19 Eylül 2022 03:20

İran rejiminin ideolojik kalesi: Zorunlu örtünme

İran'da rejimin ilk yıllarından itibaren baskının en yoğun olduğu meselelerden biri ve rejimini inşası, iki meseleden ayrı değildi: Şeriat ve kadın.

Mahsa Amini | Fotoğraf: Amini ailesi

Paylaş

E. AVA

İran’da Mahsa Amini, başörtüsünü İran rejiminin kurallarına göre takmadığı gerekçesiyle henüz 22 yaşındayken darbedildi, komaya girdikten sonra hayatını kaybetti.

Mahsa’nın defnedilmesine aceleyle gerçekleştirmeye çalışan İran rejimi yanıldı, yüzlerce kişi Mahsa’nın mezarı başında toplandı. Kadınlar başörtülerini çıkarak havada savurdular. “Diktatöre ölüm”, “Kız kardeşimi öldürenin sonunu getireceğim” sloganları yankılandı yine. Benzer bir müdahale şekliyle yine polis halka ateş açtı… Acı sahneler tekrar tekrar yaşandı.

İran’da 2017’den bu yana artan sınıf hareketiyle birlikte eylemlerin ve hak mücadelelerinin ön saflarında kadınlar yer aldı. İran İslam Devriminden bu yana bizler bir cümleyi çokça duyar olmuştuk, “Şimdi esas meselemiz baş örtüsü değil”. Bu cümle sağ bloktan sol bloğa kullanılan bir cümle olmuştu, ta ki son senelere kadar.

Sol ve mücadele gruplarının bir kısmı bu konuda özeleştirilerini verdiler. Çünkü İran rejiminin özünü bu meseleyle bağdaştırmadan ele almamız mümkün değil. Hakeza ilk yıllardan itibaren baskının en yoğun olduğu meselelerden biri ve rejimini inşa süresi bu iki meseleden ayrı gayrı değildi: Şeriat ve kadın.

GAŞTE ERŞAD VE İFFET YASASI

“Gaşte Erşad” ya da Ahlak Polis Merkezi ve devriyeleri, 1980’li yıllardan itibaren farklı formatlarda faaliyet gösteriyor olsa da bu isim altında bu devriyelerin faaliyeti 2006 yılında başladı. 1997 yılında İran’da molla rejimini onaylanan ve sisteme hakim olan çeşitli kesimler tarafından desteklenen “Tesettür ve İffetin Teşviki Yasası” yıllarca hem reformcular ve hem radikal İslamcıların ortaklaştığı zemin oldu.

İran’da 1979 devriminden sonraki ilk günlerden itibaren, o dönemin hararetli politik ortamında dönemin dini ve siyasi lideri Ayetullah Humeyni’ye yakın olan kesim tarafından ‘kadınlara başörtü takmanın ve örtünmenin zorunlu kılınması’ talepleri yükseltilmişti. Kadınların devrim sonrası toplumdaki konumuyla ilgili İran rejiminin ilk hamlelerini rejim tarafından kurulan “İslamcı Devrimci Komiteler”in örtünmemiş kadınlara şiddet uygulamasıyla anlayabiliriz. Bu süreç Tahran’da devrimden sonraki ilk büyük hükümet karşıtı gösterilerin düzenlenmesine yol açtı.

1981 yılının haziranından sonra yaşanan siyasi tutuklamalar, katliamlar ve ardından gelen şiddetli siyasi baskı, zorunlu örtünme tartışmasını yeni bir aşamaya getirdi. Bu dönemde İran rejimi tarafından “Erdem Teşviki ve Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı” oluşturuldu ve kadınlara yönelik şiddet içeren muameleler, tutuklama, kırbaç cezası, cinsel şiddet, kezzap ile vücudu ve yüzü yakma yöntemleri yaygınlaştı.

Yasal olarak 1983’e kadar kadınların başörtü takma zorunluluğuna ilişkin kapsamlı bir yasa çıkarılmamasına rağmen bakanlık başörtüsüz ve örtünmeyen kişilerin devlet dairelerinde bulunmasını yasakladı ve bu önemli bir baskı sürecinin başlangıcıydı. Kadınların hakları gün geçtikçe ellerinden alındı ve mücadele edenler baskılandı, tutuklandı, işkence gördü.

80’li yıllara geldiğimizde polis güçlerinin eski komutanı İsmail Ahmedi Moghadam, “Gaşte Erşad” veya ahlak polisi devriyelerinin oluşumunu Muhammed Hatemi devletinin faaliyetinin son günlerinde Yüksek Devrim Konseyi’nde onaylanan ve Ahmedinejad’ın yönetiminin başlarında uygulanan bir karara dayandığını açıklamıştı. Bu açıklama bize, İran rejimi tarihinin sözde “en rahat dönemi” yani Hatemi döneminde bile bu meselenin hükümet için esas meselelerden biri olduğunu anlatır.

Kültür Devrimi Yüksek Kurulu da, 26 Temmuz 2005’teki 566. toplantısında "İffet Kültürünü Geliştirme Yöntemleri" kararını onayladı. Bu karara göre, Toplumda iffet ve tesettür kültürünün yaygınlaştırılması için koordinasyonu sağlamak amacıyla Kültür ve İslami İrşat Bakanlığı'nda bir komite oluşturulacak ve çalışmalarının raporunu altı ayda bir Kültür ve Devrim Yüksek Kuruluna sunacaktı.”

2006 yazında, polis yetkilileri “Erşad” devriyelerinin başladığını duyurdular ve bu devriyelerin görevini sadece “başörtü ve örtünme” kurallarına uymayanları “uyarmak” olduğunu belirttiler.

BAŞ ÖRTÜSÜ TUTUKLAMALARI

27 Ağustos 2006’da Büyük Tahran Polis Komutanlığı Güvenlik Polisi başkanı Reza Alipour, bir ay içinde 63 bin 693 “başörtüsü sorunlu” kadını uyardıklarını belirtti. Ancak sonraki aylarda prosedür değişti ve polis yetkilileri çok sayıda kadının tutuklandığını duyurdu.

Nisan 2007'de, Tahran polis gücü komutanı Ahmadreza Radan, "Daha kötü ve rezil vaziyette olanlar tutuklanmalı ve kurulumuzdaki kadın danışmanlar tarafından uyarılmalılar. Daha sonra bu kişilerin ailelerinden karakola gelmeleri ve çocuklarının dış görünüşünü düzelterek teslim almaları isteniyor” diye açıklama yapmıştı.

Son yıllarda, Erşad devriye polisleri tarafından darbedilen kadınların videolarının yayınlanması gündemdeydi. Örneğin 2018 yılında yayınlanan videoda erkek ve kadın polis memurları bir parkta birkaç genç kadınla tartışırken görülüyor. Bu kadınlar memurlara direndiğinde ve aralarında tartıma çıktığında kadın memurlardan biri kadınları darbetmeye başlıyor.

Geçtiğimiz temmuz ayında ise bir annenin hasta kızının Erşad devriyesi tarafından tutuklanmasını önleme girişimini gösteren ve kendini devriye arabasının önüne atan videosu tepkilere neden oldu.

İran'da Mahsa Amini'nin öldürülmesinin ardından gerçekleştirilen protestolardan bir fotoğraf.

İDEOLOJİK BİR DAYATMA

Kadınların giyinme şekli, İran rejimi için ilk günden bu yana esasi bir tartışma çünkü bu mesele İran rejiminin karakteristik ve ideolojik çerçevesini ortaya koyuyor.

Zorunlu örtünme meselesi, sadece ülkenin bir özelliği ve halkın örf ve adetiyle paralel gelişen bir süreç değil. Tersine resmi ve yasal olarak rejim tarafından ideolojik bir çerçeveyle kadınlara dayatılıyor. Kadınların zorunlu örtünmesi meselesi devrimin ilk yıllarından itibaren açılan ilk tartışmalardan biri olmuştu. Yani İran rejimi ilk olarak kadın haklarını kısıtlamak ve baskılamak üzere bir çerçeve hazırladı ve uyguladı. Buna özel bakanlıklar, komiteler, baskı mekanizmaları oluşturdu.

İran rejimi Mahsa Amini’yi öldürdükten sonra daha önce yaptığı gibi soğukkanlılıkla “Biz yapmadık o zaten hastaydı” açıklaması yaptı. Devrimin ilk yıllarından itibaren işte bu soğukkanlılıkla binlerce gencin hayatını aldı.

REJİMİN KALELERİ YIKILIRKEN

İran rejiminin iktidarının temellerinin son yıllarda halk tarafından yıkılmasıyla birlikte “başörtüsü” ve “örtünme” rejimin son ideolojik kalelerinden biri oldu. Rejimin bu kalesi, esas kalelerden biri, dolayısıyla sonuna kadar bunu korumak için direnecektir. Bu olguyu “basit bir mesele” olarak ele alırsak, ilk zamanlardaki gibi hata yapmış oluruz.

İran rejiminin tarihi, baskılar, ölümler, zorunlu ve göstermelik itiraflarla dolu ancak ünlü İranlı Yazar Ali Ashraf Darvishiyan’ın dediği gibi “Her şey incelikle, gaddarlık kalınlıkla yırtılır…”

ÖNCEKİ HABER

Eski milletvekili Haluk Pekşen'in cenazesi Ankara'da toprağa verildi

SONRAKİ HABER

LGBTİ karşıtı mitingde müzik de nefretten nasibini aldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa