05 Eylül 2022 04:48

İşyerlerini temel alarak birleşik mücadeleyi örelim

"Kamu emekçilerinin talepleri sahiplenme ve mücadeleye katılma eğilimleri, emekçilerin bizzat kendisiyle ve birleşik mücadelesiyle gerçekleşebilecektir."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Zeynep SARIKAYA ALTUN
Tüm Bel-Sen Genel Mali Sekreteri

“Grevli toplu sözleşmeli sendika” şiarıyla yola çıktığımız kamu emekçilerinin sendikalaşması ve mücadele süreci, tarihteki yerimizi ortaya koymaktadır. İşçi sınıfının mücadelesini örnek aldığımız ve yolumuzu açan mücadele süreçleri de rehberimiz olmuştur. İşyerlerinde yaptığımız kitlesel toplantılarda taleplerimizi ve nasıl mücadele edeceğimizi birlikte tartışıp karar altına aldıkça kamu emekçileri sürece katılıp, kazanım elde ettikçe konfederasyonumuz da sendikal hareket de büyümüştür. Büyüyen kamu emekçileri hareketinin önüne geçemeyen hükümet, bizzat kendi eliyle farklı sendikalar kurdurmuş, asıl amacı sendikal hareketi bölmek ve zayıflatmak olan bu sendikalar, KESK’i yöneten anlayışlardan kaynaklanan hatalarla birleşince, mücadeleyi bölmeyi ve geriye çekmeyi başarmıştır. İşyerlerinde üyelerini sürece katıp, taleplerin elde edilmesi için mücadele etmek yerine merkezi düzeyde diyalog yoluyla sendikacılık yapan Memur Sen ve Kamu Sen gibi uzlaşmacı diğer konfederasyonlar “bürokratik sendikacılığı” esas alıp ona göre politika belirlemektedir. Sendikal rekabet ve ayrışma mevcut sorunlara çözüm olmadığı gibi emekçileri bölmekte ve ortak talepler etrafında birlikte hareket etmesi önünde daha da büyük engel oluşturmaktadır.

BÜROKRASİNİN GÜÇLENMESİ KONFEDERASYONU KÜÇÜLTTÜ

KESK ve bağlı sendikalar da aradan geçen yıllar içinde işyeri temelli sendikal örgütlenmeden uzaklaşıldıkça, karar ve mücadele süreçleri sendikal kadrolara ve anlayışlara dayanan karar organlarına bırakıldıkça her geçen gün küçülmüştür. Siyasal anlayışlar üzerinden süren sendikal mücadele, diğer anlayışlara tahammülsüzlük ve ayrışmalar, sendikal rekabet, mevcut sorunların çözümünden uzak, emekçileri bölen ve ortak talepler doğrultusunda birleşilmesine engel olmaktadır. Sendikal demokrasiye giden yol, işyerlerinde örgütlenme yaparken, emekçilerin siyasi düşüncelerine bakmaksızın onları karar organlarına ve eylem süreçlerine dahil etmek ve katılımını sağlamaktan geçer.

KESK ve bağlı sendikaların iç örgütlenmesinde meclis vb. tekçi yapılar emekçileri sendikadan uzaklaştırıp, bürokrasiyi güçlendiren, emekçiden uzaklaşan, sendikanın işleyişini bozan tutumlar konfederasyonumuzdaki küçülmenin nedenlerinden biridir.  Bu tutum ve anlayış, yönetme biçimi devam ettikçe küçülme kaçınılmaz olacaktır.

KADIN MECLİSLERİ VE EŞBAŞKANLIK TEMSİLİYETİ ARTIRMADI

Sendikalarımızdaki kadın kamu emekçisi sayısı neredeyse yarısını oluşturmasına rağmen, karar ve temsil düzeyindeki oranımız maalesef bu düzeyde değildir. Kadın meclisleri ve eş başkanlık sisteminin kadınların sendikal yönetim ve temsiliyeti için önünü açacağı söylenerek getirilmiştir. Ancak böyle düşünülmesine rağmen sadece bir siyasi irade yansıması olduğundan bu mekanizmalar getirilirken iddia edilen katkısı bulunmamıştır. Sadece seçilmiş kadroları bir araya getirip çalışma yapılması kendini tekrar eden durum yaratmış ve amacın dışına çıkılmıştır. En iyi tarafından şube binalarına gelen kadınlarla “iş yapılmakta”, neredeyse hiçbir işyerinde kadın çalışması yürütülmemektedir. Dolayısıyla kadın meclisi de kendi içinde bir siyasi iradeyi taşımakta ve tekleştirici bir anlayışa hizmet etmektedir. Sendika organları ve kadrolarında kadın emekçilerin daha çok yer almasını sağlayacak yol bellidir; işyerlerindeki kadın emekçileri sorunları ve talepleri üzerinden çözümlerini de birlikte tartışarak örgütleme, sürece ve mücadele katmaya yönelik yolları yaratma, özel seslenişleri, materyalleri bu çalışmalar üzerinden yürütme, 25 Kasım, 8 Mart gibi özel günler ile sınırlamama…

İZMİR’DE KESK KADIN MECLİSİNİN KAMPI

2-3-4 Eylül’de Dikili’de yapılan kamp da böyle bir etkinliktir. KESK İzmir Kadın Meclisi tarafından “bazı kadın üyelerle” yapılan etkinlik birleştiren değil, ayrıştırıcıdır. Bu nedenle finansmanının iş kolu şubeleri tarafından sağlanmasının talep edilmesi kabul edilemez. Kampa gidecekse herkes kendi finansmanını sağlamalıdır. Ya da böyle bir kamp yapılacaksa tüm üyelere açık çağrı yapılarak, işyeri panolarına duyuruları asılarak, içeriği, yeri, kaç gün olacağı, fiyatı, finansman biçimine kadar katılımı örgütlenerek yapılabilir. Yok dar bir politik kamp yapılacaksa bunun da yapılış biçimi bellidir.

Gelinen süreçte sendikamızda karar alma süreçlerinde dayatmacı, tekçi ve sahip olunan siyasi düşüncenin iradesini sendikal organ ve kadrolarına yansıtmak ana hedef haline getirilip sendikal demokrasi yok sayılmaktadır. Kolektif yürütülmesi gereken çalışmaya engel olunup oy birliği sağlanmayıp, oy çokluğu ile ittifakların oylamaya yansıtılması dayatma haline gelmektedir.

Kamu emekçilerinin sendikal ve siyasal alandaki en ağır günleri yaşadığı şu günlerde hayat pahalılığı, enflasyon ve ekonomik koşullar biz kadın emekçileri daha da derinden etkilemektedir. Kamudaki özelleştirme, güvenceli çalışma, grevli toplu sözleşmeli sendika, sosyal haklar, özel sorunların çözümü için işyerlerinden tartıştırılarak belirlenecek araçların tespiti, çözüm yolları, talepleri sahiplenme ve mücadeleye katılma eğilimleri de yine ilk yola çıktığımız günlerdeki gibi emekçilerin bizzat kendisiyle ve birleşik mücadelesiyle gerçekleşebilecektir.

Biz kamu emekçileri bunu yıllar öncesinde yaptık ve yine yapabiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Yeni Orta Vadeli Program, Resmi Gazete'de yayımlandı

SONRAKİ HABER

Fındık işçilerinin ‘ağır koşullarda’ emek mücadelesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa