24 Eylül 2022 15:45

KESK’ten “Savaş, göç ve mülteci kıskacında emek” sempozyumu

KESK’in “Savaş, Göç ve Mülteci Kıskacında Emek” başlıklı sempozyumu Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde başladı.

Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel

Paylaş

KESK’in iki gün sürecek “Savaş, Göç ve Mülteci Kıskacında Emek” başlıklı sempozyumu Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde başladı.

Göç ve mülteciliğe yol açan faktörler ve sonuçları, göçmen emeği ve ortak mücadele olanakları göçmen emeği açısından uluslararası deneyimler ve gözlemler, göçmen kadın emeği ve ortak mücadele olanakları başlıklarıyla 5 ayrı oturum olarak gerçekleşecek.

Etkinliğin ilk gününde açılış konuşmasını yapan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Mültecilik göçmen emeği, son 10 yıllık süreçte çok yoğun olarak tartışılsa da tarihsel açıdan baktığımızda insanlığın var olduğu günden bu yana savaş, kuraklık, iklim krizi gibi nedenlerle yaşanan bir sorun. Son zamanda hem ülkemizde hem dünyada özellikle güvenlikçi politikalar nedeniyle derinleşen bir mülteci göçmen kriziyle karşı karşıya kaldığımızı söyleyebiliriz” dedi. AKP iktidarının göçmenlerin sorunlarını çözmek yerine sürekli bir sorun ürettiğini söyleyen Bozgeyik, “Mültecilerin ucuz iş gücü olarak kayıt dışı işlerde çalışması, sağlık, eğitim, barınma gibi haklara erişimde yaşanan sorunlar, kadın mültecilerin yaşadığı şiddet, nefret söylemi ve ayrımcılık bugün yaşadığımız sorunlar. Bunlara karşı mücadele etmeye çalıştığımız bir süreçteyiz” diye konuştu. Türkiye’de mültecilerin en temel haklarına ulaşamadığını da ekleyen Bozgeyik şöyle devam etti: Mültecilerin pazarlık unsuru haline getirilmesine, seçim kampanyalarında kullanılmalarına Türkiye ile AB arası ilişkilerde ya da Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu’daki yayılmacı politikalarında bir koz olarak kullanılmasına her geçen gün daha fazla tanıklık etmekteyiz. 30 yıl önce köylerinden topraklarından sürdüğü, zorla yerinden ettiği kürtlere göç ettiği yerlerde ne yaşatıldıysa bugün aynı şeylerin Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlı haklara yapılması tesadüf değildir.

Açılış konuşmasının ardından söz alan İLO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan göç ve mülteci sorununu sendikaların emek eksenli tartışmasının çok önemli olduğunu söyleyerek, “ILO sözleşmeleri statü anlamında bir ayrım yapmaz, işçilerden, emekçilerden bahseder hiçbir şekilde ILO’nun getirdiği bir hak göçmenlerden esirgenemez. Herkes için geçerlidir. Bizim Türkiye’deki çalışmalarımızda yol gösteren de bu olmuştur. İş gücü piyasasında kim varsa onun için çalışırız. Herkesin insana yakışır biçimde çalışması gerekir asıl amacımız budur” dedi.

"GÖÇÜ SADECE MEKANSAL HAREKETLE AÇIKLAYAMAYIZ"

Etkinliğin ilk oturumunda göç ve mülteciliğe yol açan faktörler ve sonuçları tartışıldı. Doç.Dr Gülfer Ihlamur Öner “Göç, göçmen ve mülteci kavramsallaştırmaları”, Prof.Dr.Kuvvet Lordoğlu “Mülteci emeği”, Dr.İbrahim Soysüren, “Göçmen ve mültecilerin kriminalize edilmesi ve sınır edilmeleri” başlıklarıyla sunum yaptı. Konuşmacıların ardından Küresel Mülteci Politikalar Merkezi’nden Patrick Taran konuştu. Doç.Dr Gülfer Ihlamur Öner yaptığı sunumda göçün tanımını yaparak, “ Göçü sadece mekânsal hareketle açıklayamayız. Toplumsal yapıda önemli değişikliklerde meydana geldiği, çok ölçekli bir süreçten bahsediyoruz. Toplumsal değişim dönüşümlerle ele almamız gerekiyor” dedi. Uluslararası evrensel hukukta kabul görmüş bir göçmen tanımı olmadığını söyleyen Öner, “Birleşmiş milletlerin geliştirdiği tanım var bu da daha ziyade bireyin göçün etme kararını zorlayıcı dış faktörlerin etkisi olmaksızın hür iradesiyle kendisi veya ailesinin maddi koşullarını iyileştirmek için başka bir ülkeye ya da bölgeye hareket eden kişiler olarak tanımlıyor” diye konuştu.

"GÖÇMENLERİN ÖNÜNDE BİR SET VARDIR"

Türkiye dahil hemen hemen bütün ülkelerin göçmen kabul etmek istemediğini belirten Prof.Dr.Kuvvet Lordoğlu, “Çalışma için gelenleri reddetmeye, kapıdan çevirmeye çok istekliler. Temel nedeni kendi ülkesindeki vatandaşların çalışma hayatlarında bir haksız rekabete neden olmamaları, orada ücretlerin düşmesini bir ölçüde önlemek için giriş koşullarını zorlaştırıyorlar. İstisnalar var, öğrenciler çalışabiliyor, ev işlerinde yine izinli olarak çalışa biliniyor. Ama genel olarak Türkiye’de dahil olmak üzere hemen hemen batı ülkelerinin tümünde dışardan gelen göçmenlerin önünde bir set vardır. Sermaye son derece hareketli bir tarzda dünyada gidip gelirken bir ülkeden başka bir ülkeye emeğin hareketliliği sınırlandırılmış oluyor. Emeğin hareketinin sınırlandırılmış olması, bir noktada emeği hareketsiz bırakmaktadır. Bunun da çok çeşitli iktisadi sonuçları var, bu anlamda şunu söyleye biliriz ki aslında insan hakları evrensel bildirgesinin 23. Maddesi, bizim anayasamızın 49. Maddesi çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğunu vurgular. Bu herkes içine yabancılar da girer” dedi.  

"GÖÇMENLERİN HEPSİ Mİ SUÇLU"

 “Göçmen ve mültecilerin kriminalize edilmesi ve sınır dışı edilmeleri” üzerine sunum yapan Dr.İbrahim Soysüren konuşmasına Göçmenlerin hepsi mi suçlu? sorusuyla başladı. Soysüren, “ Sorunun buradaki insanlar için absürt kaçacağını biliyorum. Bu soruyu nerede nasıl sorduğumuza bağlı. Aslında ulus devletler dünyasında insanlara normal koşullarda doğdukları ülkede kalmak, yaşamak ve ölmek gibi bir durum biçilir. Bunun dışına çıktığınız anda zaten potansiyel olarak var olan normların bir şekilde dışına düşmektir. Ve çeşitli sorunlar yaşama olasılığınız olur” diye konuştu. Küresel Mülteci Politikalar Merkezi’nden Patrick Taran ise Ddünya’da ve Türkiye’de göçmenlerin yaşadıkları sorunlara dikkat çekti. Sempozyumun ikinci oturumu ise “Göçmen ve mülteci emeği açısından uluslararası deneyimler ve gözlemler” başlığıyla devam ediyor.

25 EYLÜL PAZAR

IV.Oturum (10.30-12.30) Göçmen Kadın Emeği ve Ortak Mücadele Olanakları

Moderatör: Gülseren YOLERİ, İHD İstanbul Şube Başkanı Doç.Dr. Çağla ÜNLÜTÜRK ULUTAŞ Özgür AKTÜKÜN, Sosyoloji Mezunları Derneği Başkanı

Doç.Dr. Emel COŞKUN

Billur P. ESKİOĞLU, ILO Türkiye Ofisi Uzmanı

V.Oturum Forum: 14.00-17.00

Moderatör: Şenol KÖKSAL, KESK Genel Sekreteri

Bu bölümde siyasi parti temsilcileri, mülteci ve göçmenlerden katılımcılar, dernekler vb. kurum temsilcileri ile diğer oturumlara katılmış olup söz söylemek isteyenler görüşlerini ifade edecekler. Ayrıca KESK'ten eğitim, sağlık, yerel yönetimler ve tarım işkolu sendikaları görüşlerini ifade edecekler. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Hasta riskte, eczacılar zorda! Eczaneler kapanmadan çözüm bulunmalı

SONRAKİ HABER

Emek ve Özgürlük İttifakı deklarasyonu: Sömürülen ve ezilen bütün halk kitlelerinin ittifakı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa