22 Eylül 2022 04:37

İran: Kadın mücadelesi açısından bir dönüm noktası

Ayaklanma İranlı kadınların mücadelesi açısından bir dönüm noktasına işaret ediyor. Şah yanlısı sloganların aşılması, milliyetçi tutumu ile bilinen Tebriz’in protestolara katılımı da dikkat çekiyor.

Fotoğraf: @AlinejadMasih/Twitter

Paylaş

Sadi PİROOZ

İran’da Mahsa (Jina) Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesi ile Tahran’da bulunan Kasra Hastanesi önünde başlayan ve Saqqez Mezarlığında devam eden protestolar İran’ın dört bir yanına sıçramış durumda. Her halk ayaklanmasında olduğu gibi bu ayaklanmanın da karakteristik özelliklerini hâlâ cereyan ettiği için tümüyle analiz etmek güç ancak diğer protestolardan bariz farkları ortada. Kadınların öncülük ettiği ve giderek yayılarak İran genelinde kapsam kazanan protestoların temel kimi dinamikleri üzerine bir çerçeve çizmemiz önemli olacaktır.

‘KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK’

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki Mahsa Amini’nin öldürülmesi ile başlayan protestoların başat aktörü kadınlar. Kadın düşmanı İran rejimi 44 sene boyunca hem baskı hem de ideolojik aygıtları ile İranlı kadınlara karşı adeta savaş açtı. İranlı kadınlar ise ister zorunlu örtünmeye karşı ister eşitsiz tüm yapılara karşı yıllardır farklı düzey ve şekillerde mücadele ediyorlar. Ancak, bu ayaklanma İranlı kadınların mücadelesi açısından bir dönüm noktasına işaret ediyor. Ayaklanmayı şekillendiren ve ön saflarda “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Kız kardeşimi öldürenleri, bitireceğim” sloganları ile sokaklarda kadınlar katillerine karşı baş kaldıran İranlı kadınlar, mücadele tarihlerinde görülmemiş eylem biçimlerine başvuruyorlar.

Protestoların bu minvalde gerçekleşmesinin en temel nedenlerinden birisi Mahsa’nın Kürt bir kadın olması dolayısıyla Kürt kadın hareketinin mücadele deneyiminin kendini göstermesidir. Bu deneyimin vücut bulduğunu gösteren husus ise eski saltanat biçimini destekleyen medyanın empoze ettiği şah yanlısı sloganlarının aşılmasıdır. “Kadın, yaşam, özgürlük” gibi ilerici sloganların atılması ve ayrıca “Ölüm olsun zalime, ister şah olsun ister molla” gibi sloganlar bu değişimin en bariz göstergesi.

KADINLAR EYLEMLERE BAŞÖRTÜSÜZ KATILIYOR

Kadınların öncülük ettiği bu ayaklanmanın önemli veçhelerinden bir diğeri, kadınların örtünmenin zorunlu olduğu ve aksinin suç sayıldığı bir ülkede rejimin gözleri önünde, yani sokaklarda ve caddelerde baş örtülerini yakmaları hiç şüphesiz. Aynı şekilde İranlı kadınların bu protestolara başörtülerini çıkararak katılmaları ise pek görülmemiş kitlesel bir eylem türü. İranlı kadınlar bu eylemleri ile molla rejiminin faşist yapılarını sarsarak mücadelelerini başka bir aşamaya taşıdılar.

Bu ayaklanmanın bize gösterdiği en önemli hususlardan bir diğeri, İranlı kadınların gerçekten dünya nezdinde cesaret ve mücadele dersi vermeleri. Halkı öldürmekten hiç çekinmeyen İran rejiminin farklı baskı bileşenlerine, karşı kimi zaman tek başlarına kimi zaman ise hep beraber karşı gelen İranlı kadınlar tarih yazıyorlar.

‘AĞALAR, ORTAYA BUYURUN!’

Örneğin, sokak çatışmalarının sert geçtiği bir videoda kadınların kenarda duran erkeklere “Ağalar ortaya buyurun, orada durmayın” demeleri veya bir başka örnekte ailesi ile arabada seyir halinde olan bir kadının göz altına alınmış bir genci görmesi üzerine arabadan inerek tek başına polislerin elinden genci kurtarması, bu ayaklanmanın radikalliğine dair bir tasvir sunuyor.

Ayrıca, bu ayaklanmanın sembollerinden biri olan bir diğer görüntüde, yanan bir ateşin çemberine duran kadınların sırayla dans ederek ateşe yaklaşıp başörtülerini ateşe atması bu mücadelenin boyutlarını anlatıyor. Sonuç itibarıyla belirtmek gerekir ki, bugün İranlı kadınlar adeta bir mücadele tarih yazımı sürecindedirler ve İran rejimi açısından geri dönülemez bir sürecin fitilini ateşlemişlerdir.

TEBRİZ'İN KATILMASININ ÖNEMİ

İran’ın modern tarihinde Tebriz kenti hem 1905 Meşrutiyet Devrimi hem de 1979 Devrimi sürecinde radikal ilerleyici bir rol oynamıştır. Fakat, 1979 Devrimi’nden sonra radikal ilerleyici hareketlerin bastırılması ile beraber Tebriz, gericiliğin iki türü olan Türk milliyetçileri ve İslamcıların yuvasına dönüştü. “Kürt, Fars, Ermeni, Türk’ün düşmanı”, “Azerbaycan bir olsun, başkenti Tebriz olsun” gibi sloganlar ise bu dönemi temsil ediyordu. Dolayısıyla, yıllardan beri İran’da gerçekleşen farklı ayaklanmalara karşı Tebriz’in takındığı tutum farklıydı. Örneğin, Türk olmayan bölgelerde vuku bulan protestolara ya katılmama kararı almışlar ya da “Farslar önde savaşarak ölsün, sonra biz Türk olduğumuzu belirterek katılırız” gibi kimlikçi bir tavır ile o ayaklanmalardan kendilerini ayırarak katılım göstermişlerdi. Tam da bu noktada bugünkü ayaklanmada bu tavrın radikal bir biçimde kırıldığını görüyoruz. Mahsa Amini’nin protestolarına ilk günden itibaren katılım gösteren Tebriz halkı, düşman klişesini aşarak İran’ın Kürdistan vilayetinde sert bir biçimde devam eden ayaklanmaya “Azerbaycan uyanıktır, Kürdistan’ın arkasındadır” sloganı ile destek verdi. Nitekim, bu ayaklanmanın Tebriz gibi kentlerde bu şekilde dışa vurması gelecekte gericiliğin aşılabilmesi ve birlikte mücadele edebilmenin yapı taşlarını şimdiden inşa edebileceğini gösteriyor.

İŞÇİ SENDİKALARININ DAYANIŞMASI

Bu ayaklanmanın şimdiye kadar açığa çıkardığı önemli hususlardan bir diğeri yıllardır İran’da zorunlu örtünme meselesinin sadece orta sınıf üzerinden tanımlanmasının bir yanılgı olduğu. Zorunlu örtünme dayatması en fazla işçi sınıfını ve orta alt sınıfları etkiliyordu. Tam da bu yüzden İran işçi sınıfı hareketi, yıllardan beri kendini kadın mücadelesinin yanında konumlandırmıştır.

Farklı işçi örgütleri ve sendikalar, bu ayaklanmanın ilk gününden itibaren hem dayanışma bildirileri ile hem de kadınların sokaklardaki mücadelesine katılarak zorunlu örtünme dayatmasının aslında işçi sınıfı meselesi olduğunu açıkça gösterdiler.

İran İşçileri Özgür Sendikası, Petrol Taşeron İşçilerinin Protesto Düzenleme Komitesi ve Tahran Otobüs işçileri Sendikası (Vahed) açıklamaları bunun örnekleri. Açıklamalarda, Mahsa Amini’nin cinayeti kınandı ve İran işçi hareketi ile bağımsız işçi örgütlerinin cinsiyet eşitliğini savunarak her türlü zorunlu örtünme ve adaletsizliğe karşı çıktığı açıkça dile getirildi.

ÖNCEKİ HABER

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi işçileri kadro taleplerini bir kez daha dillendirdi

SONRAKİ HABER

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Borsada yaşananların finans tarihine geçeceğini düşünüyorum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa