nın Rusya’ya karşı askeri düzeyde bir üstünlük kazanacağına dair umutlar az. Zelenskiy yönetimi her ne kadar bunun tersini iddia etmeye devam etse de, savaş uzun sürecek ve Rusya’yı işgal ettiği topraklardan çıkarması o kadar kolay olmayacak. Rusya, 2014’te topraklarına kattığı Kırım üzerinde egemenliğini de perçinlemiş durumda.

ASYA-PASİFİK’TE DEVLERİN BİLEK GÜREŞİ

Ukrayna ekseninde yaşanan savaşa ek olarak, 1 Eylül öncesinde Uzakdoğu’da Tayvan üzerinden Çin ile ABD arasındaki tansiyon karşılıklı tatbikatlarla yükselmeye devam ediyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Çin’in tepkisine rağmen Tayvan’a yaptığı ziyaret, bölgede Pandora’nın Kutusu’nu açtı. ABD öncülüğündeki bölgesel güçler ve NATO, Tayvan üzerinden Çin’e gözdağı mahiyetinde tatbikatlar yapıyor.

Ukrayna’da ABD’nin belirlediği hat üzerinden Rusya ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini sınırlandıran Avrupa ülkeleri, önümüzdeki dönem Çin konusunda da benzer adımlar atmaya hazırlanıyor. Almanya, Fransa ve İngiltere, Pasifik’te Çin’e karşı kurulacak cephe içinde yer alacaklarının mesajlarını vermeye başladılar. Alman Hava Kuvvetleri, iki büyük manevra ve birkaç küçük savaş uçağından oluşan 13 uçaklık filoyu tatbikat için yaklaşık iki aylığına Asya-Pasifik bölgesine gönderdi. Alman donanmasına ait Bayern fırkateyninin Asya-Pasifik seyri (ağustos 2021-şubat 2022) devam ederken, 2023’te başka donanma gücü de bölgeye gönderilecek. Alman donanma gemisinin, Çin ile Tayvan arasındaki Tayvan Boğazı’ndan geçişi de söz konusu.

Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Mali... gibi pek çok ülkede emperyalist devletler ve onların bölgesel iş birlikçileri tarafından çıkarılan savaşlar, her gün can almaya devam ediyor. Aynı güçler şimdi de Ukrayna ve Tayvan’da savaşı körüklemek için silah satıyor, askeri tatbikatlar yapıyorlar. Süren ve planlanan savaşlara karşı emekçiler, halklar, barış hareketi ayağa kalkmadıkça, dünyanın yakın geleceği parlak görünmüyor. Bu nedenle bu yıl 1 Eylül’de alanlarda olmak önceki yıllardan çok daha büyük bir önem taşıyor.

BARIŞ HAREKETİ GÜÇ KAYBETTİ

Barış hareketi en zayıf dönemini yaşıyor. Vietnam, Afganistan, Irak işgallerine karşı dünyanın dört bir yanında milyonların katıldığı sürekli eylemler düzenlenirken, bugün benzer eylemleri görmek mümkün değil. Ukrayna işgalinin ilk haftalarında ortaya çıkan ve on binlerce insanın katıldığı protestolardan geriye savaş karşıtı, ilerici ve sürekli bir hareket kalmadı. Bunun en önemli nedeni, geleneksel barış hareketlerinin asıl olarak NATO şemsiyesi altında bir araya gelen Batılı emperyalistleri eleştirmesiydi. Rusya ise çoğu kez mağdur ve haklı gösterilen bir ülke konumundaydı. Ancak Ukrayna işgaliyle durum tersine döndü ve geleneksel barış hareketleri bu tutumları nedeniyle güven kaybına uğradı. Hem de en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde.

Buna rağmen Almanya’da bu yıl 1 Eylül’de pek çok kentte savaşa ve silahlanmaya karşı eylem çağrıları yapılacak. Hükümetin savaşı bahane ederek askeri harcamalar için 100 milyar avroluk ek bir fon ayırması, savaşın körüklenmesi anlamına gelen Ukrayna’ya silah gönderilmesine karşı başta gençlik olmak üzere değişik kesimler arasında var olan tepkiler bu eylemlere yansıyabilir. Barış hareketi ayrıca 1 Ekim’de de ülke genelinde savaşa ve silahlanmaya karşı gösteriler düzenleyecek.

SİLAH TEKELLERİNİN BAYRAMI: KÂR ORANLARI REKOR DÜZEYDE

Ukrayna savaşının başlamasından bu yana dünya borsasında yer alan 16 silah tekelinin 13’ü kârlarını ikiye katladı. Liste başını Avrupalı tekeller çekiyor.

Almanya’nın en büyük silah tekeli Rheinmetall kârını daha yılın ilk çeyreğinde, geçen yıla göre 92 milyon avroya (net 61 milyon avro) çıkardı ve yıl içinde yüzde 10-15 dolayında artış bekliyor. Rheinmetall Şefi Armin Papperger, bu kârların garantörünün, Federal Ordu için savunma amaçlı 100 milyar avroluk özel bir fon oluşturan hükümet olduğunu da söylüyor. Keza Heckler&Koch tekeli de bu yılın ilk çeyreğinde cirosunu yüzde 22.2 artırarak 77.5 milyar avroya, kârını da 3.3 milyondan 8.1 milyon avroya çıkardı.

İtalyan silah tekeli Leonardo kârını yüzde 36 oranında artırdı. Leonardo Grup’u Fransız silah tekeli Thales Group ve yüzde 24 kâr oranı ile İsrailli Elbit Systems takip etti.

Fransa hükümeti savunma harcamalarını 40-60 milyar avroya, İtalya hükümeti de ek olarak 9 milyar avroya çıkardıklarını duyurmuşlardı.

Dünya borsasına hakim olan ABD’li 5 silah tekeli, Lockheed Martin, Raytheon ve diğerlerinin kârları savaşın başlamasından bu yana Avrupalı silah tekellerine oranla yüzde 8 ile19 oranında daha düşük. Bunun nedeni, ABD’nin savunma harcamalarında yeni bir artışın olmaması ve şirketlerin şu anda öncelikle Ukrayna’ya silah tedarik ederek ek para kazanıyor olması.

Stockholm Barış Araştırmalar Enstitüsü (Spri) tarafından verilen bilgilere göre 2021’de dünya çapında askeri harcamalar 2.1 trilyon dolara ulaştı. Bu rakamın 2022’de çok daha artacağı tahmin ediliyor. Silahlanmaya en fazla bütçe ayıran ülkelerin başında ABD, Çin, Hindistan, İngiltere, Rusya, Fransa ve Almanya geliyor. Silahlanma yarışı aynı zamanda hangi ülkelerin emperyalist paylaşımda savaşa hazırlandığını da gösteriyor.

ÖNCEKİ HABER

İngiltere'de gazeteciler de greve çıktı

SONRAKİ HABER

Hakan Arslan’ın kemiklerinin 7 yıl sonra torba içinde verilmesi Meclis'e taşındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa