Güzelbahçe'de hafriyat ve beton santrali tozu hayatı çekilmez hale getirdi
Güzelbahçe Çamlı Mahallesi’nde yaşayan halk, yerleşim yerinin yanı başındaki atık geri dönüşüm tesisi ve Akçansa Çimento Beton Santralinden yayılan toz ve gürültüden şikayetçi.
Çamlı'daki Akçansa Çimento Beton Santrali | Fotoğraf: Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir’in Güzelbahçe ilçesi Çamlı Mahallesi’nde bulunan Akçansa Çimento Beton Santrali ve Haydar Madencilik tarafından işletilen atık geri dönüşüm tesisi çevre ve insan sağlığını tehdit ediyor. Çamlı Mahallesi’nde yaşayan bölge halkı hem beton santrali hem de atık tepesine ilişkin yıllardır çözüm üretilmesini bekliyor. Mahalleli son olarak Güzelbahçe Belediyesi ve CİMER’e konuyla ilgili şikayette bulundu. İki tesisin hem çevre hem de insan sağlığına etkilerini sorunlarına çözüm bulamayan mahalleli ve İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Üyesi Ahmet Sosyal ile konuştuk.
Yeni Dört Mevsim Kooperatifi Başkanı Yılmaz Gür, “İnsanların yaşam haklarının elinden alınmaması gerekiyor. Etrafımızda bulunan beton fabrikası ve moloz tepe olarak adlandırdığımız yerden dolayı çoğunlukla toz bulutuyla karşı karşıyayız. Çoğu kişide sağlık problemi oluşmaya başladı. İnsanlar güzel bir hayat yaşamak için geldikleri bu yerde hayal kırıklığıyla karşılaşıyor. Bu durum bitkilere, ağaçlara, yer altı sularına ve bizlere zarar veriyor” dedi.
‘HER ŞEYİN ÜZERİ TOZLA KAPLI’
10 yıldır Çamlı Mahallesi’nde yaşayan Başak Evler Sitesi Yöneticisi Gürbüz Bursalı, “Beton santrali geldiğim günden beri var. Buranın tozu, gürültüsü ve son iki ayda sesli sisteme geçmeleriyle birlikte gün boyu gürültü var. Üç yıldır böğürtlenimden meyve alamıyorum. Her şeyin üzeri tozla kaplı” dedi.
Tozdan dolayı evlerinde oturamadıklarını anlatan Gürbüz, “Pencereleri değil panjurları dahi açmıyoruz. Binlerce kamyon moloz var burada hiçbir şekilde gitmez. Bu durum kansere neden oluyor. Yöneticilerin bunu dikkate alması gerek. Bölgede hayvancılık yapılıyor, bunlar vasıtasıyla da hayvanlardan aldığımız gıdalarla bizlerin vücuduna enjekte oluyor. Buna artık bir dur deyin” diye konuştu.
‘TOZDAN DOLAYI BİTKİLER BİLE NEFES ALAMIYOR’
10 yıldır Çamlı’da yaşayan Yeni Dört Mevsim Sitesi sakini Duran Çelik ise, “Çevre sorunları ve sağlıkla ilgili problemler çıktı. İzmir’in yıkıntı binalarının, kentsel dönüşüm atıklarının hepsini buraya koydular. Sürekli bir toz salınımı oluyor. Uzmanlar daha iyi bilir ama bu tozun içinde izole edilmemiş asbest tozları var. Bu yetmiyormuş gibi bir de çimento fabrikası var. Onun yaydığı tozlar da ektiğimiz sebzelerin üzerinde. Tozdan dolayı bitkiler bile nefes alamıyor. Yerleşim yerinin yanı başına atık işleme merkezi yapmak ve arkasından çimento fabrikasını sürekli çalışır hale getirmek nasıl bir çevre anlayışıdır?” diye sordu.
‘SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE OTURAMIYORUZ’
Yaklaşık 9 yıldır Yeni Dört Mevsim Sitesinde oturan Hande Nalbant da “7 yıl önce Haydar Madencilik diye bir hafriyat firması inşaat atıklarını getirmeye başladı. O günden beri tozdan dolayı ne çiçek ne bitki hiçbir şey ekemiyorum. Artı çimento fabrikası var. Akşam 6’dan sonra her yeri toz bulutu kaplıyor. Bu iki sebepten dolayı pencerelerim kapalı oturuyorum, dışarıda bir şey yiyip içmiyorum. Çünkü tozlar sağlığımıza zararlı. Buraya doğal ortam diye gelmiştim ama hayal kırıklığına uğradım maalesef. Gereken yerlere şikayet etmeme rağmen hiçbir olumlu yanıt alamadım. Sağlıklı bir çevrede oturamıyoruz. Toz ve gürültünün önlenmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘İZMİR’İN ZATEN BİR ASBEST SORUNU VAR’
Atık tepesinin iki sene önceki depremin ardından oluştuğunu söyleyen İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Üyesi Ahmet Soysal, “Ağır ve orta hasarlı binaları hiçbir önlem almadan yıktılar ve onların hafriyatı o atık tepesini oluşturdu. Bu atıkların içerisinde asbest var. Bütün İzmir olarak ayaktayız gemi geliyor mu gelmiyor mu diye. Gemideki problemlerden bir tanesi asbest ama o geminin gelmesine bağlı olmadan İzmir’de zaten bir asbest sorunu var. Yerel yönetimlerin gemi konusundaki çabaları takdire şayan; ama terzinin önce elbisesini de düzeltmesi lazım” dedi.
‘MEZOTELYOMA VAKALARININ NEDENİ BURADA YATIYOR’
Asbestin gözle görülmediğini ve toz bulutuyla yayıldığını ifade eden Soysal, “Asbesti soluduğunuz vakit akciğer kanserine yol açıyor. Bir insana mezotelyoma teşhisi koyduğunuz zaman o insan mutlaka asbest lifleriyle karşılaşmıştır. Bu kentte birçok bina yıkılıyor o binaların yıkılmasıyla burada moloz tepesi oluşuyor. İzmir’de 10 sene sonra mezotelyoma vakaları arttığı vakit neden bu böyle oldu diye tartışmayalım nedeni burada yatıyor. İnsanların oturduğu yere bir asbest dağı yapmamalısınız. 2011’e kadar yapılan her binada asbest kullanılmıştır. O yüzden 2010’dan önce yapılan binaların yıkımında mutlaka uzmanlar o binaları incelemeli ve asbest arıtımı yapmalı. Çıkan asbest özel olarak paketlenerek tehlikeli atık depolayan firmalara verilmeli” dedi.
Her iki olayın da imar planının önemini ortaya çıkardığını söyleyen Soysal, “Kentin imar planlarıyla oynamayın. Kentin yakınında beton santrali var, eğer böyle bir santral varsa buranın imara açılmaması gerek. Burada bir imar var ve siz burada yaşayan insanların hemen yakınına içinde asbest olan atıkların depolanacağı bir nokta yapıp ruhsatlandırıyorsunuz. Bunların hepsi hata. Bir kentin imar planlarıyla oynuyorsanız orada yaşayanların yaşamlarıyla oynuyorsunuz demektir” diye ekledi.