Mamak Belediyesi işçisi: Birlikte hareket edince olmaz denilenler oldu
Mamak Belediyesinde çalışan Hizmet-İş üyesi bir işçi yazdığı mektupta toplu sözleşme sürecini değerlendirdi.
Fotoğraf: DHA
Mamak Belediyesinden bir şirket işçisi
Ankara
İçinde bulunduğumuz durumu anlatmaya Hizmet-İş’in örgütlenme sürecinden başlamak istiyorum. Eski işçilerin anlattığına göre, Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş, işyerimize 2005’te belediye başkanlığı eliyle girmiş. Genel-İş ise örgütlü olduğu yerde kimi işçilerin uyarılarına rağmen bu sürece ne hazırlık yapmış ne işçi komiteleri kurmuş ne de karşı koymuş. O zamanlar buna karşı çıkan kadrolu işçiler MEB ve başka kurumlara sürülmüş. Sonrasında biz binlerce taşeron işçi olarak paravan şirketler tarafından işe başladık. O zaman bini aşkın olan kadrolu işçi sayısı şimdi 116.
İLK DEFA TEMSİLCİ SEÇİMİ YAPILDI
Taşeron işçiler olarak çok hakkımız gasbedildi. Fazla mesai, izin, ikramiye, bayram ikramiyeleri, banka promosyon ödemeleri vb. hiçbir şeyden faydalandırılmadık. Hizmet-İş biz taşeron işçilere karşı hep kör, sağır, dilsizdi. Bilmem kaç seçim vaadinden sonra “kadro” diye diye taşerondan alınıp belediye şirketlerine geçirildik. Kısa süre sonra bunun kadro hakkı olmadığını gördük. Ama o zaman belediyenin önünde davul, zurna çalınıp, biz işçilere kadro verilmiş gibi şenlik yaptırıldı. Hizmet-İş bu sefer de biz şirket işçilerini üye yaptı. Ama 17 yıldır ekonomik, sosyal özlük haklarımız sendikanın hiç umurunda olmadığı gibi ilk defa geçtiğimiz son süreçte baskılarımız sonucunda sadece benim çalıştığım yerde temsilci seçimi için sandık konuldu. Daha önce 17 yıl boyunca ne delege ne de temsilci seçimi yapıldı.
TASLAĞI YIRTINCA SENDİKACILAR ŞANTİYENİN YOLUNU ÖĞRENDİ
2020 yılında imzalanmış olan toplu sözleşme de önceki yıllarda olduğu gibi bizim haberimiz onayımız olmadan imzalandı. Kovid süreci, onun üstüne kriz adı altında durmayan zamlar, asgari ücret seviyesinde maaş alan biz belediye işçilerini fena vururken, TİS görüşmelerinin başladığını işyerinde panoya asılan taslaktan anladık.Taslağı panodan alıp yırttık, hepimiz “Kime sordular biz bunu kabul etmiyoruz” diyerek tepki verdik. Tartışmalar başladı, bizim şantiyenin yolunu bilmeyen sendikacılar ayağımıza geldi. Nabzımızı tutmaya gelen çalışıyor, bizi 7 bin liraya çalışmaya razı etmek için konuşuyorlardı. Ummadıkları, ilk kez karşılaştıkları tepkileri gördüler bu sefer. Hakaret, tekme, yumruk... Sendikacılar konuşamaz oldu. Bizim onayımız olmayan sözleşmeyi kabul edemeyeceklerini, gerekirse greve gidilmesini söyleyen arkadaşlar oldu.
HAK-İŞ GÖRÜŞTÜ, BELEDİYE BAŞKANI NABIZ YOKLADI
2022 mayıs ayında başlayan TİS sürecinde, daha önce bizi muhatap almayan Belediye Başkanlığı 10 gün kadar önce işçi toplantısı yaptı. “7 bin-7 bin 500 lira verebileceğini, 45 saatlik çalışmanın 40 saate düşürülmeyeceğini” söyleyerek o da bir nabız yoklaması yaptı. Biz bölgede çalışan işçiler (Başkanlıkta çalışanlar alkışlasa da) bu ücreti ve 45 saatlik çalışmayı kabul etmeyeceğimizi net olarak ortaya koyduk. Ayrıntılarını biz sendika üyesi olmamıza rağmen bilmesek de bu toplantıdan önce Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın gelip başkanlıkla görüştüğünü biliyoruz. Bizimle görüşüp bir bilgi veren olmadı. Belki de bu nabız yoklamasını birlikte kararlaştırmışlardır.
BİRLİKTE HAREKET EDİNCE 7 BİNDEN 8 BİNE ÇIKTI
Sonuç olarak şimdi gruplar arası farklar olsa da en düşük 8 bin lira maaş, 40 saatlik çalışma ve kimi sosyal haklarda iyileşmeler oldu. Biz anladık ki bölgede çalışan işçiler olarak ortaya koyduğumuz tepki temsilci seçiminin olmasını ve toplu sözleşmede kimi kazanımları sağladı. Demek ki birlikte hareket ettiğimizde sendika yöneticileri gelmedikleri işyerimizin kapısından koşarak içeri giriyor, “Ödeyemem” diyen belediye başkanı daha yüksek bir ücrete imza atabiliyor.
BÜTÜN YURTTA BİRLEŞSEK BU ZAMLAR BİTMEZ Mİ?
Şimdi hepinize şunu sormak istiyorum, biz bölgede çalışan işçiler olarak bir de belediyenin bütün birimlerindeki işçilerle birlik olsak daha iyisini başaramaz mıydık? Benim cevabım evet başarırdık. Peki biz işçiler yurdumuzda hep birlik olsak; bitmez mi bu zamlar, bu açlık sınırında maaşlar, yaşadığımız aşağılanmalar, işten çıkarma tehditleri? Bitsin kardeşler, birleşelim bitirelim. Kendi elinle kazanmak güzel şeymiş, moralimiz daha iyi şimdi.