01 Eylül 2022 14:24
Son Güncellenme Tarihi: 01 Eylül 2022 15:21

1 Eylül Dünya Barış Günü | Savaşlar ekmeğimizden, hayatımızdan çalıyor

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle demokratik kitle örgütleri ve partiler barış talebini dile getirerek çatışma ve savaşlara karşı mücadele vurgusu yaptı.

Fotoğraf: Cem GÜL

Paylaş

Diyarbakır, Van, Urfa ve Mardin’in aralarında olduğu 23 ilde KESK, TMMOB, TİHV, İHD ve baroların da olduğu 468 kurumdan “barış, hemen şimdi” çağrısı yapıldı.

İmzacı olan kurumlar adına yayımlanan açıklamada, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yarattığı sorun alanlarının bütün ağırlığı ve can yakıcılığıyla varlığını sürdürdüğü belirtildi.

23 İLDE 468 KURUMDAN "BARIŞ HEMEN ŞİMDİ" ÇAĞRISI

“KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜNDE ISRAR CAN KAYIPLARINA NEDEN OLUYOR”

Hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşanan sorun ve sıkışmışlığının en önemli nedeninin Kürt meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğu belirtilen açıklamada, “Bu ısrar, Türkiye’de temel hak ve özgürlükler konusundaki toplumsal taleplere cevap olmamakta ve demokratik çözüm zemininden uzak güvenlikçi politikalarla bakış anlayışını devam ettirmektedir. Çatışma ortamı ile birlikte şiddetin öne çıkması ve beraberinde ayrımcılık ve nefret dilinin yaygınlaşması daha ağır sorunlar yaratmaktadır. Çözümsüzlük politikası, can kayıplarına neden olduğu gibi; ülkenin hukuktan, demokrasiden ve insan haklarından daha fazla uzaklaşmasına, yarattığı ciddi maliyetle ekonomik sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Nitekim Türkiye, Dünyada ülkelerin demokrasi endeksi sıralaması ve coğrafi bölgelere göre kategorize edilen hukukun üstünlüğü endeksi sıralamalarında gerilerde yer almaktadır” denildi.

“SORUN BARIŞCIL VE DEMOKRATİK ZEMİNDE ÇÖZÜLÜR”

“Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir zeminde çözüleceği gerçekliğiyle; çatışmasızlık ortamının sağlanması için tüm aktörleri, toplumsal ve siyasi dinamikleri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyoruz” ifade edilen açıklamada, “İmzacı sivil toplum, iş ve meslek örgütleri olarak bir kez daha; Barışın Türkiye’nin en önemli ve öncelikli gündemi olması gerektiğini hatırlatıyor, bir an evvel silah ve çatışmaların gölgesinden uzaklaşarak Türkiye’nin ihtiyacı olan ve  önceki yıllarda başlatılan süreçlerin  toplumda yarattığı karşılığı ve umudu gözlemlemiş olmanın haklılığıyla barışın yeniden konuşulduğu bir sürecin inşa edilmesini, eşit yurttaşlık temelinde evrensel ilkeler ışığında çözümün ve kalıcı bir barışın sağlanması çağrısında bulunuyoruz” denildi.


DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK'TEN AÇIKLAMA

Demokrasi için Birlik 1 Eylül Dünya Barış Günü dolasıyla yazılı açıklama yaptı.

Askeri ve güvenlik harcamaların rekor seviyeye ulaştığı ifade edilen açıklamada, askeri operasyonların halkın çıkarına olmadığı belirtilerek, “Savaşlar ekmeğimizden, hayatımızdan çalıyor!” denildi.

ASKERİ VE GÜVENLİK HARCAMALARI REKOR SEVİDE

Askeri ve güvenlik harcamaların rekor seviyeye ulaştığı ifade edilen açıklamada, “Türkiye bütün yoksulluğuna rağmen bütçesinde savaşa ve güvenlik harcamalarında dev boyutlarda bütçe ayıran ülkelerden biri. Yani halkın boğazından kesilen savaşa yatırılıyor. SIPRI'ye göre Türkiye'nin askeri harcaması 2012-2021 arasındaki dönemde yüzde 63 yükseldi. Savunma, güvenlik harcamaları egemenlerin lehine artarken, halkın yoksulluğu da arttı. Tarım çöktü, doğal zenginlikler yağmalandı. Barış içinde, insani ve toplumsal gelişme için eğitime, sağlığa, yoksullukla mücadeleye, kültürel gelişmeye, hak ve özgürlüklerin korunmasına ve geliştirilmesine ve diğer toplumsal ihtiyaçların karşılanmasına ayrılması gereken kaynaklar, güvenlik ve kamu düzeni harcamaları adı altında savaşa ve otoriterleşmeye harcanıyor” denildi.

OPERASYONLAR HALKIN ÇIKARINA DEĞİL

Erdoğan’ın yarı aç, yarı tok insanlara ikide birde müjdelediği sınır ötesi operasyonda bu ülkenin halklarının bir çıkarının olmadığı dile getirilen açıklamada, “20 yıldır bu ülkeyi yağmalayan, emperyalizme göbekten bağımlı saray rejiminin herhangi bir milli meselesi olamaz. Ama yağma- rant meselesi, çıkar meselesi var. Ne olursa olsun iktidarda kalma meselesi var. Bu operasyonların ülke için en yıkıcı sonuçlarından biri, kırk yıldır ülkeye insani, toplumsal ekonomik ve ekolojik yıkım getiren Kürt sorununda çözümsüzlüğü artıracak olması. Oysa bu sorun, dünya örneklerinde olduğu gibi diyalog ve müzakere koşulları yaratılarak, yerel demokrasi, anadilinde yaşam ve eşit yurttaşlık gibi evrensel hakların hayata geçirilmesiyle çözülebilir. Ülkemiz bu yıkımdan kurtulabilir. Ancak ‘tek adam saray rejimi’ yağma düzenini sürdürmek için çözümsüzlükten medet umuyor” denildi.

DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRI

Kapitalizmin kâr, çıkar ve güç hırsı nedeniyle dünyayı tehdit eden savaş politikalarına karşı güçlü bir duruş ortaya koymanın insanlığın görevi olduğu ifade edilen açıklamada, “İpliği pazara çıkmış, ülkenin sırtına yük haline gelmiş ‘tek adam saray rejiminin’ iktidarını sürdürmek için giriştiği sınır ötesi operasyon, saldırganlığa izin vermek, demokrasiden vazgeçmek demektir. Başını sokacak ev bulamayacak duruma gelmiş, açlık ücretleriyle güvencesiz çalışan ya da işsiz, yarınını göremeyen ezici çoğunluğun bu ölümcül politikaların karşısına dikilmesi için  gerekli meşru mecraları yaratmak, demokratik barışçıl bir çıkış yolu ortaya koymak bütün demokrasi güçlerinin görevidir” denildi.


KESK SİVAS ŞUBELER PLATFORMUNDAN AÇIKLAMA

KESK Sivas Şubeler Platformu 1 Eylül Dünya Barış günü dolayısıyla Cumhuriyet Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasını KESK Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı İbrahim Kılıç yaptı.

Kılıç yaptığı açıklamada “Gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, laiklik karşıtı gerici politikaların kaygı verici artışı, doğanın talan edilmesi, iş cinayetleri ve insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar… Tüm bunlara sesini yükseltmeyenler barıştan söz edebilir mi?​” diye sordu.

“1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle bugüne dek tüm savaşlarda iç çatışmalarda yitirilen milyonlarca insanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz” diyen Kılıç “Emekçilerin ve ezilen halkların kendi hakları için yürüttükleri mücadelenin en temel başlığı barıştır” ifadelerini kullandı.


ESP: EMPERYALİST SAVAŞA KARŞI YAŞASIN HALKLARIN EŞİTLİĞİ VE BİRLİĞİ

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Merkezi, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.

Savaşların işçi sınıfı ve ezilen halklar için ise işgal, yıkım ve ölümden başka bir şey getirmediği ifade edilen açıklamada, Ukrayna savaşının bunun en yakın örneklerinden biri olduğu belirtildi. Kürtlere yönelikte Rojava ve Zap’a operasyonların yapıldığı belirtilen açıklamada, “Bugün faşizme karşı mücadelenin en temel başlığı Kürdistan’daki kirli savaşa karşı çıkmak ve barış mücadelesini bir söylemden eyleme geçirmek görevidir” denildi. Emperyalist savaşlara karşı halkların eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütülmesi gerektiği dile getirilen açıklamada, işçi sınıfı ve ezilenler AKP-MHP iktidarının savaş politikalarına karşı durmaya çağrıldı.


BARIŞ HAKKI VAZGEÇİLEMEZ VE ENGELLENEMEZ

Barış Vakfı da yayımladığı 1 Eylül açıklamasında  şu ifadeler yer aldı:

“On yıllardır ısrarlı barış çağrı ve kutlamalarına karşın gerek Rusya’nın gerekse ABD’nin tekil veya ‘koalisyon’lar olarak farklı coğrafyalardaki savaş ve işgalleri devam etmektedir. Afganistan, Irak, Yemen, Suriye ve Ukrayna’da ve daha birçok bölgede bu savaşların ve şiddetin yıkımı göz ardı edilemeyecek kertededir. İnsanlık büyük bir imtihanda. 

Türkiye’de ise, Kürt savaşının şiddetlendiği ve yaygınlaştığı 1990’ların ilk yarısından itibaren kutlanmaya başlanan 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle on binlerce insan meydanlarda ve salonlarda toplanarak ‘Barış’ özlemini ve huzur talebini dile getirdi. Aslında ‘Barış’ ve ‘huzur’un sağlanması çok insanî ve çok doğal bazı koşulların yerine getirilmesiyle mümkündü: Çatışmaların, şiddetin ve savaşın durdurulması; Kürt sorununun diyalog ve müzakere yöntemiyle demokratik çözüme kavuşturulması. 

İnsanlığın vazgeçilemez değeri ve uluslararası insancıl hukukun en başında yer alan “barış hakkı” bugün ülkemizde ayaklar altında.

Bu duruma son vermek bütün insanlarımızın öncelikli sorumluluğudur. Önümüzdeki bir yıl, bu bakımdan da çok kritik ve önemlidir.

 Herkesin barış içinde eşit ve özgür yaşam hakkını savunanların, bu süreci, bu duyarlılık ve sorumlulukla değerlendirmeleri hayati öneme sahiptir.”

(HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Ulaşılamaz kılınan dansı birbirine kavuşan ellerimizde yükselttik

SONRAKİ HABER

Praksagora’dan bugüne kadınların kurtuluşu yeni bir düzende

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa