Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: EMEP’in birlik çabası ortada, böyle devam edecek
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Gündem Özel'de sorularımızı yanıtladı. Emek ve Özgürlük İttifakı deklarasyonunun masada değil halkın içinde yazıldığını anlattı.
İLGİLİ HABERLER

Emek ve Özgürlük İttifakı kuruluşunu ilan etti: Birlikte değiştireceğiz

Emek Partisi "Bağımsız, demokratik bir ülke ve insanca yaşam bildirgesi"ni açıkladı
Hafta sonu, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisinin (TÖP) oluşturduğu “Emek ve Özgürlük İttifakı” kuruluşunu ilan etti.
İttifak deklarasyonunda ekonomi, yoksulluk, Kürt meselesi, temel hak ve özgürlükler gibi ülkenin yakıcı sorunlarına ilişkin çözüm önerileri sunulurken, genel başkanların konuşmalarında “Tek adam yönetimini sonlandırmak geniş halk yığınları içinde sağlanacak bir birlik “ mesajları ön plana çıktı. İttifakın bileşenlerinden Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Evrensel Gündem Özel yayınında soruları yanıtladı. Akdeniz bu deklarasyonun masada değil halkın içinde yazıldığını anlattı.
Akdeniz iki tane temel konudan bahsetti: "Bir genişleme çalışmaları nasıl olacak? Gezeceğimiz partiler, örgütler, kurumlar var. Yarın da. Emek ve Özgürlük İttifakının koordinasyonu toplantı yapacak. 29 Eylül’de bir yol haritasının pratik olarak örgütlenmesine dair bir toplantı olacak. Önceliğiniz şudur, bir kere bu deklarasyon illerde, ilçelerde, bazı sanayi havzalarında halk toplantılarıyla halkın ileri gelenleri, temsilcileri ve işçilerle emekçilerle tartışılması gerekiyor. Bu toplantıların bir süre devam etmesi gerekiyor. Yani sadece masa başında oluşmuş bir deklarasyon değil bu.
TUZLA’DAN BATMAN’A KADAR İNSANLARLA BULUŞMA GERÇEKLEŞEK
Haliç Kongre Merkezindeki gibi böyle bir şey düşünmüyoruz. En küçük toplantıları bile önemsiyoruz. Yani örneğin Tuzla’da tersane işçileri Kocaeli’de petrol işçileri, Batman’da köylüler ya da petrol işçileri nerede insanlarla buluşmamız gerekiyorsa; bu toplantılar zaten yerellerde örgütlenir. Birincisi budur. İkinci olarak gezilecek kurumlar. Bu açıdan da Sosyalist Güç Birliğini oluşturan bileşenler yani Türkiye Komünist Partisi oradaki arkadaşlarımız, Sol Parti, Türkiye komünist hareketi ve devrim hareketi olarak bu yapılarla ayrı ayrı randevular alarak bu program çerçevesinde onların görüş ve önerilerini de alacağız.
Ayrıca Sosyalist Güç Birliğiyle Emek ve Özgürlük İttifakı da bu görüşmeler bittikten sonra yine bir oturumda bir araya gelebilirler. Çünkü iki metin var. Eğer arkadaşlarımızla Sosyalist Güç Birliğinden uygun görürlerse süreç böyle devam ederse bu da olabilir. Çok da yararlı bir tartışma olur. Yani bunun neticesinde bir ittifak zemini oluşur oluşmaz. Bir eylem birliği zemini oluşur oluşmaz, bunlara bakarız ama önemli olan olgun ve yapıcı bir temelde bir tartışmayı yürütmek olabilir."
"KİMSEYİ HEDEF ALMA DURUMU YOK"
Akdeniz deklarasyon açıklamasında sarfettiği bazı sözlerin tartışılması üzerine de açıklamalarda bulundu. “Kimseyi hedef almak diye bir şey mümkün değil.” diyen Akdeniz şunları söyledi: “Son bir buçuk yıldır iki yıldır ittifakın örgütlenmesi, bütün kesimlerin bu ittifakta yer alması için EMEP’in ne kadar çaba verdiğini zaten kamuoyu takdir ediyor. Niye bunu bozalım? Bizim bundan sonraki yönümüz yönelimimiz de budur. En geniş halk ittifakı konusunda çok kararlıyız, ısrarlıyız. Bir polemik dili, bir iticilik, bir başkalarını eleştirerek güç olmaya çalışma özelliği bizden uzak dursun. Bizim hiç böyle bir yaklaşımımız yok, olmaz. Deklarasyonda ifade edilen laiklik, emperyalizm, Kürt sorunu, demokrasi, emek, sermaye çelişkisi gibi konuların, daha öncesinde de bizim gerek TKP’li gerek Sol Partili arkadaşlarla konuştuğumuz mevzular olduğu için birleşme zemini daha da ortaya çıktı. Yani fikrim benim bu yönde. Dolayısıyla gelin birleşelim çağrısı burada karşılığını buluyor. ‘Birleşelim’ derken bizim ifade ettiğimiz şey şu değil: ‘Yani biz Emek ve Özgürlük İttifakını kurduk, gelin bize katılın’ Böyle bir şeye gerek yok, böyle anlaşılmamalı. Tam tersine sosyalist parti ve örgütler yan yana gelmişler, bir güç birliği olarak bir yol haritası koymuşlar. Kim ne diyebilir? Yani bizim oraya saygı duymamız gerekir, onun başarılı olmasını temenni etmekten başka yapacak bir şey yok. Ama halk en geniş birliği ve ittifakı istiyor. Gelişmeler de bunu zorluyor. Bu tür tartışmalar gündeme geldiğinde iyi niyetli ya da değil özellikle sosyal medyada bazı troller devreye giriyor. Tartışmaları kışkırtarak başka bir yöne çekmeye çalışıyorlar ve bu iki güç merkezinin birleşmesini engellemek istiyorlar. Bu bizim hiç murat ettiğimiz bir şey değil. Kemal Okuyan ‘Ercüment benim dostumdur, EMEP de bizim dostumuzdur” dedi. Bilmukabele, onlar da bizim dost örgütümüzdür, mücadele örgütüdür. Emperyalizm deyince sadece onu Kürt sorunuyla sınırlı ele alma ele almak doğru olmaz, evet bu doğru. Yani memleketin tek sorunu bu değil ama çok ağır kanayan bir yarası. Ama işçi sınıfının, emekçilerin bu sorunu çözmesi gerekir. Bu önemli bir sorundur. Tek sorun değildir ama çözülmesi gereken bir sorundur. Konuşmamda ulusların kendi kaderini tayin hakkı konusunda da benim ifade ettiğim şey biraz farklı. Bu kuramsal bir tartışma. Kanımca Türkiye'de sadece bugünün değil, geçmişten gelen ve geleceğe uzanan uzanacak olan sol sosyalizm, Lenin, Lenin'in prensipleri, emperyalizm tanımı ve onun içerisinde ulus ve ezilen uluslar sorununda bazı kafa karışıklıkları, kavramsal tartışmalar var. Buna dikkat çekmek, bu sorunu aşmamız gerekiyor. Bunun üzerinde biraz durmamız gerekiyor. Konuşmamda bu ne kadar bu ifadesini buldu, takdir kamuoyunun. Bu tartışmaları da sürdüreceğiz. Beraber yani ama daha yapıcı bir temelde sürdürmek gerektiğini düşünüyorum. Yoksa özel olarak ben konuşmamın bütününde de başından sonuna kadar herhangi bir örgütün herhangi bir birliğin ya da ittifakın adını zaten söylemedim. Karşınızda bir düşman varsa cepheyi genişletmeniz gerekiyor. Yani farklı cephelerle kazanma şansımız yok. Ayrı ayrı kulvarlarda bunu başaramayız.”
AKDENİZ: BU PROVOKASYONLARA HALKIMIZ PRİM VERMEMELİ
Ercüment Akdeniz Mersin'de ki saldırıya ilişkin ise 2015 sürecine atkıf yaparak, bu türden saldırıların kimin değirmenine su taşıdığının sorulması gerektiğini söyledi. Akdeniz “O yüzden biz hep bu tür sorunlarda şunu sorarız, saldırı kimin işine yarıyor, kimin işine yarıyorsa oradan bir sorgulama yapmak lazım. Bu tür yöntemleri çok açık iktidar kullanır. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefete yüklendi. CHP’nin daha önce gazeteciler raporunda yer alan bir isim olduğundan yola çıkarak, CHP’ye yüklendi. Yani listede yer alanların yarın ne yapacağı mı yazıyor? Bir de bunlar iddialar tabii, doğrulanması da gerekiyor. CHP’ye böyle bir press uygulanmasının karşısında oluruz. Bu doğru bir yaklaşım olmaz ama bu tür eylem yöntemlerini de en şiddetli biçimde eleştiriyoruz. Halkımız prim vermemeli. Karşı çıkmak adına da böyle eskisi gibi “vatan, millet, Sakarya” propagandası yürütmekten bahsetmiyorum. Hükümetin değirmenine su taşımamalılar. Yoksa çok ağır reçetelerle karşı karşıya kalırız” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et