TBB Başkanı Sağkan: AİHM kararlarının derhal uygulanması, taahhütlerimizin gereği
TBB Başkanı Erinç Sağkan adli yıl açılışında, AİHM’nin 2021 yılında verdiği 85 ihlal kararının 31’i Türkiye hakkında olduğuna dikkat çekerek "AİHM kararlarının derhal uygulanması" çağrısı yaptı.
Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Yargıtay'da düzenlenen Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde derdest halde bulunan 70 binden fazla başvurunun yüzde 22’sini Türkiye’ye karşı açılmış davalar oluşturduğunu belirterek "AİHM kararlarının derhal uygulanması" çağrısı yaptı. "Bu ülkede 'diploma makinesi' hukuk fakültesi sorunu var" diyen Sağkan, "YÖK kararı ile bir gecede hiçbir gerekçe gösterilmeden yeniden 125 bine düşürülen hukuk fakültesi başarı sıralaması şartı ivedilikle 50 bin sınırına yükseltilmelidir. Yeni tek bir hukuk fakültesi daha açılmamalıdır" dedi. Sağkan, avukatların ekonomik sorunlarının çözümü için CMK zorunlu müdafilik ücret tarifesinin asgari ücret ile eşitlenmesi talebini de dile getirdi. Öte yandan Türkiye Barolar Birliği, Erinç Sağkan'ın adli yıl açılış törenindeki konuşmasına sansür uygulandığını açıkladı.
"AİHM'DE BULUNAN DAVALARIN YÜZDE 22'SİNİN TÜRKİYE OLUŞTURUYOR"
Türkiye’de 89 hukuk fakültesi olduğunu ve her sene binlerce mezununun çoktan tıkanmış bir sistemin içine girdiğini belirten Erinç Sağkan konuşmasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının tanınmamasını, tutuklamanın cezalandırma aracı olarak kullanılmasını ve tutuklu avukatları gündem etti.
Sağkan'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle oldu:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) derdest halde bulunan 70 binden fazla başvurunun yüzde 22’sini Türkiye’ye karşı açılmış davalar oluşturuyor. Türkiye Cumhuriyeti, maalesef ki, AİHM’de hakkında en çok dava açılan ve ihlal kararı verilen ülkeler arasında sayılmaktadır. Açıklanan son istatistiklere göre 2021 yılı içerisinde Türkiye hakkında 78 karar verilmiş olup, bunların 76’sında en az bir ihlal bulunmuştur. Bu ihlallerin 31’i ifade özgürlüğüne, 29’u özgürlük ve güvenlik hakkına, 22’si adil yargılanma hakkına ilişkindir. Üzülerek ifade etmek durumundayım; AİHM’in 2021 yılında verdiği 85 ihlal kararının 31’i Türkiye hakkındadır. Türkiye ifade özgürlüğü bakımından hakkında en çok ihlal kararı verilen ülkedir ve toplamda verilen ifade özgürlüğü ihlallerinin üçte birinden fazlası Türkiye’ye ilişkindir.
"AİHM KARARLARI DERHAL UYGULANMALI"
AİHM ve Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin AİHM kararını uygulamaması nedeniyle, mahkeme tarihinde Azerbaycan’dan sonra ikinci kez ihlal prosedürü başlatmış; AİHM’in 11 Temmuz 2022 tarihinde açıklanan kesin kararıyla Türkiye’nin AİHM kararını uygulamadığına karar verilmiştir. Bu çok ağır bir tablodur. Türkiye Barolar Birliği olarak AİHM kararlarının derhal uygulanmasını; hukukun üstünlüğü ilkesinin, Anayasa’nın 90/5. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46/1. ve 19. maddelerinden doğan taahhütlerimizin gereği olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim."
TUTUKLU AVUKATLARA DİKKAT ÇEKTİ
"Adalet Bakanlığı 2019 yılında yaptığı bir bilgilendirmede; ceza ve tutukevlerinde 2016 yılında 354, 2017 yılında 487, 2018 yılında 169 ve 2019’un ilk dört ayında 143 avukatın bulunduğunu ifade etmiştir. Sonraki yıllara ilişkin verilere erişemiyoruz ancak bugün ceza ve tutukevlerinde hâlâ çok sayıda avukat bulunuyor. Bunlar arasında adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine bizzat şahit olduğum Soma maden katliamında, Çorlu’daki tren kazasında hayatını yitirenlerin, çevre mücadelesi veren köylülerin, emeğinin hakkını arayan işçilerin, Aladağ’da yurt yangınında ölen çocuklarımızın ailelerinin avukatlığını yapan meslektaşlarımızın da olduğunu biliyoruz. Tabii ki, hiçbir meslek grubu yargıdan muaf değildir; ancak, yargı süreçlerinde, salt mesleki faaliyetlerin veya demokratik hak kullanımının mahkemeler tarafından kriminal bir vaka olarak değerlendirilmesini kabul edilemez bulduğumuzu, yeni adli yıl açılışında bir kez daha dikkatinize sunuyoruz."
DANIŞTAY'IN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KARARINA TEPKİ
"Kısa adıyla “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden çekilme yönündeki Cumhurbaşkanı Kararı ise, gerek sözleşmenin temel amacı olan kadına yönelik şiddetle mücadele perspektifi bakımından gerekse insan haklarına dair bir uluslararası sözleşmeden Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesi olmaksızın çekilmiş olmak bakımından bir dönüm noktasını işaret etmektedir. Ancak, daha da önemli olan husus; Anayasa’nın 90. ve 114. maddelerindeki açık düzenlemelere rağmen, Danıştay’ın iptal talebini reddeden kararıyla birlikte yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorununa, yargının etkililiği ve Anayasasızlaşma sorunlarının da eklenmesidir."
HSK YAPILANMASI, KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİNİN VARLIĞINI SORGULANIR HALE GETİRDİ
"Yürütmenin temsilcilerinin başkanlık ettiği Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) yapılanması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin varlığını sorgulanır hâle getirmektedir. HSK’nin üye seçim yöntemi de dahil olmak üzere mevcut yapılanmasının hakimlik teminatını sağlamaktan uzak olduğunun bilincindeyiz. Bağımsız ve tarafsız yargılama ancak hâkimlerin, hâkimlik teminatı olarak bilinen güvencelerinden tam manasıyla yararlanabilmeleri ile mümkün olacaktır. Hâkimlerin güvencede olmadığı bir yargının bağımsız olabilmesi de mümkün değildir. Esasen yukarıda temel hak ve özgürlüklere ilişkin ortaya koymaya çalıştığımız olumsuz tablonun temelinde, yargı bağımsızlığının tam olarak tesis edilememiş olması yatmaktadır."
"MESLEK SORUNLARIMIZ ARTIK KATLANILAMAZ HALE GELDİ"
"Makro düzeydeki sistem sorunlarına ek olarak biz avukatların; senelerdir çözülmeyi bekleyen, barolar ve TBB olarak dile getirdiğimiz ancak sistemli olarak görmezden gelinen meslek sorunlarımız da artık katlanılamaz hale gelmiştir. Bugün ülkemizde avukat sayısı 167.059, stajyer avukat sayısı ise 29.165’dir. Bu sayıya, avukat yanında çalışanlar ile avukata ihtiyaç duyan vatandaşlar da eklendiğinde, avukatların yaşadığı sorunlar, adalet sistemini ve milyonlarca kişiyi doğrudan etkilemektedir ve ivedilikle ortadan kaldırılması, hayati bir gerekliliktir."
"BU ÜLKEDE 'DİPLOMA MAKİNESİ' HUKUK FAKÜLTESİ SORUNU VAR"
"Bugün buradan bir kez daha vurgulamak isterim ki; bu ülkede “diploma makinesi” hukuk fakültesi sorunu vardır. Sermayenin hukuka tercih edilmesine son verilmeli ve YÖK kararı ile bir gecede hiçbir gerekçe gösterilmeden yeniden 125 bine düşürülen hukuk fakültesi başarı sıralaması şartı ivedilikle 50 bin sınırına yükseltilmelidir. Yeni tek bir hukuk fakültesi daha açılmamalı, mevcut fakültelerin nitelikli eğitim verebilmeleri için YÖK akreditasyonu koşulları ile üniversite kontenjanları, ihtiyaç analizleri yapılmak suretiyle üniversiteler ve yargı erkinin tüm bileşenleriyle görüşülerek belirlenmelidir."
"ŞİDDET VE İNTİHARLARIN ARAŞTIRILMASI TALEBİMİZ REDDEDİLDİ"
"Bir kez daha altını çizmek isterim ki; bu ülkede avukatlar artık kendi hayatlarına son verdikleri bir çıkmaza sürüklenmekte, dosyalarıyla veya müvekkilleriyle özdeşleştirildikleri için tehdit edilmekte, saldırıya uğramakta ve hatta öldürülmektedir. Temmuz ayında katledilen meslektaşımız Servet Bakırtaş’ın acısı içimizde yanan bir ateştir. On beş gün önce açıklanan sınav sonuçlarıyla hukuk fakültesine yerleşen binlerce öğrencinin bu haberi aileleri ve sevdikleriyle kutladıklarını hepimiz biliyoruz. Ancak, dört yılın ardından fakülteden mezun olduktan sonra bu neşe ve heyecandan eser kalmayacağını; bunun yerini gelecek kaygısının, karamsarlığın ve ekonomik bir kaos içerisinde sömürünün alacağını biliyoruz. Bu gerçekliğe dayanarak, Türkiye Barolar Birliği olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne avukatların yaşadıkları sosyo-ekonomik sorunlar, avukata yönelik şiddet ve avukat intiharlarının araştırılması için Meclis araştırma komisyonu kurulması talebimizin tam da 5 Nisan Avukatlar Günü’nde reddedildiğini, bir kez de buradan, tüm ilgililerin gözlerinin içine bakarak hatırlatmak isterim."
"ÇOKLU BARO SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKI SUNMADI"
"Demokratik tercih ve hizmette rekabet gerekçesiyle uygulamaya konulan ve yaklaşık 170 bin meslektaşımın ve barolarımızın tamamının karşı çıktığı çoklu baro uygulaması burada ifade ettiğim sorunların çözümüne yönelik en küçük bir katkı da sunamamıştır."
"CMK ZORUNLU MÜDAFİLİK ÜCRET TARİFESİ AAÜT İLE EŞİTLENMELİ"
"Yurttaşlarımızın savunma hakkının etkin kullanımı için, hukuk fakültesindeki eğitimin niteliğinden stajyer avukatların kamu destekli özlük haklarına, İnsan Hakları Eylem Planı’nda düzenlendiği halde hayata geçirilmeyen kamu avukatlarının özlük haklarındaki iyileştirmeden başta mesleğinin ilk yıllarındakiler olmak üzere tüm meslektaşlarımızın ekonomik sorunlarının çözümü için gerçek bir savunma reformuna ihtiyacımız var."
"İlk adım, yakın zamanda Resmî Gazete’de yayınlanacak olan CMK zorunlu müdafilik ücret tarifesinin AAÜT ile eşitlenmesi suretiyle atılmalıdır. Son defa vurgulamak isterim ki; İnsan Hakları Eylem Planı’nda da yer aldığı halde düzenleme yapılmayarak angarya seviyesinde kalan ücretlerle meslektaşlarımızın bu hizmeti sürdürebilmesi artık kesinlikle mümkün değildir."
"Yargıda yapılacak reform, toplumsal, siyasal ve hatta ekonomik alandaki sorunların çözümünün en temel ön koşullarından biridir. Öyle ki, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının ve yargının hesap verebilirliğinin sağlandığı bir hukuk sistemi; "insan onuruna yaraşır bir gündelik hayat akışının” güvencesidir. Çünkü biliyoruz ki; güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargı olmadan demokrasi olmayacağı gibi; evrensel hukuk ilkeleri üzerinde yükselen güçlü bir savunma makamı olmadan gerçek anlamda bir hukuk devleti de söz konusu olamaz."
SAĞKAN'IN KONUŞMASI YAYIMLANMADI: YENİ ADLİ YILA SANSÜRLE GİRDİK
Türkiye Barolar Birliği (TBB), yaptığı yazılı açıklamada TBB Başkanı Erinç Sağkan'ın konuşmasının yayınlanmasının engellendiğini açıkladı. TBB, "Yayın saati geldiğinde ve ilk konuşmacı olan TBB Başkanı kürsüye çıktığında yayının uyduya verilmediği görülmüştür" dedi. "Yeni adli yıla sansürle girdik" diyen TBB, kendi imkanlarıyla çektiği konuşmayı sosyal medya hesabından paylaştı. (HABER MERKEZİ)