Dijital platformlar ve sinema kültürü
Güney Birtek, dijital platformların sinema kültürüne etkisini yazdı.
Fotoğraf: Pixabay
Güney BİRTEK
Sinema tarihi boyunca çekilen filmler ve o filmleri izleme kültürü, seyircinin yaşadığı toplumun kültürel, ekonomik ve politik etkenleri doğrultusunda zamanla değişim içine girmiş ve evrensel niteliğe ulaşmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle analogdan dijital kameraya geçiş, beraberinde film yapımının da gelişmesine, çoğalmasına olanak sağladı. Sinemanın eskiye nazaran daha fazla içerik üretmesi günümüzde sinema salonlarına alternatif alanlar yaratmasına neden oldu. Dijital platformların ortaya çıkması ve sürekli içerik üretmesi yeni bir pazarı meydana getirirken yeni bir film izleme kültürünü de oluşturdu. Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre sinema salonlarında film izleyen seyirci sayısı sürekli düşmekte. Sinema salonlarının karanlık ve sessiz ortamda sağladığı film izleme kültüründe seyirci, uyarıcıların minimuma inmesiyle filmlerle bütünleşirken, TV’de, mobilde ya da PC başında izlenen filmleri tek oturuşta izlemek zor. Çünkü birey kendi konfor alanında istediği zaman filmi yarıda bırakabilir. Bu da filmlere odaklanamama sorununu oluşturur. Tam bu noktada seyirciyi düşündüren, bir derdi olan filmler yerine, daha çok kafa dağıtmaya yönelik belli başlı bir formül üzerinden giden cilalı filmlerin bu platformlarda yer bulması haliyle kaçınılmaz oluyor.
Dijital dünya, filmlerin üretim ve dağıtım alanını genişletirken dijital platformların dünya üzerindeki başarısı, yapımcısı olduğu filmlerle Oscar ve diğer film festivallerinde yarışması, hatta büyük ödüller alması yeni bir rekabetin önünü açtı. Bu durum sinema salonlarına ciddi zararlar verdi. Özellikle kapısı sokağa açılan salonları iflas noktasına getirdi. Dijital platformlarla sinema salonları arasındaki bu kriz, sinemanın geleceğini ne denli etkileyecek, bunu yakın gelecekte daha net göreceğiz ama sinemanın bu platformlar sebebiyle belli başlı formüle indirgenmesi sinemayı sanattan daha çok sadece bir eğlence kültürü olarak yansıtıyor.
SEYİR ZEVKİNDEKİ SEÇİCİLİĞİN ORTADAN KALKMASI
Dijital platformların gelmesiyle sinema salonuna gitmeden filmleri evlerinde izleyen seyirciler özellikle pandemi sürecinin de etkisiyle yeni bir film izleme kültürünü oluşturdu. Bu platformlarda dünyaca ünlü oyuncuların olduğu dev bütçeli filmlerin, popüler dizilerin seyirciyi evlerinde yakalamasının ekonomik boyutunu Türkiye’de yaşayan dört kişilik bir aile üzerinden değerlendirelim. Türk parasının her geçen gün değer kaybettiği günümüzde dört kişilik bir ailenin sinema salonuna giderek bir film izlemesini ve tüm gün harcanacak parayı düşündüğümüzde dijital platformlara aydan aya ödenen ücretin daha makul olduğu görünüyor. Bu durum ekonomik açıdan uygun gelse de sosyal aile yapısında yabancılaşma sorunsalını da beraberinde getiriyor. Türkiye’de kıt kanaat geçinen işçi ailelerinin hafta sonları sinemaya gitmeleri artık iyice lüks haline geldi. Durum böyleyken, arşivinde yüzlerce film, dizi barındıran dijital platformlara talep arttı. Bu durum ekonomik açıdan bir artı sağlarken, dijital platformların genellikle popüler kültüre oynayan filmlerine bağlı kalınması seyir zevkindeki seçiciliği de ortadan kaldırıyor.
Sinema, diğer etkin sanat dalları gibi; kültürlerin birbirleriyle etkileşimi sonucunda toplumların bir yansıması, dışa vurumu olarak kendine alan yaratan üretken bir sanattır. Sosyal, toplumsal ve ekonomik koşulların etkisiyle, insanların ortak dertlerini sinemaya taşıyan yönetmenler, kültürün evrensele ulaşan kolektif bilinci sayesinde filmleriyle ses getirebilmiştir. Öte yandan topluma yön veren bu etkin sanatın egemen güçlerin tekeline geçmesiyle popüler kültürün tüketici araçlarına bağlı kalınmış ve sinema sektör denilen oluşumun büyük pazarında sadece eğlence sektörü dahilinde açık pazara sunulmuştur. Sinemanın sadece bir eğlence kültürü olduğunu kabul etmeyen bağımsız sinemacılar, özellikle 1960’larda yükselişe geçen sosyalist yönetmenlerin filmleriyle kapitalist, sömürü sistem eleştirisinde bulunarak bunu kırmaya çalışmışlardı.
TALEBE GÖRE FİLM YAPMAK
Bağımsız sinemacıların filmleri festival sürecinden sonra gişede çok az izleniyor. Türkiye’de AKP iktidarının uyguladığı sansür politikası, ülke sinemasındaki yaratıcılığı düşürürken, ayakta kalmak isteyen bağımsız sinemacıların bu platformlarda barınmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Yani durum bir müddet sonra yapmak istenilen sinemayı geçip, talebe göre filmlerin/dizilerin çekilmesine zemin hazırlıyor. Oysa sinema; politik kültürel ve ekonomik temaslar halinde seyirciyi etkileyebilen önemli bir araçtır. Her şeyin politik olduğu gibi sinema da tüm nedensellik ilişkileriyle politiktir. Normal şartlarda sinemayı mevcut düzen eleştirisiyle harmanlamak isteyen bağımsız sinemacının topluma ayna tutan insan hikayelerinde kullandığı dilin bir derdi amacı vardır. Fakat gelinen noktaya baktığımızda bağımsız sinemacıların da haklı olarak ayakta kalabilmeleri için dijital platform alanına yönelmesi kaçınılmaz oluyor.