14 Eylül 2022 05:00

Ders zili mücadele için çalıyor!

Türkiye kapitalizminin ihtiyaçları ve onun siyasal iktidarının çıkarları hayal ettiğimiz eğitimden mahrum kalmayı gerektiriyorsa, biz tam aksini yapacağız!

Evrensel

Paylaş

Yeni bir dönem daha başladı. Bu sayfaları okurken liselerimiz başlayalı birkaç gün olmuş olacak.

Okullarımız, önceki dönemde biriken çeşitli sorunların ve tartışmaların bir devamı olarak kapılarını açtı. Her birimiz, krizin artan yükleriyle mücadele ederkenngiderlerimizi azaltma tercihini eğitimden yana kullanmak zorunda kaldığımız bir dolu karar anı yaşadık, şimdilik yaşamaya da devam ediyoruz. Günlük öğün mü yoksa kalem kitap almak mı, okumak istediğimiz roman mı yoksa ulaşım mı? Bu anların her birinde kararlar çoktan verilmişti hatta, zorundalıklar dünyası tarafından etrafımız çepeçevre kuşatılmıştı. Neydi bu zorunlulukları oluşturan? Ekonomik kriz, niteliksiz bir lise eğitimi ve giderek gericileşen, bilimsellikten uzaklaşan, bizi doyurmayan, hayallerimizi beslemeyen bir eğitimle her gün bizi yüz yüze bırakan koşullar kim tarafından yaratılıyor ve derinleştiriliyordu?

Sorunun cevabı, Türkiye gençliğine geleceksizlikten ötesini vadetmeyen kapitalizm ve onun tek adam iktidarından başkası değil elbette.

Önceki yıllara kıyasla bu gerçekle tanışmak; sorunlarımızın esas sorumlularıyla, muhataplarıyla karşılaşmak için artık lise sıraları dahil hayatın her alanı açık bir muharebe alanı. Bu gerçek bizi belki yaşamımızın çok daha erken vakitlerinde çepeçevre sarıyor. Çünkü büyüyor ve ağırlaşıyor, bu bir gerçek. Kapitalist sistem, Türkiye burjuvazisini temsil eden tek adam yönetimi, bu krizden çıkış yolunu, liseli gençliğin eğitim gibi birçok hakkından çalarak yapma hedefini adım adım uyguluyor. Liseli gençliğin haklarını ve yaşamını hedef tahtasına oturtan tek adam yönetiminin bu adımlarını uygulamak adına elinde birçok aracı, saldırabileceği birçok mücadele alanı var. Parasız, bilimsel, demokratik, laik ve ana dilde bir eğitim talebi tek adam iktidarının hedefinde oldukça lise gençliği için de bu taleplerin aciliyeti büyüyor. Herkesin erişebileceği, eğitimimize dair bizi ilgilendiren kararlarda söz hakkına sahip olabildiğimiz; laik, bilimsel ve nitelikli bir eğitim talebimiz hem bugünümüzü hem geleceğimizi kazanma mücadelemizin en önemli ayağını oluşturuyor. Eğitimin piyasalaştırılması, sermaye için bir kar alanı olacak şekilde yeniden dizayn edilmesinin, eğitimin içeriğinin boşaltılmasının ve dinci-gericiliğin okullarda hâkim kılınmaya çalışılmasının Türkiye gençliğinin yaşamı için ifade ettikleri ancak bununla açıklanabilir çünkü. Tek adam iktidarının eğitim politikaları, Türkiye gençliğinin eğitim hakkının fiilen gasp edilmesi sonucunu doğuruyorsa bunun karşısında yapılacak olan bu saldırılara karşı sistematik ve bütünlüklü bir mücadeleyle karşılık vermektir.

ORTAK TALEPLERİMİZ İÇİN İHTİYAÇ ORTAK MÜCADELE

Ortak taleplerimizin kazanılması adına yan yana gelmemiz gerektiği aşikâr. Öyle ki ortak sorunlarımız, ortak taleplerimiz varken mücadelemizi ortaklaştıramazsak bu muharebeden galip ayrılmamız mümkün gözükmüyor.

Peki nereden başlamalı? Hepimiz, bazen bize bizden çok daha güçlü gelen, hatta yenemeyeceğimiz kadar güçlü gelen bu “düşman” karşısında kazanabileceğimiz bir şey olmadığı umutsuzluğuna kapılabiliyoruz, bu nedenledir ki nereden başlanacağını da göremiyoruz kimi zaman. Halbuki bize yenilmez gibi gelmelerinin de nereden başlanacağını göremeyişimizin de sebebi tek başına olmamız. Öyleyse önce sıra arkadaşımızdan başlayacağız yan yana gelmeye, tartışmaya, üretmeye, mücadele etmeye.

Bir yanımızdakinden başlamalıyız mücadeleyi büyütmeye. Bu edebi bir anlatım, bir mübalağa olmaktan oldukça uzak. Bizimle aynı güne uyanan, aynı yolu yürüyen, aynı derse giren sıra arkadaşlarımızla yaşadığımız sorunlar karşısında ne yapmak, neyi elde etmek istediğimizi tartışmaya açabileceğimiz doğal birliktelik alanlarımızı kullanmakla; derslerde, teneffüslerde, öğle aralarında, etütlerde bu dergiyi bir yanımızdakine vermekle başlayabiliriz işe. Sonrasında ise bu birlikteliklerimizi sistemli bir araya gelmeye dönüştürebilecek, kantin zamlarının geri alınmasından demokratik bir lise talebine kadar mücadelemizin konusu olan her talebi örgütlerken karar almamızı ve uygulamamızı sağlayabilecek mekanizmaları kurmakla devam etmeli. Liselilerimizdeki değişim buradan başlayacak işte! Önce sınıfımızda, sonra dönemimizde, sonra tüm okulun genelinde… En aşağıdan en yukarıya tüm lisemizde parasız, bilimsel, demokratik ve laik bir eğitim mücadelesini örgütleyecek mekanizmaları inşa etmek üzere yapacağımız hazırlık; en çok istediğimiz, hayalini kurduğumuz bir Türkiye özlemine giden yolları döşeyecek.

Türkiye kapitalizminin ihtiyaçları ve onun siyasal iktidarının çıkarları hayal ettiğimiz eğitimden mahrum kalmayı gerektiriyorsa, biz tam aksini yapacağız! Çünkü biz gençliğin çıkarları her zaman tam tamına onların çıkarlarının tersine denk düşmeye yazgılı. Bu işleyen bir yasa, dersliklerde bizden kaçırılan bir gerçek. Öyleyse müfredatı değiştirmeye de önce bu gerçeği öğrenerek ve öğreterek başlayacağız.

ÖNCEKİ HABER

Bursa'da işçileri taşıyan servis devrildi: Sürücü ve 6 işçi yaralandı

SONRAKİ HABER

Geçim kaygısı bütün ailenin omuzlarında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa