14 Eylül 2022 04:03

Ücretleri eriyen Mata işçileri: Böyle yaşamayı reddetmeliyiz

Mata Otomotiv işçileri sözleşmeli çalışmalarına rağmen aldıkları ücretin yoksulluk sınırının yarısını bile bulmadığını ifade ediyor.

Mata Otomotiv işçileri

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Okan IŞIK
İstanbul

Elektrik, doğal gaz, gıda, kira... Emekçilerin yaşamak için harcama yapmak zorunda bırakıldığı kalemlere peş peşe zam gelirken, bir yandan da ücretlerdeki erime sürüyor. İstanbul Tuzla’da bulunan Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Mata Otomotiv işçileri sözleşmeli çalışmalarına rağmen aldıkları ücretin yoksulluk sınırının yarısını bile bulmadığını ifade ediyor. Emekçilerin aza tamah etmeye alıştırıldığını ifade eden işçiler “Böyle yaşamamız gerektiği dayatılıyor ama bunu kabul etmemeliyiz” diyor.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ağustos ayı enflasyon rakamını yüzde 1.46 olarak açıklamasına tepki gösteren Mata Otomotiv’den bir işçi, “Sadece bizim değil, emeklisinden beyaz yakasına kadar hepimizi ilgilendiren bir mesele bu. Her ay başında ne çıkacak diye bekleyip ince hesaplar yapıyoruz. Artış şu kadar olursa maaş ne olur, ikramiyeye ne kadar yansır, fazla mesai ücretim ne olur hesaplamasına varıncaya kadar titizlikle çalışıp hesap makinelerini açıyoruz. Belki bizim muhasebeci bile bu kadar uğraşmıyordur. Fabrikamızda nisan ayında yeni sözleşme dönemine girdik. Sözleşme 3 yıllık olunca bizim de tek umudumuz enflasyon oranlarına kaldı. Çünkü 6 aylık enflasyon farkı maaşlarımıza zam olarak yansıyacak. Ama marketten pazara her şey zamlanıyor, TÜİK çıkmış 1.46 diye komik rakamlar açıklıyor. Bu açıktan bizim ekmeğimizle oynamak oluyor. TÜİK enflasyon oranını biraz yüksek göstersin hemen kurumun başındakiler görevden alınıyor” dedi.

VELİ GRUBUNDA UCUZ MALZEME PAYLAŞIMI

Okullar açılmadan önce çocukları için okul alışverişi yaptıklarını söyleyen Mata işçisi, “Geçtiğimiz yıl 450 liraya aldığım okul malzemelerinin daha kalitesiz olanlarını bu yıl 1100 liraya aldım. Eşim okuldaki velilerle birlikte WhatsApp grubu kurmuş. Hangi kırtasiyede ne ucuzsa onun bilgisini paylaşıyorlar. Kendimizce böyle yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz. Başka türlü bu yükün altından kalkmak çok zor. Çünkü maaşlarımız, harcamalarımıza gelen zamlar kadar yükselmiyor. Birileri oturdukları koltuktan enflasyon oranı açıklıyor. Aşağıda biz ne yaşıyoruz kimsenin umurunda değil.

‘TÜİK KİRA ARTIŞLARINA BAKSIN’

Son dönemdeki kira artışlarını ve ev sahiplerinin kiracıları evlerinden çıkartmasını eleştiren bir işçi de bu konuda yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İki senedir oturduğum Pendik’teki eve 2 bin 100 lira kira veriyordum. Ev sahibi önce kirayı 5 bin 500 lira yapmak istedi. Kabul etmeyince ‘Fransa’dan oğlum gelip taşınacak’ diye zorla çıkarmaya çalıştı. Senin oğlun şu dönemde Fransa’yı bırakıp zaten Türkiye’ye gelmez. Sözde kira artışı yüzde 25 oranında sabitlenmişti. Ama ev sahipleri çok acımasız davranıyor. Devlet de denetlemiyor zaten. Mahkemeye versek, huzursuz olup o evde yaşayamayız. Mecburen Kocaeli Darıca’ya taşındık. Şimdi 3 bin 200 lira kira veriyorum. Hem düzenim bozuldu hem de kiram arttı. Çocuğumun okulu değişti. Yeni okuluna nasıl alışacak bilmiyorum. Bunun yanında nakliye parasını saymıyorum bile. TÜİK sadece kira artışını dikkate alıp enflasyonu belirlese, karşımıza çok farklı bir rakam çıkar. Biz de zamlar karşısında biraz daha ayakta kalmaya çalışırız.”

"ETTİĞİM TEK DUA BU İKTİDARIN GİTMESİ"

Kısa bir süre önce elektrik, doğal gaz ve suya gelen zamlar karşısında aldıkları sözleşme zammının eridiğini belirten Mata Otomotiv işçisi, “Bir yıl içinde parça parça doğal gaza, elektriğe yüzde 150 civarında zam geldi. Hesaplamasını da yapmışlar. Geçen yıl doğal gaz kullanımı 500 liralık olan bir eve bu ay en az 1100 lira liradan fazla fatura gelecekmiş. Karadeniz’de ‘Doğal gaz bulundu, açın kombileri’ diyenler vardı. Bana gelen faturayı o mu ödeyecek? Milletle dalga geçiyorlar. Bakan Nebati çıkıp ‘Beklentimiz enflasyonun tek hanelere inmesi, Sizin dualarınızla bunu başaracağız’ diye açıklama yapıyor. TÜİK enflasyonuna göre bile dünyada en fazla enflasyon olan üçüncü ülkeyiz. Benim de şu sıra ettiğim tek dua bir an önce bu iktidarın gitmesi. Gelecek olanlar da önce bizleri düşünmeli, yapacaklarını ona göre belirlemeli. Dayanacak halimiz de vaktimiz de kalmadı” dedi.

"FAZLA MESAİ OLSUN DİYE CAN ATIYORUZ"

Bir aylık çalışma ücreti ve ikramiyelerle artık geçinemediklerini belirten başka bir işçi de “Sözleşme döneminden yeni çıktık sayılır. TİS görüşmelerinden kaynaklı içeride biriken sözleşme farkını toplu olarak aldık ama elimizdeki para bir hafta içinde bitti. Çünkü uzun zamandır asgari ücretin bile altında çalışıyorduk. Krediler ve kredi kartları birikmişti. Toplu gelen parayı da oraya yatırdık. Şu an bir ayda cebimize giren ortalama 9 bin 500 lira. Ama yetmiyor. İki yıl önce fazla mesai var dediklerinde burun kıvırırdık. Bugünle kıyasladığımızda çok rahat geçiniyorduk. Ama şimdi vardiya amirlerini fazla mesai olsun diye biz sıkıştırıyoruz. Fazla mesai olsun diye can atıyoruz” dedi.

"AZA TAMAH ETMEYE ALIŞTIRDILAR"

Özellikle son iki yıldır daha fazla yoksullaştıklarını söyleyen Mata işçisi, “Bu iktidar, bizlerin alım gücünü en dibe çekti. İki üç yıl önce rahatça ulaşabildiğimiz marketteki ürünler, bugün lüks haline geldi. Daha da kötüsü bu durum normalleşmeye başladı. Ama değil. Geçen gün kaliteli bir dükkandan baklava aldığımı ve çok pahalı olduğunu söyledim. Yanımdaki arkadaşım ‘Daha ucuzu var gidip oradan alsaydın’ dedi. Daha iyisini hak etmiyor muyuz biz? Gelip Mata Otomotiv’de karbon tozunun içinde çalışıyoruz. Belki yarın hasta olacağız. Ama kendimizi değersizleştirmişiz. Maaş konularında da benzer durum var. ‘Yoksulluk sınırı 22 bin lira olmuş. Maaşlarımız yoksulluk sınırının bu kadar altında olmamalı’ deyince ‘Patron veremez bu ücreti’ diyor arkadaşlarımız. Patron verir mi veremez mi sana ne. Sanki Mata Otomotiv’in aylık cirosunu, ne kadar kâr ettiğini biliyorsun. Sanki buraya ortaksın. ‘Ahmet kirasını ödeyebildi mi?​’, ‘Fatma çocuğuna istediği elbiseyi alabildi mi?​’, ‘Mehmet’e verdiğimiz maaş ona yetiyor mu?​’ diye patronlar düşünüyor mu bizi? Aklından bile geçmiyordur. Sonra fazla mesai olsun diye bekliyoruz. Bizi aza tamah etmeye alıştırdılar. Bunu iktidar yaptı. Ama eskisi gibi şükredelim diyenlerin sayısı da azaldı. Daha iyisini istemek şımarıklık oluyor. Fazla mesai yapmak yerine, insanca yaşayacağımız ücret alalım dediğimizde ilk karşı çıkan ‘Aman sesimizi çıkartmayalım elimizdekinden oluruz’ diyen arkadaşlarımız oluyor. Sanki biz aç gözlüyüz. Başkasının malına göz dikmedik. Sadece saatlerce çalışmamızın gerçek karşılığı neyse onu istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

Eğitimde veli örgütlülüğü

SONRAKİ HABER

Ford Otosan işçisi: Fazla mesai değil ek zam istiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa