Diyarbakırlı tekstil işçileri: Savaşa karşı barışı hep birlikte talep edelim
Diyarbakır'da sınır ötesi operasyonlara ve Dünya Barış Günü’ne dair konuştuğumuz tekstil işçileri "Hepimiz aynı gemideyiz, ayrıştırmalara gelmeyin" diyerek ülkenin batısındaki işçilere seslendi.
Fotoğraf: Cem GÜL
Dilan TEMİZ
Diyarbakır
Diyarbakır’da tekstil işçileri ile sınır ötesi operasyonlara ve 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne dair konuştuk. Operasyonların emekçilerin hayatına yansımaları, nedenleri ve bu operasyonlara karşı taleplerini konuştuğumuz işçiler, çoğunlukla hayatlarına yansıyan ekonomik koşullardan yakınırken ülkenin batısındaki işçilere seslendi: Hepimiz aynı gemideyiz, ayrıştırmalara gelmeyin.
"SAVAŞLARIN HALKA HİÇBİR YARARI YOK"
Yapılan sınır ötesi operasyonların ekonomik krizi tetiklediğini belirten Mehmet, “Bu operasyonları gereksiz buluyorum. Kriz içindeyiz, hayat pahalılığı bu savaşlara ayrılan parayı halka verseler daha iyi olur” dedi. Savaşların halka hiçbir yararının olmadığını söyleyen Mehmet, “Savaş nedenleri de hiç inandırıcı gelmiyor. Ülkemizin bütünlüğünü, huzurunu sağlamak falan diyorlar ama alakası yok. Halkın yararına bir şey yok. Halkı bir lokma ekmeğe bir suya muhtaç etmek istiyorlar. En çok da işçileri. İşçiler hep çekiniyor kendi fikirlerini söylemeye ya işimden olursam diye” dedi.
5 senedir şu an çalıştığı tekstil fabrikasında çalıştığını söyleyen Mehmet, sistemden ve mevcut sorunlardan yakınıyor. Mehmet, “Bu yaşıma geldim hayatımda hiçbir değişiklik yok gelen gideni aratıyor. Hep çalışmak hiç değişmiyor ama. İnsanca bir yaşam istiyoruz. Bizim Avrupa’dan ne eksiğimiz var. Hükümet kendinden ve yandaşlarından başka kimseyi düşünmüyor” dedi.
"ÜLKENİN BATISINDAKİ İŞÇİ DE BURADAKİ SAVAŞA DUR DEMELİ"
İşçilerle birlik mesajı veren Mehmet, “Biz işçiler olarak hepimiz aynı gemideyiz, ülkenin batısındaki bir işçi de buradaki savaşlara dur demeli. Ama ülkede yürütülen siyasetten dolayı oy için insanları ayrıştırıyorlar. Ülke seçime giderken milliyetçi kesime hitap etmek için de bu operasyonları düzenliyor. Bir de çıkarı neyse o yüzden yapıyor kendi rantını sağlıyor, emekçilerin sırtından” dedi.
"HER TÜRLÜ SAVAŞA KARŞI BARIŞ"
Rojin’e sınır ötesi operasyonları sorunca şöyle cevaplıyor: “Biz tekstilciler olarak da zaten bir savaş içerisindeyiz şu an iş olarak. Savaşıyoruz ama nedense hiçbir şey elde edemiyoruz. Hem psikolojik olarak hem ekonomik olarak savaştıkça kaybediyoruz sanki. Yapılan haksızlıklar ve baskılardan dolayı.”
Operasyonlara karşı talebi ise barış olan Rojin, “Bizi ilgilendirmeyen konularda bizi, ülkemizi savaşa zorluyorlar. Bu operasyonları da çok gereksiz buluyorum. Bunlar sadece bizim zararımıza ülkece. Barışı istiyoruz ve bunun için de çalışmalar yapılmalı. Bütün işçiler de birleşip barışı talep etmeli, ayrışmamalı. Sonuna kadar barış diyoruz her türlü savaşa karşı” dedi.
"AÇLIK DA BİR SAVAŞTIR"
Yusuf, savaş sisteminin kendi emeği üzerinden nasıl işlediğini anlatıyor: "Çok bir şey de demeye gerek yok bu fabrikadan alıyoruz emeğimizi devlete veriyoruz, devlet de karşı tarafa kurşun olarak yolluyor."
İnsanların açken yapılan operasyonların bir manasının olmadığını söyleyen Yusuf, “Bugün buradaki 1000 çalışandan 800’ü ayını dolduramıyor. Yürütülen savaşlar buradaki insanı kötü bir şekilde ekonomik olarak etkiliyor. İnsanlar savaştan değil açlıktan ölecek artık. Açlık da bir savaştır şu anda biz ayrıca başka bir savaşın içindeyiz; açlık savaşı. Toprak, vatan deniliyor sıra paraya gelince toprağı hemen satıyoruz. Toprak da vatan değil mi?” diye sordu.
Savaşın her türlüsüne karşı olduğunu belirten Baran ise, “Savaşlardan buradaki insanlar ekonomik olarak etkileniyor hem de oradaki insanların göç etmesine de neden oluyorlar. Çoğu kimlik üzerine yapılan savaşlar Kürtlerin birleşmesini istemiyorlar. Sonuna kadar talebimiz hep barış olacak” dedi.
*İşçilerin isimleri iş güvencesi nedeniyle değiştirilmiştir.
