22 Ocak 2013 12:34

Hem dindar, hem kindar, hem de teknoloji girişimci

Öznur Oğuz

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kurulduğunda muhtemeldir ki pek çokları sevindi. Öyle ya bugüne kadar bilim bir kavram olarak bile devlet bakanlığı düzeyinde bir ‘ilgi’ye mazhar olmamıştı. Oysa YÖK’ün kuruluşundan bu yana sermayenin ve piyasanın ihtiyaçlarına uygun bir ‘bilimsel araştırma-geliştirme’ faaliyeti planlıydı. Bu sebeple TÜSİAD, YÖK’te reform yapılacak denen her dönemde raporlarıyla eğitimi hatta akademiyi piyasanın karlılığı temelinde yönlendirdi. Teknokent ve teknoparklar, sanayi-üniversite işbirliğini kârlılık verimlilik temelinde güçlendirmek için kuruldu. Teknoloji, toplumsal bir yarar gözetilmeksizin tekellerin çıkarlarına, savaş sanayine ve silahlanmaya hizmet etmek üzere, insanın ve doğanın zenginliklerinin yok edilmesi pahasına geliştirildi.

GİRİŞİMCİ BİLGİ, TEKNO-GİRİŞİMCİ GENÇLİK!

Geçtiğimiz hafta “Anadolu Kaplanları-Anadolu’nun En Büyük 500 Şirketi” araştırmasının ödüllerinin verildiği etkinlikte Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün şunları söyledi: “...Üniversite-sanayi işbirliği bizi yüksek katma değere ve yüksek teknolojiye götürecek. Anadolu’daki işletmelerin bir takım teknolojilerin geliştirilmesi, firmanın daha nitelikli yönetilmesi ve finansal sorunlarının çözülmesi konusunda mutlaka üniversite ile işbirliğine yönelmeleri, teknoparklarla ve tekno-girişimci gençlerin çalışmalarıyla yakın ilişki içinde olmaları gereklidir.”

Girişimci Bilgi Projesini müjdeleyen Bakan Ergün, “Kamu kesimi politika oluştururken, analistler ve akademisyenler araştırma yaparken, girişimciler ise yatırım kararı alırken” bu projenin sonuçlarını kullanabileceğinin altını çiziyor. Bundan böyle akademisyenler, bilgi ve araştırma geliştirme faaliyetleri tek hedefe odaklanacak; piyasa karlılığı ve rekabet!

Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv ise şöyle diyor: “Hükümetimizin liderliğinin çok büyük bir rolü var. Türkiye’nin önünde muazzam fırsatlar var. Çünkü her şeyin özünde insan var. Türkiye’nin insanı çok dinamik, çok hırslı, başarı için çalışmaya hazır, çok inançlı. Bu yüzden bu insanlarımız doğru bilgiye ulaşınca, ilimle, bilimle, teknolojiyle, inovasyonla çok büyük farklılıklar yaratacaklarına eminim”.

KAPLAN DEĞİL SIRTLAN!

Karlarını artırarak devasa cirolara ulaşan firmalara biraz yakından bakarsak aslında sırtlan olduklarını göreceğiz.
Sanko; toplamda 7000’e yakın işçi asgari ücretle, sosyal haklardan yoksun, ikramiyesiz çalışıyor.
Menderes Tekstil; 2 yıl boyunca sendikalaşmak için direnen ve işten atılan işçilerden sonra sefalat düzeyinde işçi ücretleriyle üretime devam ediyor.
Naksan; 5 bine yakın çalışanıyla Ortadoğu ve Balkanların en büyük üreticisi, işçilerini sefalet ücretiyle çalıştırıyor .
Boydak; toplamda 10 bin civarı işçiyi açlık sınırının altında çalıştırıyor.
Kumtel; bin 300 işçi, meslek liseli, genç, kadın üretimde hata yaptığında şiddete, dayağa maruz kalıyor.
Sadece bu veriler bile kimin, nasıl zenginleştiğini ve yükün kimin omuzlarında olduğunu yeterince açık göstermiyor mu?

GENÇLİKTEN İSTEDİKLERİ…

Bu tabloya bakınca, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk yapma çağrısı, şirketlerin nitelikli genç işgücü yaratmak için organize sanayi bölgelerinde meslek liseleri açmalarının teşvik edilmesi, YÖK Yasa Tasarısı ile üniversitelerin şirketleştirilmesi ve piyasanın hizmetkârı yapılması daha anlaşılır olmuyor mu?

Bizlerden istenen bu adaletsiz büyümede, rant ve servet paylaşımında, nihayetinde 500 Anadolu Kaplanı’nda iş bulabilme umuduyla vahşi bir rekabetin parçası olmaktır. Bilim ve teknolojinin toplumun refahını artırmak, insanca yaşamak için değil piyasanın ve gericiliğin, hizmetine sunulmasını kabul etmektir. Dini de, teknolojiyi de, bilimi de bu kirli planlarını örtmek için ağızlarına sakız yapıyorlar. Kindar, dindar ve tekno-girişimci gençliği işte böyle yaratacaklar.

İzin vermeyelim!

Evrensel'i Takip Et