Almanya'da hükümet enflasyona duyulan öfkenin sokağa taşmasından korkuyor
Enflasyon karşısındaki öfkenin sokak eylemlerine dönüşmesi korkusuyla hükümet sadaka dağıtmaya devam ediyor. Ancak patronlara verilenlerin yanında yoksullara verilen sakinleştirici derde deva olmuyor.
Fotoğraf: Sinan Özbolat/Evrensel
Artan enflasyon karşısında duyulan öfkenin sokak eylemlerine dönüşeceği korkusuyla hükümet sadaka dağıtmaya devam ediyor. Ancak Patronlara verilen milyarlar yanında yoksullara verilen sakinleştirici derde deva olmuyor. O halde yapılacak bir şey var: Direniş! Tırmanan enerji ve iklim krizi ortamında, başbakan olmasına kesin gözüyle bakılan Liz Truss, sorunlar karşısında başını kuma gömüyor. Yenilenebilir enerjiyi değil, fosil yakıtları destekliyor.
SOĞUK ÖFKE VE SICAK SONBAHAR! | İŞ GELECEĞİ
Arbeit Zukunft Dergisi
Çok şey birikti: Korona krizinde birçok insan -işçiler, çiftçiler, emekliler, işsizler, gençler, küçük zanaatkarlar ve serbest meslek sahipleri- büyük şirketler artan kârlar elde etmeyi başarırken önemli kayıpları kabullenmek zorunda bırakıldı. Ek olarak, sağlık ve bakım tesislerimizin ne kadar aşırı derecede kesintiye uğradığı ve tamamen rasyonelleştirilmiş fabrikalar halinde yeniden düzenlendiği ortaya çıktı. Ama sakinleşmemizi sağlamak için küçük sadakalara ek olarak, çoğunlukla balkondan alkışlar geliyordu. Hiçbir şey ciddi şekilde iyileştirilmedi, her şey daha pahalı hale geldi!
"DÖNÜM NOKTASI"
Kapitalist emperyalist Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşla birlikte yönetici sınıfımız işleri daha da kötüleştirdi. Başbakan Scholz bir “dönüm noktası” ilan etti. Savaşın bir an önce bitmesi için her şeyi yapmak yerine, “Savaş bölgelerine silah ihracatı yapılmaz”, “Müzakere et ve uzlaşma ara” gibi eski söylemler hızla karşıtlarına çevrildi. Şimdi: “Yeniden silahlanma için 100 milyar! Savaş bölgesine silah ihracatı! Sürekli yeni yaptırımlar!’ deniyor.
FATURA HALKA KESİLİYOR
Enflasyon dörtnala gidiyor. Die Badischen Neuesten Nachrichten gazetesi (BNN) 22 Ağustos’ta, indirimli dana kıyma fiyatlarının yüzde 56, Emmental peynirinin yüzde 34, serbest dolaşan tavukların yumurtalarının yüzde 67 ve az yağlı organik sütün fiyatının yüzde 51 arttığını bildirdi!
Enerji fiyatlarında durum daha da kötü! Elektrik, petrol veya gaz olsun - fiyatlar kelimenin tam anlamıyla patlıyor. Örneğin Karlsruhe’de tek ailelik bir ev için gazlı ısıtma 2021’de yılda yaklaşık 1600 avroya mal oluyordu. Şu anda 2 bin 600 avro, ekim ayından itibaren ise 4 bin avroyu aşabilir. Twitter’da bir kadın, evinde gazlı ısıtma için ayda 93 avro ödediğini bildirdi. Ekim ayından itibaren enerji şirketi 789 avro talep ediyor! 8.5 katı! Elektriğin üç katına, petrolün iki katına çıkması bekleniyor.
Stuttgarter Zeitung, İngiltere’de kış için yüzde 15’lik bir enflasyon oranının beklendiğini öfkeyle bildirdi. Almanya hakkında hiçbir şey söylemedi. KIT’den (Karlsruher Teknoloji Enstitüsü) Burjuva Ekonomi Araştırmacısı Ulrich, önümüzdeki birkaç ay içinde Almanya’da yüzde 18’e varan enflasyon bekliyor! Ama bu kötü durumun sonu değil! Yükselen enerji ve ham madde fiyatları, ihracat ülkesi olarak Almanya’yı da vahşice vuracak. Ürünler daha pahalı hale geldiğinde, daha az ihraç edilir. Ve daha sonra? Milyonlarca değilse de yüz binlerce iş tehlikede. Olaf Scholz ve Robert Habeck’in haftalardır daha fazla “fedakarlık” ve “tasarruf” için tantana yapmaları boşuna değil.
KORKUYORLAR MI?
Ah evet, egemen sınıflar, insanların daha ne kadar sıkıştırılabileceğinden korkuyor. Zaten sıcak bir sonbahar bekliyorlar! Scholz, Habeck ve diğer hükümet yetkilileri daha şimdiden halka açık yerlerde yuhalandı ve aşağılandı. Öfke büyük!
Bu nedenle de telaşlı ve fırsatçı davranıyorlar. Yardım paketleri, aslında henüz bir şey gelmeden her hafta duyuruluyor. Bunlar, hoşnutsuzluğu azaltmak için tesellilerdir. 9 avroluk bilet gibi faydalı kısa vadeli rahatlamalar mırıldanmadan gömüldü.
SERMAYE İÇİN HER ZAMAN PARA VARDIR!
Olaf Schulz Hamburg’daki bir bankaya yaptığı kıyakla ilgili skandalda ciddi hafıza boşluklarından muzdarip. Ama yine de başbakan olarak kalmak istiyor. İlginç olan, “gaz ek ücreti” konusundaki zikzaklar. Sözde iflas eden gaz şirketlerinin kurtarılmasına karar verildi. Evet, kârlar özelleştiriliyor! Ancak zararlar hissedarlar tarafından değil, yoksul halk tarafından üstlenilmelidir! Gaz ek ödemesinin iflas etmiş şirketlere yönelik olmadığı, yüksek kârlı enerji şirketlerine de ödenebileceği ortaya çıktı. Gaz ek ücreti zaten hızla artan gaz fiyatlarını körükleyebilirdi. Öfke büyüktü. Bu nedenle, kısa bir süre sonra, gaz üzerindeki KDV’nin yüzde 7’ye düşürülmesine karar verildi. KDV indiriminden en çok büyük tüketicilerin ve kurumların yararlanıyor olması bir yana, bu manevra halktan duyulan korkuyu gösteriyor! Muazzam miktarda öfke, küskünlük, aynı zamanda umutsuzluk ve sefaletin biriktiğini biliyorlar. Sürekli boşa çıkan “rahatlama” vaatleri de bu şekilde değerlendirilmelidir. En iyi ihtimalle, birkaç küçük sakinleştirici hap verilecek. Asıl mesele de bu zaten: Vaatlerle insanları oyalamak! Ancak tüm bunlar giderek daha az insanı kandıracak. Kalabalığın gerçekliği farklıdır. Günlük yaşamları için giderek daha fazla mücadele, evet hayatta kalma mücadelesi ! Daha fazla fiyat artışları ile daha fazla insan sefalete sürükleniyor. Böylece öfke yükselmeye devam edecek!
ÖFKEYİ ENERJİYE VE ÖRGÜTLENMEYE DÖNÜŞTÜR!
Ancak öfke tek başına yeterli değildir. Cepteki sıkılı yumruk işe yaramaz. Ve bireysel olarak tasarruf etmekle kurtulunacağı aldatıcıdır. Zaten azla geçinmek, tasarruf etmek zorundasın! Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez!
Bir şeyi değiştirmek istiyorsan, onun için savaşmalısın. Egemenlerin ciddi bir şekilde yardım etmeye niyetleri yok. Onlar bu kapitalist sistemin bir parçası. Çevreyi acımasızca tahrip eden, sayısız ülkeyi yağmalayan, savaşı ve silahlanmayı teşvik eden kim, neden birdenbire “iyi” oluversinler? Direniş olmazsa böyle devam edecekler!
Bu yüzden örgütlenmeliyiz! Her şeyden önce sendikalarda. Ancak, yönetimleri uzlaşmacı. Ama sendikadaki bu fırsatçıları ve yöneticileri desteklemek zorunda değiliz, meslektaşlarımızla birlikte sınıf mücadelesi içerikli sendika çalışmalarına sahip çıkmalıyız. Ayrıca, genellikle kendiliğinden grevler oluyor ve bunlar yasalara göre yasaklar. Ancak nadiren yargılandılar. Çünkü grevler güç dengesi meseleleridir! Çalışan insanlar birlikte güce sahiptir ve kendilerini savunabilirler!
Aynı şekilde, mümkün olan her yerde protesto eylemleri düzenlenebilir. Hükümet şimdiden bu tür protestoların sağdan ve soldan kışkırtılacağı konusunda uyarıyor ve bunlardan uzak durulmasını tavsiye ediyor. O halde hareketsiz kal ve hiçbir şey yapma? Bu onların işine yarar!
Çeviren: Semra Çelik
İNGİLTERE BAŞBAKAN ADAYI LİZ TRUSS, PETROL VE DOĞAL GAZA DESTEĞİ YAŞAMIN ÖNÜNDE TUTUYOR
Owen Jones / Muhafız
İdeolojik kan tutkusunu tatmin etmek için gezegene kasten zarar vermek ve insan hayatını tehdit etmek en iyi nasıl tarif edilebilir? Daha göreve gelmeden “gelmiş geçmiş en kötü başbakan” unvanını almaya aday Liz Truss ile… Öyle görünüyor ki petrol ve doğal gaz şirketleri için 130 kadar sondaj ruhsatı vermeyi planlıyor. Bunun amacı enerji faturalarının yarattığı sosyal felaketle yüzleşmekse, bu en iyi ifadeyle beyhude bir çaba: Fosil yakıtları topraktan çıkarıp dolaşıma sokmak otuz yıl kadar alıyor.
Rusya, bakım çalışmalarını gerekçe göstererek Kuzey Akım 1 boru hattı üzerinden Avrupa’ya gaz akışını keserken, hızlı bir şekilde harekete geçme ihtiyacı daha açık olamazdı, ama yakında başbakan olacak kişinin sunabileceği anlamlı hiçbir şey yok.
Başka yollar da var. Hükümet tarafından güvence altına alınan yeni yenilenebilir enerji kapasitesi megavat saat başına sadece 48 sterline mal olacak; gaz yakıtlı elektrik santrallerini çalıştırmanın mevcut maliyeti ise 450 sterlin. (AB’nin atacağı adımların etkisine bağlı olarak bu maliyet daha da artabilir.) Yani yenilenebilir enerji kaynakları yaklaşık dokuz kat daha ucuz ve enerji sistemimize çok daha hızlı bir şekilde dahil edilebilir. Rüzgar ve güneş enerjisini, enerji bağımsızlığını inşa edecek ve milyonlarca insanın yoksulluğa sürüklenmesini önleyecek etkili bir stratejinin temel direkleri haline getirmemek için ne gibi bir neden olabilir? Bu intihar stratejisi neyle açıklanabilir?
Muhafazakar sağın, ideolojik tercihlerini, dünyanın geleceği, enerji bağımsızlığı ve insanların geçim kaynaklarından daha öncelikli gördüğü şüphesizdir. Gaz ve petrol bir şekilde maço İngiliz geleneğini temsil ederken, yenilenebilir enerji kaynakları kültürel olarak tehlikeli solcu saçmalıklar olarak görülüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının hem pragmatik ekonomiye hem de tartışılmaz bilimsel gerçeklere dayanıyor olması onlar için önemsiz. Zira bir kültür savaşı söz konusu…
Bu tür bir ideolojik kini tüm ihtişamıyla görmek istiyorsanız, karasal rüzgar enerjisinin megavat başına sadece 50 sterlin olduğunu, ama hükümet tarafından esasen yasaklandığı gerçeğini göz önünde bulundurun. Neden mi? Popüler olmadığı için değil-anketler muhafazakar seçmenlerin büyük çoğunluğu da dahil olmak üzere, kamuoyunun dörtte üçünün bunu desteklediğini gösteriyor.
Daha az popüler bir başka seçenek olarak nükleer enerji santrallerinin genişletilmesi için de değil. Nükleer santraller çok daha pahalı ve -zehirli nükleer atıklar bir yana- inşa edilmeleri o kadar uzun sürüyor ki, mevcut acil duruma çok az çözüm olabilirler. Daha da kötüsü, Truss, güneş enerjisinin gelişimini engellemek için planlama yasalarını değiştirmeyi taahhüt ederek megavat başına sadece 55 sterline mal olan bir enerji kaynağını da çöpe attı. “Tarlalarımız güneş panelleriyle dolmamalı” diye bağırırken, sokaklarımız aç çocuklar ve üşüyen emeklilerle dolacak…
Yaklaşmakta olan bu önlenebilir insani felaketin önüne geçilmesi hayati önem taşıyor. Gezegeni kurtarmak da öyle. Bu hafta bilim insanları Grönland buzullarının erimesinin kaçınılmaz olarak deniz seviyelerinde büyük artışa yol açacağı ve kıyı bölgeleri ile buralarda yaşayan herkesi tehdit edeceği sonucuna vardı.
Yenilenebilir enerjiye kararlı bir geçiş, bu felaketi en azından hafifletme umudu sunarken, İngiltere’deki sondaj çalışmalarını genişletmek Kuzey Denizi petrolünü cehenneme dökmek anlamına geliyor. Fosil yakıt şirketlerine verilen sübvansiyonların mali yükünü vergi mükelleflerinin taşıması bekleniyor ve bu da onlara iki kat pahalıya mal olacak: Hem şimdi ceplerinden çıkacak hem de sürdürülebilir bir geleceğe mal olacak.
Britanya’nın gideceği yön belli: Truss’un Britanya’sı klişeleşmiş Daily Mail (magazin) manşetlerinden devşirilmiş politikalarla yönetilecek… İşçi Partisinin kamu hizmeti mülkiyeti sorunuyla yüzleşmeyi reddetmesi uzun vadeli bir çözüm olasılığını ortadan kaldırırken -ve servetin vergi mükellefinden hissedara aktarılmasını körüklerken- en azından enerji devlerine uygulanacak ek vergi önerisi faturalara biraz rahatlama sağlamış olur.
Bu haliyle Truss, yaşam standartları, enerji bağımsızlığı ve iklim gibi birbiriyle kesişen üç krizi ele alma konusunda hiçbir işe yaramayan bir tepsi dolusu aşırı sağcı zehirli hap sunmaktan başka bir şey yapmıyor. Ve evet, Truss solcu iyilikseverlerin tiksinti duymasını istiyor olabilir, ama kış geldiğinde kendi muhafazakar seçmenlerinin çoğu da evlerinde titriyor olacak.
(Çeviren: Dış Haberler Servisi)