İngiltere’de demiryolu grevleri: İşçi haklarına dönük saldırılara karşı grevler yaygınlaşmalı
RMT Genel Sekreteri Mick Lynch, işçilerin taleplerini karşılayacak bir anlaşma sağlanıncaya değin grevlere ve kampanyalara devam edeceklerini belirtti.
Arif Bektaş (solda), Mick Lynch (sağda) | Fotoğraf: Evrensel
Arif BEKTAŞ
Burston
İngiltere’de uzun yıllardır işçi ve emekçilere yönelik saldırıların tırmandığı ve çeşitli sebeplerle tüm krizlerin işçi sınıfının sırtına atılmasına karşı ciddi bir tepki, haziran ayında demir yolu işçilerinin grevlerle karşılık vermesi ile başladı. Peşinden onlarca hatta yüzlerce alanda peş peşe grevler patlak verdi. Tüm işçilerin, ücret düşüklüğü başta olmak üzere, iş koşullarının ağırlaşması ve iş güvenliğinin yok edilmesine karşı ortak bir sloganı vardı: İşçiler “Artık yeter” dedi.
Haziran’dan bu yana yaptıkları birçok grev karşısında hükümetin ve işverenlerin hâlâ masaya oturmamak için direnmeye çalışırken, işçiler ise yeni grevlerle mücadelede kararlı görünüyor. Grev dalgasının öncü sendikacısı olarak öne çıkan, eylül ayı içinde de yeni grev tarihlerini açıklayan Demiryolu, Denizcilik ve Taşımacılık Sendikasının (RMT) Genel Sekreteri Mick Lynch, grevdeki işçilerle daha çok zamanını geçirirken, başka etkinlikleri de ihmal etmiyor. Geçtiğimiz yüzyılın ilk yıllarında başlayan, 35 yıl süren ve İngiltere tarihinin en uzun grevi olan Burston Öğretmenler grevi nedeniyle her yıl yapılan festivale davetli olan Lynch, bize de burada randevu verip, mücadelesini ve bundan sonra sendikaların neler yapacağını anlattı.
“ASLEF İLE YENİ GREVLER PLANLIYORUZ”
Genel Sekreter, RMT’nin grevlerin ne kadar süreceği ve bundan sonraki planlarının ne olduğuna dair soruya, işçilerin taleplerini karşılayacak bir anlaşma sağlanıncaya değin grevlere ve kampanyalara devam edeceklerini söyleyerek yanıt verdi. “Bizlere kabul edemeyeceğimiz teklifler sundukları müddetçe grevlere devam etmeyi planlıyoruz. Tren makinistleri sendikası ASLEF ile koordineli grevlerle sistemin tümüyle kilitlenebileceği yeni grevler planlıyoruz” diyen Lynch yeni başbakanın kabinesinde yeni bir ulaştırma bakanının atanabileceğini ve bu durumun yeniden masaya oturmak üzere müzakereleri etkileyebileceğini belirtti. Ancak, her halükârda çalışma koşulları, ücretler ve iş güvenliği konusunda demiryolcuların taleplerinin karşılanmaması halinde grevlerin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Mick Lynch ayrıca bu bağlamda farklı sendikalarla benzer meseleler üzerinden bir ortaklık sağlamayı beklediklerini zira detaylarda ufak farklar olmakla beraber esas meselenin aynı olduğunu hatırlattı: “Bütün mesele paranın kimde olduğu ve kimin parasının olmadığı. Dolayısıyla yeniden bölüşüm yani paranın zenginlerden alınıp işçi sınıfına dağıtılması en önemli konu. Bunu yapmanın farklı yolları var örneğin vergilendirme ya da kamu hizmetleri yoluyla yapılabilir. Dolayısıyla bu anlamda bir değişim için RMT olarak kampanyalarımızı sürdüreceğiz.”
“KOORDİNELİ GREVLER ÇOK İYİ BİR FİKİR”
RMT Genel Sekreteri gündemlerinde koordineli kesintisiz grevlerin olup olmadığına dair soruya, Sendikalar Konfederasyonu’nun (TUC) 11-14 Eylül arasında Brighton’da yapılacak olan genel kurulunu işaret ederek yanıt verdi. Genel Kurul’un bu konunun konuşulacağı yer olduğunu belirten Lynch “Elbette koordineli grevler çok iyi bir fikir. Ancak şirketler ensenizin dibinde bitmişken aylarca başka sendikaların kararını beklemek mümkün değil. Halihazırda saldırıyla karşı karşıya olan demiryolcular, postacılar, telekom işçileri, temizlik işçileri ve diğer birçok iş kolunda işçi var. Dolayısıyla biz de şimdilik onlarla koordinasyon içindeyiz” dedi. Bu bağlamda bazı sendikaların genel grev çağrısı yaptıkları da düşünüldüğünde Sendikalar Konfederasyonu’nun grevler konusundaki tutumunun ne olduğuna dair soruya RMT Genel Sekreteri, böyle bir çağrı yapıldığında sendikalarının bunu destekleyeceğini ancak ülkedeki sendikal yasalar nedeniyle bu çağrıyı yapmanın oldukça güç olduğunu belirterek cevap verdi. Lynch sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak şunu söylemek çok da zor değil: ‘Bakın burada, şurada ve her tarafta ücret anlaşmazlıkları var, insanları harekete geçirecek kampanyalar, protesto gösterileri örgütleyelim.’ Bu şekilde bir gün ya da bir hafta sürecek bir genel grev ilan etmek yerine ‘genelleşmiş grevler’ yapabiliriz. Elbette biz sendika olarak bu yapbozun küçük -ama kararlı- bir parçayız ve bu iş ancak başkalarının da bizimle beraber hareket etmesiyle olur.”
"'ARTIK YETER” HAREKETİ ETKİLİ HALE GELECEK"
Süren ihtilafların ve müzakerelerin çoğunlukla ücretler üzerinden olmasına karşın sendikal haklara yönelik artan saldırılar karşısında işçi hakları konusunda yeni bir politik talebin sendikaların gündeminde olup olmadığına dair soruya ise Mick Lynch, İşçi Partisi’nin önümüzdeki seçimlerde bu konuyu etraflıca ele alan yeni bir yasal çerçeveyi seçim programında sunması gerektiğini ve böylelikle büyük bir desteği arkasına alabileceğini söyleyerek yanıt verdi. Lynch Ülkedeki “Artık Yeter” adlı halk inisiyatifinin de, artan saldırılar karşısında bir karşı koyuş ve bir mücadele arzusunu gösterdiğini belirterek, bunun tüm ülkede etkili bir hareket haline geleceğine de inandığını söyledi.
Son olarak Liz Truss’ın işçi haklarına yönelik saldırı planları karşısında nasıl bir mücadele yöntemi olması gerektiğini diğer sendikalarla biraraya gelip değerlendirip değerlendirmediklerine dair soruya Mick Lynch sendika liderlerinin bu konuda görüştüğünü ve sendika liderlerinin genel kurulu şeklinde düşünülebilecek olan TUC genel kongresinde bu meselenin gündeme alınmasının esas olduğunu söyleyerek cevap verdi. Lynch TUC’a grevlerin genelleştirilmesi yönündeki çağrıyı da bu nedenle yaptıklarını, ancak bunun sendikal hareketlere dönük ağır yasalar nedeniyle birkaç sendika ile olabilecek bir şey olmadığını belirtti.