01 Eylül 2022 04:07

ETF işçileri tersane işçileriyle buluştu: Birlik olursak var oluruz

ETF Tekstil işçileri Tuzla tersanelerinde çalışan işçilerle bir araya geldi. Toplantıda birlik olmanın önemine vurgu yapıldı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Berkay ERGÜN
İstanbul

Alacakları için direnişlerini devam ettiren ETF Tekstil işçileri İstanbul Tuzla’da tersane işçileriyle buluştu. Yapılan toplantıda işçilerin ellerindeki en büyük kozun birlikte hareket etmesi olduğu vurgulandı.

Patronun rahatsızlığının fabrikaya sendikanın girmesiyle başladığını dile getiren ETF Tekstil Temsilcisi Muharrem Yiğit, “DERİTEKS’e üye olmadan önce tuvalete giderken bile dakika tutulurken, sendikalı olduktan sonra baskılar hafifledi. Sonrasında işçilerin birlik içinde hareket etmesiyle yeni haklar elde ettik” dedi.

Geçen seneki TİS sürecini hatırlatan Yiğit, “Süreç tam 9 ay sürdü. Patron işlerinin çok azaldığını ve kazanılmış olan ikramiye hakkımızı vermek istemediğini dillendirdi. Bizler ise bunu kabul etmedik. 9 aylık sürecin sonunda ikramiyelerin sonraki seneye devredilmesi şekilde imzaları attık. Nisan ayına geldiğimizde ise bir internet sitesinde fabrikanın satıldığını öğrendik. Olayı sorguladığımızda patron ‘Kiracı olarak devam edeceğiz’ diyerek konuyu kapattı. 30 Haziran’da ise bizleri toplayarak fabrikayı 31 Temmuz’da kapatacağını ilan etti” ifadelerini kullandı.

‘SİZ YÜZDE 100 HAKLISINIZ AMA...’

Patronun işçilerin tüm hakkının verileceği sözünü verdiğini dile getiren Yiğit şöyle devam etti: “Ertesi gün 20 arkadaşımızı işten çıkardı ve ara buluculuk sürecinde hak edişlerinin yüzde 30’una tekabül eden bir miktarla karşılaşıldı. Bizler de daha sonraki görüşmelerde bunun ötesinde bir geri dönüş alamayınca şalteri indirdik. Direniş başladıktan sonra bir süre fabrikanın içinde kaldık. Mallar ve makineler bizim teminatımız niteliğindeydi. Daha sonra savcılık kararıyla fabrikadan dışarı çıkarıldık. Malları ve makineleri almaya geldikleri zaman güvenlik güçleri ‘Siz yüzde 100 haklısınız ama savcılık kararıyla bunu yapmak zorundayız’ dedi.”

‘DAYANIŞMAYI BÜYÜTMELİYİZ’

Direnişlerini sürdürmeye devam ettiklerini vurgulayan Yiğit, “Gerek patronun evi önünde gerek çalıştığı ve ortak olduğu markaların önünde sesimizi duyuruyoruz. Bizlerin hakkı yenirken onların huzurlu bir uyku uyumasını istemiyoruz. Bu şekilde sadece patrona değil bizim sesimizi duyurmak istemeyen bazı medya kanallarına da zorla sesimizi duyurabiliyoruz. Bazı arkadaşlarımız ekonomik koşulları sebebiyle ara bulucuda anlaşmak zorunda kaldı. Bizler de direnmeye devam eden işçiler olarak bugün sendikalara, siyasi partilere ve hepsinin ötesinde işçilere dayanışmayı büyütme çağrısı yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

Bugün ETF’de yaşanan sorunların yarın tersanelerde, belediyelerde veya madenlerde yaşanabileceğini dile getiren Yiğit, “Bizler dayanışmayı büyütmeliyiz çünkü burada bir savaş var. Sermaye ile işçi sınıfı arasında bir savaş. Onlar istediklerinde bir kararı ertesi güne çıkartabilecek kadar güçlüler. Bizlerin ise güç alacağı destek bulacağı birbirimizden başka kimsemiz yok” diye konuştu.

‘NE KADAR GÜÇLÜ OLURSAK O KADAR İYİ DUYARLAR’

Toplantıda söz alan bir tersane işçisi “Bugün birliğimiz olursa biz varız. Tek kaldığımızda kaybolup gideriz ama birlik olabilirsek hakkımızı kazanabiliriz. ETF direnişi ise bugün kesinlikle destek verilmesi gereken birleşilmesi gereken bir yerdir. Bugün 50 kişi olursak sesimizi 100 metreden duyarlar, 100 kişi olursak 200 metreden. Ne kadar güçlü olursak sesimizi o kadar duyurabiliriz” ifadelerini kullandı.

Bir başka işçi de daha önce tersanede yaşanan ve kıl payı zararsız sonuçlanan bir kazayı hatırlattı. Tersane işçisi, “Peki ya ölümle sonuçlansaydı ne olacaktı? Aileye biraz para, çalıştığı taşeronda bir günlük yas, bitti gitti. Bunun sebebi biz işçilerin birlik olmamasıdır” dedi.

‘ADALET TERAZİSİ DENGESİZ’

ETF Tekstil direnişinin kimi konuları daha açık gösterdiğini dile getiren Emek Partili bir tersane işçisi de “Örneğin patronlar istediklerinde anında bir savcılık kararı çıkartabiliyorlar. Telefon açtıklarında oraya işçilerin dört beş katı polis yığabiliyorlar. Fakat aynı karar hırsızlık yapan bir patron için gelmiyor. İşte adalet terazisi bugün bu dengededir. Bizler birlik olmadığımız takdirde ne adalet sağlanır ne de haklarımızı alabiliriz. Çalıştığımız tersanelerde, yaşadığımız pansiyonlarda, mahallelerde ETF işçilerinin seslerini duyurmak için mücadele etmeliyiz. Dayanışma çağrımızı her alanda yükseltmeliyiz” dedi.


KORKUMUZU AŞAMADIKÇA DAHA DA GERİYE GİDİYORUZ

Yalova’da 19 yaşındaki Yasin Demirdağ adlı tersane işçisinin iş cinayetinde yaşamını yitirmesi tersane işçilerinin çalışma koşullarını gündeme getirdi. İş cinayetlerinin eksik olmadığı tersanelerde ücretlerin de gün geçtikçe düştüğünü dile getiren bir tersane işçisi “Elimize geçen bir lokma ekmekten de olacağız diye düşünüyoruz. Bu korkuyu aşamadıkça da sürekli geriye gidiyoruz” dedi.

Yakın zamanda yaşadığı bir olayı aktaran Serkan, “Bir usta oksijen kesimi yapmak için elindeki şalamanın gaz vanasını açtı. Tam çakmağı çakacakken boruda kaçak olduğunu görüp ‘Dur sen şimdi hepimizi havaya uçuracaksın’ diyerek durdurduk. Belki de ölümle ya da büyük yaralanmalarla sonuçlanacak bir iş kazasını kendi dikkatimizle önledik. Halbuki iş yapılan malzemelerin düzenli kontrolünün yapılması ve İSG uzmanlarının çalışma alanlarını kontrol etmesi lazım” dedi.

Hem çalışma koşullarının zorluğu hem de riskin büyük olması sebebiyle tersanede çalışmak istemediğini belirten Serkan, “Fakat geçinebilmek için mecburen girmek zorunda kaldım. Ben rap müzikle ilgileniyorum. Burada gurbetçiyim aslında. Gelme sebeplerimden biri de İstanbul’da daha fazla imkan olmasıydı. Geldiğim memlekette hem iş hem de müzik alanında imkanlar çok kısıtlıydı” diye konuştu.

‘YEVMİYELER DAHA YÜKSEKMİŞ’

Tersanelerde genç işçiler için en önemli koşulun para olduğunu ifade eden Serkan, “Bir gence fazla para vereceğiz ama daha riskli bir yerde çalışacaksın dense çoğu kabul eder. Yevmiyeler eskiden daha yüksekmiş. Şimdi de asgari ücrete göre düşününce daha yüksek ama işin iç yüzü öyle değil. Sen bu koşullarda 30 gün çalışamazsın normalde. Daha temiz daha az riskli bir işte çalışarak belki yine o parayı kazanabilirsin” dedi.

Tersanelerde geçmiş yıllarda ustaların ücretinin asgari ücretin 4-5 katını bulduğunu dile getiren Serkan şunları söyledi: “Şimdiyse gerek taşeronlaşma gerek gurbetteki işçilerin burada aldıkları parayı iyi bulması yüzünden o meblağlardan bahsetmek mümkün değil. Ücretlerin erimesindeki en önemli sorunlardan biri de işçilerin arasında birlik ve beraberliğin azalmış olması. Biz daha yüksek ücretler daha iyi çalışma koşulları için birlik olsak daha farklı olur. İşçilerin ekmek korkusu birleşmemiz önünde büyük bir engel ve biz birleşmeyince ilerleyemiyoruz, hatta geriliyoruz” diye konuştu.

‘EVRENSEL’E SAHİP ÇIKMALIYIZ’

Serkan, Basın İlan Kurumunun (BİK) Evrensel’in ilan hakkını iptal etmesine de tepkili. “Evrensel gazetesi işçinin ağzı” diyen Serkan şunları söylüyor: “Biz işçilerin de bugün Evrensel’i sahiplenmesi lazım. Genele baktığımızda gazeteler haber kanalları bir tarafa sırtlarını dayamış, olayları çarpıtan haberler yapıyorlar. Evrensel gazetesi ise gerçekleri halka taşımayı kendine amaç etmiş. Bu yüzden de ekonomik olarak baskı uygulamaları çok normal. Evrensel gazetesi tek bir şekilde kaybolur, o da kendi inandığı mücadelesinden vazgeçerse. Bunun dışında kaybolacak bir gazete değildir.”

ÖNCEKİ HABER

Sedat Peker'in ifşaları | Başsavcılık, SPK'nin suç duyurusunun ardından soruşturma başlattı

SONRAKİ HABER

Beltur sözleşmeleri yenilenmiyor, belediye değil halk cezalandırılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa