27 Eylül 2022 01:55

Ölüm oranının en yüksek olduğu toplama kampı: Natzweiler-Struthof

Natzweiler-Struthof Toplama Kampına Fransa’nın birçok şehri başta olmak üzere, güney Almanya ve başkaca yerlerden toplam 52 bin tutsak getirildi. Burada 22 bin tutsak katledildi!

Fotoğraf: Ali Çarman/Evrensel

Paylaş

Ali ÇARMAN
Natzweiler

Naziler iktidara geldikten kısa bir süre sonra toplama, zorla çalıştırma, transit, savaş esirleri ve ölüm merkezlerinden oluşan ana toplama kamplarına bağlı, binlerce alt-yan kamp inşa ettiler.

Günümüzde ölüm fabrikaları olarak adlandırılan Nazilerin toplama kamplarına gitmek, aslında insanı içten içe tedirgin eden, nelerin görülebileceği ve nedenleri konusunda binbir soruya cevap aranabileceği ve faşizme karşı öfkenin bileneceği karanlık zamana kısa bir gezintidir diyebiliriz.

Fransa’nın doğusunda Strasburg’a 55 kilometre mesafedeki Vosges Sıradağlarının 700 metre yüksekliğindeki bir tepede ormanlığın içinde izole edilmiş, mayıs 1941’de tutsak mahkumlar çalıştırılarak kurulan Natzweiler-Struthof Kampı eylül 1944’e kadar ölüm saçmaya devam etti.

Bu süre içinde Fransa’nın birçok şehri başta olmak üzere, güney Almanya ve başkaca yerlerden toplam 52 bin tutsağın kampa getirildiği kayıtlara geçti. Burası Nazilerin toplama kampları arasında ölüm oranının en yüksek olduğu kamp olması ile tanınıyor. Burada 22 bin tutsak katledildi!

YAHUDİ İSKELETLERİ KOLEKSİYONU

Naziler işgal ettiği topraklarda bulunan Yahudileri transit kampları üzerinden öldürme merkezi olan Polonya’daki Auschwitz cehennemine gönderiyordu. Bu işlem uzadığından ve zahmetli olduğundan bir çok kampta aklın almayacağı tıp deneyleri, toplu infaz ve gaz odaları ile gece gündüz sayısızca mahkumu katletmekten kaçınmadılar.

Örneğin Yahudileri ırksal olarak aşağılamak için Natzweiler-Struthof kampında, Yahudi iskeletleri kolleksiyonu oluşturdular. Nazilerin en has adamlarından Anatomist August Hirt tarafından başlatılan Yahudi iskeletleri kolleksiyonu oluşturma operasyonunda sayısı bilinmeyen çok sayıda kişi tıbbı deneylerle katledildi.

Haziran 1943 başlarında Auschwitz kampından 89 kadın ve erkek seçilerek Natzweiler-Struthof’a getirildi. Üç kişi yolculuk esnasında hayatını kaybetti. Kalan 86 kişi deney için: 11-19 Ağustos 1943 tarihleri arasında, dört akşam, gaz odasında katledildi. Nazi Profesör August Hirt’in hayvani emelleri doğrultusunda iskeletleri korundu. Kurtuluş gününden sonra bu iskeletler toplu halde Yahudi mezarlığına gömüldü.

Kamp yerinde krematoryumun bulunduğu binanın iç duvarına ‘Burada Fransız mücadele güçleri ittifak ağının 106 üyesi 1 Eylül 1944 gecesi katledildi’ yazısı ve isimlerin belirtildiği anma plaketi asılı. Hemen bitişikteki küçük duvarda ‘Aynı gecede Alsace-Vosges Mobil Grubunun 35 üyesi boyunlarından vuruldu’ yazılı. Rehber, her iki plaketin ön kısmına bir cümle ile düşüncelerini yazanların yanı sıra bırakılan güllerin hiç eksilmediğini özellikle belirtti.

Biraz ilerliyoruz; tek kişilik hücreler, özel cezalandırma yerlerinde sonra içi küplerle dolu loş bir odanın önündeyiz. Naziler bu küçük küplere katlettikleri Alman direnişçilerin küllerini koyup birkaç yüz Reichsmark karşılığında ailelerine teslim etmişler. Küçük gruplar halinde içeri girenler adeta nefeslerini tutmakta. Zaten insan nefes alıp vermekte zorlanıyor; insan insana bunu yapar mı diye kendi kendine soruyor!

Dokuz metre yüksekliğindeki baca yakılan cesetlerin (Yakılmadan önce altın-gümüş dişleri sökülür) dumanıyla sürekli tütmüş. Krematoryum içine bırakılmış kırmızı bir gülle insana olan saygı ve sevgi ifade edilmiş.

Kamp yerinin en tenha ucunda yakılan tutsaklar için kül çukuru var. Yakılanların külleri tuvaletlerin dışkılarıyla aynı çukura dökülüyordu. İnsan külü ve dışkı karışımı Naziler tarafından ya kendi bahçelerinde veya köylülerin topraklarında gübre olarak kullanılıyordu.

Zaferden sonra bu çukur anma noktası olarak düzenlendi. İlk tören burada yapıldı.

ÖLÜLER BİLE YOKLAMA İÇİN MEYDANA GETİRİLİRDİ

Toplama kamplarının neredeyse tamamı aynı plana göre yapıldı. Kapasitesinin çok üstünde tutsakla doldurulmuş barakaların önünde boş alanlar mevcut. Bu meydanlarda günde en az üç defa yoklama yapılır, tutsaklar keyfi olarak aç ve susuz saatlerce ‘hazır ol’da bekletilirdi. Öyle ki ölüler dahi yoklama esnasında meydana getirilir, yoklama sonrası cesetler krematoryuma götürülüp fırınlarda yakılırdı.

Onlarca barakadan sembolik olarak bazıları bırakılmış. 12 No’lu barakanın önündeki meydanda kurulu idam sehpası için yazılmış birkaç satır yazıyı okuyoruz: Her tutsak idamları izlemek zorunda. Dayanamayıp kafasını çevirenler Nazilerce darbedilir.

Natzweiler-Struthof Toplama Kampının bir diğer özelliği de, Hitler orduları tarafından işgal edilmiş topraklarda baş gösteren direniş hareketlerine katılan direnişçilerin ve savaş esirlerinin infaz yeri olması. Yüzlerce tutsak, ya hafif makinali tüfek ya da ensesine sıkılan kurşunla öldürüldü. Bu katliamlar çoğu zaman bilinçli olarak kayıtlara geçirilmedi.

Krematoryumun bulunduğu binanın bir diğer ucunda bir diseksion odasının orta yerine otopsi masası yapılmış. Tutsaklar (özellikle Yahudi olanlar) üzerinde sözde bilimsel tıbbi deneyler yapılır. Bu odaya giren, masaya yatırılan kim olursa olsun sağ çıkması mümkün değildi.

Naziler, toplama kampına bir kilometre uzaklıkta Vosges Tepesi’nin eteklerine bir gaz odası yapmışlar. Toplu öldürmeler genellikle bu odada gerçekleşmiş. Çıplak bir vaziyette odaya sokulan kırk kişilik tutsak grubunun üzerine yukardan Zyklon B gazı verilerek yapılan toplu katliamlar düzenli bir hal almış. Kampı ziyaretimizde gaz odası restorasyon nedeniyle kapalı idi.

KÖLE PAZARI KAMPLARA KOŞAN PATRONLAR

Kamp yerinde var olan barakaları gezerken gözümüze Hitler ile can dostu poz veren bazı tekel patronlarının fotoğrafları takıldı.

Bir belge: 1938’de, Ferdinand Porsche ve Fritz Todt ile birlikte Ernst Henkel’in (50 bin Reichsmark değerinde) Alman Ulusal Sanat ve Bilim (Hitler) Ödülü’ne layık görüldükleri yazılı.

Natzweiler-Struthof Toplama Kampında aynı zamanda binlerce tutsak köle pazarı misali patronlara verildi.

AEG, VWF, BMW, Daimler-Benz ve yan kolu Goldfisch, Friedrich Krupp, Kessler, Röchling Grubu, Messerschmitt AG bunlar toplama kampında karın tokluğuna en sefil koşullarda çalıştırmak üzere sürekli talepte bulundular. Taş ocaklarını hatırlatmak için sembolik olarak alanda tutulan küçük bir vagon ile silindir, ocaklardaki, cehennemi çalışma koşullarını anlatmakta yetersiz.

TODESMARSCH-ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ VE KURTULUŞ

Toplama kamplarının tümünde benzerlikler o kadar çok ki saymakla bitmez: Gaz odaları, ölüm barakaları, idam sehpaları, toplu kıyımlar, tıbbi deneyler, açık alanda sandalyeye benzer bir nesneye yüzükoyun bağlanıp ardından kırbaçlanma, elektrikli tel örgü, gözetleme kuleleri, taş ocakları, enseden vurulma, yüksekten bırakılma vs...

Naziler, savaşı kaybedeceklerini anlamaya başladıkları günden itibaren geriye belge bırakmama ve sağ olan tutsakları ölüme sürükleme doğrultusunda binlerce kişinin katıldığı güney Almanya’ya doğru Todesmarsch-ölüm yürüyüşlerini başlattılar.

Natzweiler-Struthof toplama kampı, müttefik güçler tarafından 25 Kasım 1944’de özgürlüğüne kavuşturulan ilk kamp oldu.

SAVAŞ SONRASI NEONAZİ SALDIRISI

Natzweiler-Struthof özgürlüğü kazandıktan sonra kamp alanında savaşa ve faşizme karşı birçok etkinlik gerçekleştirildi. Yaşanılanların, kayıpların unutulmaması için anıtlar dikildi ve belgelerin sergilendiği müze açıldı.

Ancak, toplama kamplarında tutsakların ölümüne sebep olanların büyük çoğunluğu devam eden göstermelik mahkemeler sonrası hafif cezalarla yeniden toplumun içine karıştılar ve boş durmadılar: 12 Mayıs 1976 gecesi önemli eserlerin bulunduğu müzeyi yaktılar. 

Neonazilerin tahribatı o kadar büyüktü ki, tamirat-bakım dört yıl sürdü. 22 bin tutsağın ölümüne neden olan kamp yeri ve müze, 29 Haziran 1980’de yeniden açıldı.

Yaşamın ölümle iç içe olduğu en karanlık zamanlarda dahi özgürlük hasletinden vazgeçmeyenlerin anısına saygıyla...

ÖNCEKİ HABER

Emek Partisi'den Ece Seramik işçisine ziyaret

SONRAKİ HABER

Boğaziçi akademisyenleri 425. kez arkalarını rektörlük binasına döndü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa