Toplam bir mücadeleyle bu koşullar değişecek

Murat UYSAL
İstanbul

İstanbul Maltepe Belediyesinde 2 yılı kapsayan toplu iş sözleşmesi imzalandı. Ücretlere 6 aylık dilimler halinde zam yapılırken, enflasyon korumalı zam oranı ise yer almadı. İlk 6 ayda taban ücretlere yapılan artışla işçilerin günlük brüt ücreti 340 liraya yükselirken, diğer 6 aylar için ise sırasıyla yüzde 20, yüzde 30 ve yüzde 20 zamma imza atıldı. Sözleşme sürecinin Maltepe Belediyesi işçileri ile beraber yürütüldüğünü ve sözleşmeyi işçilerin onayıyla imzaladıklarını söyleyen Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 2 No’lu Şube Başkanı Ali Sönmez, “Yaptığımız sözleşme sonrası işçinin memnuniyeti açısından bir sorun yok ama işçilerin alması gereken ücretlerin bunlar olmadığının farkındayız. Bugün bir sendikanın talep etmesi gereken ücret yoksulluk sınırıdır. Bu gerçekliği sözleşmelere yansıtamamanın bir yanı da işçi sınıfının bilinç durumuyla alakalıdır. Bu yüzden toplam bir mücadelenin oluşmasıyla bir şeylerin değişeceğini umuyoruz” dedi.

‘İŞÇİLERİN ONAYINA SUNARAK KABUL ETTİK’

TİS sürecine girdikleri andan itibaren birim birim toplantılar yaptıklarını TİS taslağını işilerle beraber hazırladıklarını dile getiren Sönmez, “Bu doğrultuda hazırladığımız ilk teklif taslağında en düşün taban ücret 320 liraydı. Enflasyon nedeniyle taslağımızdaki talep ettiğimiz ücretler eridi. Taslağın yenilenmesine dair bir çalışma yürüttük. İşçilerle hazırladığımız ikinci teklif taslağında en düşük taban ücretini 360 lira olarak belirledik” dedi.

Sözleşme sürecinde SODEMSEN’in enflasyon oranında zammı kabul etmediği bunun üzerine 6 aylık zam dilimlerini öne sürdüklerini dile getiren Sönmez, “Belediye yönetiminin ilk teklifi çok komikti, asgari ücret üzerinden teklif sunmuşlardı. O dönem bu teklifi kabul etmeyeceğimizi, gerçekçi bir teklif gelene kadar masaya oturmayacağımızı söyleyerek masadan kalkmıştık. Daha sonrasında muhatap olarak belediye yönetimini karşımıza alıp görüşmelere devam ettik. Biz en düşük taban ücretin 360 lira olması talebiyle masaya oturduk. 340 lira taban ücretle anlaşmaya varmış olduk. Bunu da işçi arkadaşlarımızın onayına sunarak kabul etmiş olduk. Biz toplantılarda 350 lirayı çok direttik. Belediyenin 6 aylık zam dilimleri için teklifi ikinci ve üçüncü 6 aylar için yüzde 10, son 6 ay için yüzde 20’ydi. 10 lira brütten vazgeçerek 6 aylık zam dilimlerini yükselttik” diye konuştu.

ŞARTLARI KOLAYLAŞTIRACAK MADDELER EKLENDİ

Maltepe Belediyesinde imzalan yeni sözleşmeye birçok kalemde yeni maddeler koyulduğunu anlatan Sönmez, “Özellikle Kadın Komisyonumuzun talebi doğrultusunda regl izni talep ettik. SODEMSEN özellikle bu talebi farklı noktalara çekmeye çalıştı. Kadın Komisyonumuzun bu talebinin kadın istihdamını engelleyeceğini, kadınların özel hayatının ortaya serileceğini söyledi. Biz de çağdaş belediyecilik anlayışının bu tartışmalarla yürümeyeceğini, regl izni talebimizin ilkesel bir kararımız olduğunu, bunun grev kararı aldırabilecek bir talep olduğunu dile getirdik. İşin sonunda regl izni, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nün ücretli izin sayılması ve İstanbul Sözleşmesi ile ILO 190’ın sözleşmede yer almasını sağladık. Ayrıca koku primi, risk primi gibi kalemler eklendi” dedi.

‘OLMASI GEREKEN YOKSULLUK SINIRIDIR’

İmzalanan sözleşme sonrası işçilerin memnuniyeti açısından bir sorun olmadığını ancak işçilerin alması gereken ücretin de bu olmadığını söyleyen Sönmez, “Ekonomik krizin ve hayat pahalılığının derinleşmesinden dolayı ücretler elbette tatmin edici değil. Belediyelerde bütçe hazırlanırken halkçı bir bütçenin hazırlanmaması, bu bütçelerin nasıl ve ne şekilde yönetildiğiyle ilgili de ciddi sorunlar var. Sadece bir belediyenin tek başına yöneteceği bir sorun değil, toplamda belediye işçilerinin enflasyon karşısında ortak bir mücadele yürütmesi gereken bir süreçteyiz. Elbette aldığımız ücretler bizi tatmin eden bir noktada değil ama bugünün şartlarında Maltepe Belediyesinin bütçesini işçi sınıfının ihtiyaçlarına yönelik değil kendi ihtiyaçlarına yönelik şekillendirmesiyle de alakalı bir durum var” ifadelerini kullandı. Sönmez, “Bugün bir sendikanın talep etmesi gereken ücret yoksulluk sınırıdır. Bu gerçekliği sözleşmelere yansıtamamanın bir yanı işçi sınıfının bilinç durumuyla da alakalı. Bu yüzden toplam bir mücadelenin oluşmasıyla bir şeylerin değişeceğini umuyoruz. Yerelde tek başına bir belediyenin işçilerinin gerçekleştireceği bir iş değil bu. Merkezi hükümetin politikalarına karşı da bir mücadele hattının çizilmesi gerekir. Ücretlerimizi koruyabilmek zamlara karşı erimesinin önüne geçmek için bu mücadele gereklidir” dedi.

VERGİ ADALETSİZLİĞİNE KARŞI ORTAK MÜCADELE

İşçilerin aldıkları ücretlerin vergi dilimi tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Sönmez, “İşçinin cebine girecek çıplak ücret 8 bin 300 civarlarına geldi. Yol, yemek ve sosyal hakları dahil edince 11 bin lira civarında oluyor ücretler ama maalesef Türkiye’deki vergi adaletsizliği nedeniyle işçiler vergi dilimine yakalanıyor. Aldığımız ücretin ciddi bir bölümünü vergi olarak ödüyoruz. Bu alanda ortak mücadele verilmesi, işçilerin topyekün vergi adaletsizliğine karşı mücadele yürütmesi gerekir. İşçilerin talepleri doğrultusunda sözleşmelerin yenilenmesi ve revize edilmesi gerekiyor. Sözleşmeler bu eksende ele alınırsa birçok sözleşmenin yenileneceğini düşünüyoruz” diye konuştu.