Fındık işçilerinin ‘ağır koşullarda’ emek mücadelesi
Fındık tarlasında hem hızlı çalışacaksın hem de temiz, dalda tek bir fındık kalmayacak... İşçiler aralarında konuşmaya başlıyor. Soruları benzer: “Molaya ne kaldı”, “Öğlene ne kaldı?”
Fotoğraf: Evrensel
Mustafa ADAY
Düzce
Ağustos ayı, fındığın zamanıdır. Mevsimlik tarım işçileri, harçlığını çıkarmak isteyenler fındık tarlasında toplanır. Fındık işçileri ağır koşullarda çalışır, sigortasız, bitmek bilmeyen bir ‘mesai’…
Düzce’de bir fındık tarlasındayız. Beraber fındık topluyor, işten fırsat buldukça sohbet ediyoruz. Sabah 8’de işbaşı yapılıyor. Geç kalmamak için 6’da uyanıp hazırlanıyoruz. 18’inden 75’ine… Her yaştan işçi var. Önce servise biniyoruz. Tarlaya ulaşmak için dağın yamacında traktör veya pat pat denen araçlara binmek zorundayız. Yolculuk tehlikeli. Ocak adı verilen her bir fındık ağacı iki kişiye teslim ediliyor. Yaklaşık 15 ocağı diğer işçilerle beraber bitirmeniz gerek. Başımızda duran çavuş sesleniyor: “Haydi aslanlarım. Bugün bu tarlayı bitirelim, akşama dondurma var.” Hemen arkasından bahçe sahibi: “Arkadaşlar dalda fındık kalmasın, yazık günahtır.” Fındık tarlasında hem hızlı çalışacaksın hem de temiz, dalda tek bir fındık kalmayacak. Tarla yamaçta olduğu için ayakta durmak epey zor. Bir yandan sıcak bastırıyor, bir yandan toz. İşçiler aralarında konuşmaya başlıyor. Soruları benzer: “Molaya ne kaldı”, “Öğlene ne kaldı?”
PAYDOS SESİYLE DUYULANLAR…
Fındıkta çalışma süresi yaklaşık iki ay sürüyor. Bu sürede 5-6 bin lira kazansak, evin geçimine katkı olur diye düşünüyor işçilerin her biri. Öğle paydosu sesi duyuluyor. Olduğu yere çöken işçiler derin bir oh çekiyor. Yaşı daha büyük olanlar başlıyor konuşmaya, “Çalışmaya mecburuz, 100 liranın değeri 10 liraya düştü. Yevmiyeleri aldığımız gün markette yarısı gıdaya gidiyor da iki poşet dolmuyor bile.” Fındık işçisine çoğu yerde yemek verilmiyor. Tuvalet, temizlik önlemleri zaten yok. Yorgunluğu biraz da olsun atmaya çalışırken sık sık hava durumu konuşuluyor. “Yağmur yağsa da dinlensek” diyor bir işçi. Eğer yağmur yağarsa iş yok demektir.
BİR YANDA FİYAT, DİĞER YANDA ÜCRET
Fındık toplarken fındık fiyatını konuşmazsak olmaz. 55 TL olarak açıklanan fiyatın piyasada karşılık bulmayacağını, ancak 40 TL civarında satılabileceğini düşünüyor işçiler. Satış fiyatlarını konuşurken kafalarında kendi yevmiye ücretleri var tabi. “Fiyat 75 TL olsaydı yevmiyemiz 250 değil 300 lira olurdu” diyor içlerinden biri. Bir diğeri giriyor araya, “Bu çalışma ve tempoya göre 350 liradan aşağı almamayız” diyor.
"BİZ BU PARAYA ÇALIŞMAYIZ"
Yevmiyeleri tartışırken ertesi günkü tarlada niye daha fazla yevmiye almayalım fikri çıkıyor ortaya. Çavuşu da ikna ederek hep bir ağızdan ertesi günkü yevmiyenin 250 lira değil 300 lira olmasını, yoksa çalışmanın olmayacağını söylüyorlar. Herkesin yevmiye artışı istediğini gören tarla sahibi talebi kabul etmek zorunda kalıyor. Saatler 18’e doğru giderken günü bitirip dinlenme isteği artıyor. Yarışırcasına çalışılan bir günü daha geride bırakarak yine traktör veya pat patlara binip evlerimize doğru yola çıkıyoruz.