19 Eylül 2022 04:16

İşçi mektubu: Gerçekler patronun anlattığı gibi mi?

“Siz her gün saatlerce argon gazına maruz kalıyor musunuz? Ya da her gün bir patlama riskiyle iç içe geçiyor mu hayatınız? Sizin arkadaşınız tankın içinde biriken gazdan zehirlendi mi hiç?”

Fotoğraf: Benjamin Wedemeyer/Unsplash

Paylaş

Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesinde çalışan bir işçi

Türkiye gazetesinden Kaan Zenginli Teknik Isı isimli şirketin sahibi Cemal Yıldız ile röportaj yapmış. Röportajda, Karadeniz gazının çıkarılmasından kaynaklı, kaynakçı, borucu, izolasyon ustalarının Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesine akın ettiğini ve piyasada kaynakçı kıtlığı yaşadığını söylüyor. Keza yurt dışında yine bu meslek dallarında Türk kaynakçılara çok talep olduğu için piyasada kaynakçı bulmak artık zor işmiş. Bir diğer şey de iyi paralara gidiyorlar demiş.

Patron Cemal Yıldız beyin gözünde böyle görünüyor. Oysa gerçekler böyle değil. Karadeniz gazının tüketime dönüştürülmesi diye bahsedilen projede (Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesi) çalışan bir kaynakçı 10 bin ila 13 bin lira arasında maaş alıyor. Borucu, 8 bin ila 10 bin, izolasyoncu ve çelikçi 7 ila 9 bin, boyacı 6 ila 9 bin lira arasında alıyor. Ama burada net bir gerçek var, bu meslek gruplarında çalışan bin işçinin yüzde 50’si de asgari ücretle çalışır.

Bu ücretlere yüzde 30 da fazla mesai eklersek, her bahsi geçen kaynakçı ortalama 12 bin üzerinden toplam 15 bin 600 TL ücret almış oluyor. Bu ücreti öyle patron Cemal’in dediği gibi, kimse cebimize koymuyor. Anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirerek veriyorlar. Bir düşünün, her birimiz ailemizi ve sevdiklerimizi geride bırakıp yüzlerce kilometre öteden gelmişiz. Kaldığımız kamp 5 bin kişi. 18 metrekare bir konteynerde 6 kişi kalıyoruz. Yediğimiz yemekler de tat yok, ne kadar bozuk şey varsa bize geliyor... Herkes ishal oluyor, çalışma sahasındaki tuvalet hijyenden yoksun. Yağmur, çamur, soğuk demeden nefes dahi almadan çalışıyoruz, çalıştırıyorlar.

ARKADAŞINIZ TANKIN İÇİNDE ZEHİRLENDİ Mİ HİÇ?

Siz iyi bilirsiniz Cemal bey, burada baskı var. Bütün bunların üzerine sizin bahsettiğiniz o 15 bini almak için fazla mesaiye kalıyoruz. Ağır sanayi işi yapıyoruz. Normalde çok ücret verilip daha az çalışmamız gerekirken, maalesef az ücret verilip çok çalıştırılıyoruz. Ağır iş diyorum çünkü siz her gün saatlerce argon gazına maruz kalıyor musunuz? Ya da her gün bir patlama riskiyle iç içe geçiyor mu hayatınız? Siz 60 metre yükseğe elinizde makinayla kaç defa çıktınız acaba? Sizin arkadaşınız tankın içinde biriken gazdan zehirlendi mi hiç? Yani sizin sandığınız gibi değil o işler.

Kaç tane işyeri 20 bin TL’ye kaynakçı arıyor? İstanbul’da yaşayan biri evinin önündeki 20 bin TL’lik işi maaşı bırakıp neden burada 15 bine çalışsın. Bu gerçekçi değil...

Bir diğer mesele işçilerin yurt dışına gitmesi. Evet maalesef sizin köle gibi koşullarınızdan birazcık da olsa nefes alabilmek için bu yola başvuruyorlar, başvuruyoruz. Aslında yurt dışında da işler sizin bildiğiniz gibi değil. Hangi firmayla yurt dışına giderseniz gidin, bir kaynakçının saat ücreti 5-6 ABD dolarıdır. 240 saat çalışan bir işçinin alacağı para maksimum 1500-1700 dolar arasıdır. Bu parayı neden veriyorlar biliyor musunuz? Sigorta yatırmadıkları, tazminat vermedikleri için. Çünkü devlet güvencesiyle kimse oralara gitmiyor. Yüzlerce, hatta binlerce işçinin paraları kalıyor. En son Tataristan şantiyesinde 700 işçi parasını alamadığı için iş bırakmış, sonra da ücretlerini alamadan Türkiye’ye gönderilmişti. Özbekistan firması olduğu için mahkemeye vermek de mesele, hak almak da... Anlayacağınız her şey göründüğü gibi değil.

Hadi diyelim ki sizin dediğiniz gibi 20 bin TL aldık. (Ki biz kadrolu değiliz, 1 ay işimiz varsa 3 ay yoktur.) Yine yoksulluk sınırının altındayız! Hayatımız uykuyla iş arasında geçiyor. Sabah karanlıkta gidip, akşam karanlıkta geliyoruz. Yine de geçinemiyoruz. Siz bizi 20 binlik makinalar gibi görüyorsunuz. Duygusu olmayan, ailesi, bekleyeni, yokmuş gibi... Ama buradan söyleyelim siz de duyun. Bu bizim kaderimiz, alın yazımız değil. Bu yaşam koşullarının bize dayatılması köle gibi muamele görmemiz elbet bir gün son bulacak...

ÖNCEKİ HABER

Ali Babacan il binasının açılışına katıldı: Heyeti kalabalık, Dersimliler elle sayılabilecek kadar azdı

SONRAKİ HABER

Eğitim için çok para harcıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa