Helin Şen davasında sanığın tutuklama talebine yine ret
Sokağa çıkma yasakları döneminde 12 yaşındaki Helin Hasret Şen’i “kasten öldürmekten” yargılanan polis Abdullah Ercan’ın tutuklanmasını ölçülü bulmayan mahkeme, tutuklama talebini reddetti.
Fotoğraf: MA
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında, annesiyle ekmek almaya giden Helin Hasret Şen’i Kobra tipi zırhlı araçtan ateş açarak öldüren polis Abdullah Ercan’ın “kasten öldürmek” suçundan yargılandığı davanın duruşması Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Helin Hasret Şen’i kasten öldürmekten tutuksuz yargılanan polis Abdullah Ercan duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşmada, Helin Hasret Şen’in annesi Nazmiye ve babası Ekrem Şen ile avukatları Abdullah Zeytun, Yakup Güven ve Ömer Sansarkan’ın hazır bulundu.
Dosya hakkında görüş bildiren savcı, dosyadaki eksik hususların tamamlanmasını talep etti.
"KATİL HENÜZ HAPSE GİRMEMİŞTİR"
Davanın ilk celsesinde Adli Tıp Kurumu’na istenilen raporun henüz tamamlanarak gönderilmediği görülen duruşmada, söz verilen baba Ekrem Şen, “Benim kızım 8 yıldır toprak altında. Katil henüz hapse girmemiştir. Ben sanığın tutuklanmasını istiyorum” dedi. Anne Nazmiye Şen ise “Sanığın derhal tutuklanıp görevinden alınmasını istiyorum” ifadesini kullandı.
"ÇOK SAYIDA DELİL VAR"
Şen ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, önceki celse tevsii tahkikat talebinde bulunduklarını bu taleplerinin kabul edilmediğine işaret ederek, tevsii tahkikat talepleri ile sanığın tutuklanmasının kabul edilmesini gerektirecek çok sayıda delil olduğunun altını çizdi. Zeytun, Şen’in annesi ile olay yerindeki tanıkların ifadeleri, kamera kayıtları, sanığın savunmalarının aksini gösteren emniyet tutanakları, soruşturma aşamasında delillerin kasıtlı olarak toplanmaması, soruşturmanın 4 yıl yapılmaması, failin kamu görevlisi olması ve soruşturma işlemini yapan kişilerle sanığın aynı birimde olması, bu hususun kovuşturma birimlerince bilinmesine rağmen hiçbir tedbirin alınmamasının sanığın tutuklanmasına yetecek deliller olduğunu söyledi. Soruşturmanın “terör” suçlarıyla yetkili savcı tarafından yürütüldüğünü hatırlatan Zeytun, bunun mağdurun Kürt olması nedeniyle “potansiyel suçlu” olarak lanse edilmesiyle titiz yürütülmediğini ifade etti. Şen soruşturmasında adli ve idari olarak hukuka uygun bir işlem yapılmadığını vurgulayan Zeytun, Şen davasında cezasızlık yaklaşımının hakim olduğunu söyledi.
"SANIK İSTİSNAİ HUSUSLARA TABİ TUTULUYOR"
Failin kolluk olmadığı başka bir olayda öldürme olayı yaşansaydı failin tutuklanmasına hemen karar verileceğine işaret eden Zeytun, cezasızlık ilkesinin başında yargının geldiğini kaydetti. Türkiye’deki kolluğun karıştığı ölüm ve şiddet olaylarının birçoğunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındığını ve AİHM’in bu konuda “ihlal” kararı verdiğini hatırlatan Zeytun, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin cezasızlıkla sonuçlanan dosyalar hakkında bilgi istediğini belirterek, Şen dosyasında AİHM’in Türkiye’yi mahkûm ettiği ihlallerin tümünün mevcut olduğunu ifade etti.
Sanığın kamu görevlisi olması nedeniyle bir takım istisnai hususlara tabi tutulduğunu dile getiren Zeytun, sanığın tutuklanması talebinde bulundu.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Şen ailesinin avukatlarında Yakup Güven’de Kürtlere karşı failin kamu görevlisi olduğu suçlarda cezasızlık politikasının sistematik bir hal aldığının altını çizerek, bu tür durumlarda ya failin beraatine ya da herhangi bir mahkumiyet sonucu doğurmayacak hafif cezalara hükmedildiğini kaydetti. Sivil toplum örgütlerinin verilerine göre, zırhlı araç kazalarının neredeyse yüzde 100’nün Kürt illerinde gerçekleştiğini, bu olayların hiçbirinde mahkemelerin cezaya hükmetmediğini söyleyen Güven, 90’lı yıllarda da yaşanan faili meçhul cinayetlerde durumun aynı olduğunu söyledi. Cezasızlıkla sonuçlanan binlerce olayı incelediklerinde durumun tesadüf olmadığı kanaatine vardıklarını dile getiren Güven, “Adli bir olayda, bir magandanın açtığı ateşle, istemediği halde birinin hayatını kaybetmesi durumunda çoğu kez tutulama kararı verilir. Bu dosyada olay günü kameralar önünde sürekli insan sirkülasyonunun olduğu bir sokakta, insanların yaşamlarını tehlikeye sokan ve sonucunda müvekkil Helin’in ölümüne sebebiyet veren sanığın halen tutuklanmamış olması bu yargılamanın hakkaniyetli ve adil olduğu hususunda tarafımızca şüphe oluşturmaktadır” diye konuştu.
Güven, olayın gerçekleştiği sokaktaki vatandaşların tanık sıfatıyla dinlenmesine ve sanık hakkında tutuklanma kararı verilmesini talep etti.
Tanıkların Helin Şen'in sırtı dönük iken kendilerine ateş edildiğini, ancak Şen'in yüz bölgesine giren kurşunla öldüğünü söyleyen sanık Abdullah Ercan, mahkemenin bu konuda bir değerlendirme yapmasını istedi. Sanık Ercan’ın avukatı ise Şen’in karşı yönden açılan ateşle vurulduğunu savunarak, müvekkilinin tutuklanması talebinin reddedilmesini ve duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
Mahkeme, ATK’de bulunan dosyanın akıbetinin sorulmasına, Şen’in öldürüldüğü sokaktakilerin tanık olarak dinlenilmesi talebinin daha önce reddedildiği ve yeniden karar kurulmasına yer olmadığına, sanık Ercan’ın tutuklanmasının ölçülü olmayacağına karar vererek duruşmayı 15 Aralık’a erteledi.
Duruşma sonrası adliye çıkışında açıklama yapan Şen ailesi ve avukatları, sanığın tutuklanmamasına tepki gösterdi.
"ADALET MÜCADELESİNE DEVAM EDECEĞİZ"
Avukat Abdullah Zeytun, yargıçların failleri koruma amaçlı hareket ettiğine değindi. Adil ve hakkaniyetli işlemlerin yapılmadığını ifade eden Zeytun, konunun katledilen sivil Kürtler olunca hukuksuzluğun devam ettiğini belirtti. Ardından konuşan anne Nazime Şen de, 7 yıldır adalet mücadelesi verdiklerini, tüm deliller ortada olmasına rağmen failin tutuklanmadığını kaydetti. Şen, adalet mücadelesine sonuna kadar devam edeceklerini dile getirdi. (Diyarbakır/MA)