16. Karaburun Bilim Kongresi başladı
Bu yıl 16’ncısı düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi bugün başladı. Açılış oturumunun konusu “Siyasetin Krizi, Seçimler ve Sonrası” oldu.
Fotoğraf: Evrensel
Bu yıl 16’ncısı düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi bugün başladı. 15-18 Eylül tarihleri arasında İzmir Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikasında gerçekleşecek olan kongrenin ana başlığı “Yarınların şafağında ezilenlerin seçimi” olarak belirlendi.
“TARİHİN EN KARANLIK DÖNEMLERİNİ YAŞIYORUZ”
Açılış konuşmasını yapan düzenleme kurulundan Yasemin Özgün, "Türkiye toplumsal tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Başta emekçi sınıflar olmak üzere Türkiye halkları derinleşen bir yoksullaşma süreciyle yüz yüze; yoksulluk ve yoksunlukla beraber özgürlükler bakımından da tarihinin en karanlık dönemlerini yaşıyor” dedi.
Mücadele vurgusu yapan Özgün şunları kaydetti: "Dileriz yarınların şafağı açlık sınırının altında ücrete mahkûm edilen emekçi sınıfların dipten gelen bir dalga gibi süre giden direnişlerinin gerçek anlamda görüldüğü, seslerinin sözlerinin işitildiği günlerin habercisi olsun.”
“EMEK DEMOKRASİ BARIŞ DEMEYE DEVAM EDİYORUZ”
Ardından konuşan Eğitim Sen Mali Sekreteri Güzin Çolak ise Türkiye’nin genel olarak ekonomik ve siyasi anlamda çıkmazda olduğu günlerden geçildiğini söyleyerek, “Açıklanan büyüme rakamların yanında gelir dağılımındaki eşitsizliğin belki de tarihinin en derin olduğu dönemdeyiz. Düşündüğünü söylemenin en ağır şekilde cezalandırılan dönemdeyiz. Akademisyenler, gazeteciler, doktorlar başta olmak üzere tüm emekçi kesimlerin ötekileştirildiği bir dönemdeyiz. Tüm bu tablo karşısında emek, demokrasi, barış demeye devam ediyoruz” dedi.
Açılış oturumunun konusu “Siyasetin Krizi, Seçimler ve Sonrası” olurken oturum başkanlığını Onur Hamzaoğlu yaptı. Konuşmacılar Korkut Bortav “2016-2022: Sınıfsal Bir Gaddarlık”, Taner Timur, “Küresel Kapitalizm Siyasal İslam ve Demokrasi”, Şebnem Oğuz, “Seçime Doğru Türkiye: Siyasal Rejim ve Strateji Sorunu” ve son olarak Özgür Öztürk de “Türkiye Kapitalizmi Nereye gidiyor: Dün Bugün Yarın” konulu sunum yaptı.
“BUNU ÖNLEYECEK MÜCADELE ÖRGÜTLÜ İRADEYE BAĞLIDIR”
Oturumda ilk sözü Korkut Boratav aldı. Online olarak yaptığı sunumda Boratav son 7 yıla odaklanarak, “Bu süreçte kontrol bankalar ve sarayın eline geçti. Milli gelirin son 7 yılını izlediğinizde ekonominin brüt artığı diyoruz. Sömürü oranlarında müthiş bir artış gözlemleniyor. Türkiye’ye nereden bakarsak bakalım ücretlilerin çok önemli bir kaybı olduğu görülüyor. Bu arada işçi sınıfının sayısının geliştiğini görüyoruz. İşçi sınıfı yüzde 15 yoksullaşmıştır. Bundan daha derin yoksulluğu yaşayan bir kesim de var” dedi.
“1980 sonrası ANAP dönemi bölüşüm şokunu işçi sınıfından kalkışması telafi etti” diye konuşan Bortav, önümüzdeki dönemde benzer bir telafi yaşanıp yaşanmayacağının görüleceğini ekledi. Boratav, “Eğer iktidar seçimi kaybederse IMF programı önümüzde duruyor. Türkiye toplumu bu şoklara tahammül edemez, etmemeli. IMF kamu maaliyetinin şokunu yaşamamalı. Bunu önleyecek mücadele örgütlü iradeye bağlıdır” diye ekledi.
“OTOKRATİK REJİMİN GELECEĞİ YOK”
Taner Timur da 2002 tarihinden itibariyle “demokratik Tayyip bey ile otokratik Tayyip bey”in dönemlerini anlattı. 2013 yılındaki Gezi direnişinin demokrasi tarihinin en önemli dönemini teşkil ettiğini söyleyerek Timur, “2015 seçimlerinin kaybedilmesinde etkisi var. Bu seçimden sonra çok olumsuz gelişmeler oldu. 15 Temmuz darbe teşebbüsü aynı zamanda bir karşı darbenin de zeminini hazırlamıştı. 2018 Anayasa değişikliği ile de tek adam rejimini tesisi oldu. İki kavram ön plana çıkıyor; siyasal İslam ve otokrasi. Demokrasi tarihimizde otokratik bir iktidarın varlığından bahsedebiliriz. Geleceği olmayan bir rejim olarak görüyorum. Ortaya çıkan ittifakların önemli olduğunu ve ihtiyatı da elden bırakmamak lazım” dedi.
EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKININ ÖNEMİNE VURGU
Diğer konuşmacı Şebnem Oğuz ise seçime doğru Türkiye’deki siyasal rejim ve strateji sorununu anlattı. Oğuz, 1 Kasım 2015’ten itibaren faşistleşme sürecinin derinleştiğini söyleyerek, yeni tür faşizm yaşandığını ifade etti. Oğuz, bu yeni tür faşizminin her ülkede farklı şekillendiğini dile getirerek, örneklerle açıkladı.
İktidarın “Yolsuzluk ağları”na ilişkin de konuşan Oğuz, “Sedat Peker tarafından açığa çıkarılması kitleleri uyuşturmaya neden oluyor. Kitlelerin bu sistemi sorgulamanı sağlaması bir yana diğer yandan videoları yapılma biçimi kitleleri pasifleştirmeye neden oluyor. Tepki verme ya da karşı koyma değil de bir büyülenme biçiminde oluyor, kitleler sessiz yığınlara dönüyor. Sessiz yığınların yeniden kolektif bir güce dönüşmesinde ise Emek ve Özgürlük ittifakını önemli bir olanak görüyorum” dedi. Emek ve Özgürlük İttifakının öneminden bahseden Oğuz, ittifakın hem seçim döneminde hem de seçim sonrasında Türkiye’nin yapılanması sürecinde önemli bir yerde durduğuna ilişkin umutlu olduğunu ekledi.
“EKONOMİ SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ REFORMLAR DEĞİL”
Oturumun son konuşmacısı Özgür Öztürk ise Türkiye kapitalizminin dünü, bugünü ve yarınını konuştu. Dış borç stokunun sürekli arttığını söyleyen Öztürk, “Benzer kalıbı milli gelirde de görüyoruz. Kişi başına düşen milli gelirin ciddi bir düşüş yaşandığını görüyoruz. Türkiye geçen sene son elli yılın büyümesini yaşadı. Ancak dolar bazında bakıldığında 2010 yılının milli gelirinden daha düşük. Pandemide de aynı düşüşten bahsedebiliriz. Döviz kurları ve yabancı sermaye girişleri sayesinde TL’de düşme yaşandı ve bu durum devam edecek” diye konuştu.
Hukuk devleti ve demokrasi tesis edilirse ülkedeki ekonomi sorunlarının çözüleceği beklentilerinin çok doğru olmadığını belirten Öztürk, “Çünkü bu AKP’nin yarattığı yalancı baharın benzeri olacağı açık. Reform değil devrimle yapı değişikliğe gidildiğinde ancak reelde bir dönüşüm yaşanacağını düşünüyorum” dedi. (İzmir/EVRENSEL)