Almanya'da enflasyon yüzde 10'la rekor kırdı
Almanya Federal İstatistik Dairesi, eylül ayında enflasyonun yüzde 10 ile 1951'den bu yana en yüksek düzeye çıktığını duyurdu.
![Almanya'da enflasyon yüzde 10'la rekor kırdı](https://www.evrensel.net/upload/dosya/200165.jpg)
Fotoğraf: Sarah Donovan/Unsplash
İLGİLİ HABERLER
![Türk-İş: Eylül ayında açlık sınırı 7 bin 245, yoksulluk sınırı 23 bin 599 TL'ye yükseldi](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/198630.jpg)
Türk-İş: Eylül ayında açlık sınırı 7 bin 245, yoksulluk sınırı 23 bin 599 TL'ye yükseldi
Serdar DERVENTLİ
Köln
Almanya’da enflasyon oranı eylül ayında yüzde 10’a yükseldi. Federal İstatistik Dairesi’nin (DESTATIS) enflasyon verilerini açıklamasından sonra bazı gazetelerin internet sitelerinde, “1970’lerde yaşanan petrol krizi sırasında bile fiyatlar bu denli yükselmemişti” yarumlarına yer verildi.
Enflasyonun neden bu kadar hızlı yükseldiği konusunda ise geride bıraktığımız aylarda olduğu gibi şimdi de çok değişik gerekçeler ileri sürülüyor. DESTATIS raporunda, son olarak ağustos ayında enflasyonun yüzde 7,9 olduğu bildirilirken, "Bu keskin artışın başlıca nedeni 9 avroluk toplu taşıma biletinin ve akaryakıt vergi indiriminin ağustos sonuyla birlikte sona ermesi" deniliyor. 1 Eylül’den itibaren vatandaşlar toplu taşıma için yeniden "normal" (7-10 kat daha fazla) fiyatları ödedikleri gibi benzin ve dizel için de daha fazla fiyat ödemek zorundalar.
FİYATLARDAKİ GENEL ARTMA EĞİLİMİ SÜRÜYOR
Bu açıklamalara karşın Almanya’daki iktisatçıları tedirgin eden fiyatlardaki genel artış eğilimi. Commerzbank’ın şef iktisatçısı Jörg Krämer, dpa ajansına verdiği demeçte, 9 avroluk bilet ve akaryakıt indirimlerinin son aylarda enflasyon verilerini çarpıttığını ve şimdi (eylül ayında) yalın gerçeğin ortaya çıktığını söyledi. “Tehlikeli derecede güçlü genel fiyat enflasyonu ile karşı karşıyayız. Almanya’da 1970’lerin başında yaşanan petrol krizi sırasında bile bir ayda yüzde onluk bir enflasyon oranı görülmemişti. Daha yüksek bir enflasyon oranı bulmak için 1951 yılına kadar geriye gitmeniz gerekir. O dönemde Kore Savaşı’nın patlak vermesi emtia (hammadde) ve üretici fiyatlarının yükselmesine neden olmuştu” dedi.
“ENFLASYON, DURGUNLUK, REFAH KAYBI”
Almanya’nın önde gelen ekonomi araştırma enstitüleri tarafından perşembe günü (29 Eylül) yayımlanan sonbahar raporu da pek iç açıcı değil. “Enerji krizi: Enflasyon, durgunluk, refah kaybı” başlığıyla yayımlanan raporda, içinde bulunduğumuz yılda enflasyonun ortalama yüzde 8,4, ekonomik büyümenin ise yüzde 1,4 olacağı bildirildi. İlkbaharda yayımlanan raporda ise enflasyonun yüzde 6,1, büyüme oranının yüzde 2,7 olması bekleniyordu.
2023 yılıyla ilgili beklenti daha da kötü. Buna göre enflasyonun yıl ortalamasında yüzde 8,8 olması, ekonominin ise yüzde 0,4 daralması bekleniyor. İlkbahar raporunda 2023 için büyüme tahmini yüzde 3,1'di.
Yayımlanan ortak raporda, ancak 2024 ilkbaharında bir canlanmadan söz edilebileceği belirtiliyor. Buna göre enflasyonun yüzde 2,2 ve ekonomik büyümenin yüzde 1,9 olması bekleniyor.
Ülkenin “önde gelen” ekonomi enstitülerinin yayımladıkları son üç rapordaki verileri revize etmek zorunda kaldıkları göz önünde bulundurulduğunda, pek güven verici oldukları söylenemez.
“FAİZLER KESKİN BİR ŞEKİLDE YÜKSELMELİ”
Commerzbank’tan Krämer’in, “Giderek daha fazla insan Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) enflasyon oranını yüzde 2’ye düşürme vaadine güvenmiyor” sözlerini, “İktisatçılar da AMB’ye güvenmiyorlar” diye tercüme etmek daha doğru olacak.
2021'in Haziran ayından bu yana sürekli yükselen enflasyonu başta AMB olmak üzere çok sayıda ekonomi araştırma kuruluşu, “geçici fenomen” olarak değerlendirdikleri gibi sürekli kısa bir süre içinde düşeceğini ileri sürmüşlerdi. Bunların gerçekleşmesi bir yana tahmin edilenin tersi bir durum yaşanmış ve enflasyon sürekli yeni rekor düzeylere çıkmıştı.
AMB’nin enflasyon sorununu çok uzun süre hafife aldığını söyleyen Krämer, bu nedenle faiz oranlarının, AMB’in her toplantısında 0,75 puan olmak üzere keskin bir şekilde artırılmasını talep etti. Krämer, AMB’nin orta vadede tekrar yüzde iki enflasyon sağlamak için yüzde 4 civarında bir mevduat oranı hedeflemesi gerektiğine inanıyor. Şu anda bu mevduat oranı yüzde 0,75.
"PANİK HAKLI DEĞİL" İDDİASI
Enflasyonun yüzde 10'a çıkması, özellikle işçi ve emekçilerin daha hızlı yoksullaşmasına neden olacak. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan değişik araştırmalarda, hanelerin yüzde 50’sinden fazlasının fiyatlardaki keskin artışı karşılayacak birikimleri bulunmadığı için yüksek enflasyondan gördükleri zararın da yüksek olduğu ortaya konulmuştu.
Önümüzdeki günlerde Federal hükümetin özellikle bu kesime yönelik yardımları artırmasına dair tartışmaların yeniden hız kazanacağı söylenebilir. Özellikle metal ve kimya işkolunda devam eden toplu sözleşme görüşmeleri ve söz konusu sendikaların tutumları göz önüne alındığında, ülke genelindeki enflasyonla ilgili tartışmaların farklı kesimlerin harekete geçmesine de neden olacağı söylenebilir.
Dolayısıyla burjuva medya ve iktisatçıların önümüzdeki günlerde tartışmalara müdahale edip tepkileri yumuşatmaya çalışması da kuvvetle muhtemel.
Buna ilk örnek olarak Deka Bank’ın baş iktisatçısı Ulrich Kater verilebilir. Kater, ilk etapta en azından bir noktada güven vermeye çalışıyor; “Enflasyon oranı yakında zirve yapacak ve ardından yavaş yavaş azalacak” diyor. Özellikle petrol ve gaz fiyatlarındaki düşüş nedeniyle fiyat artışının aralık ayından itibaren yavaş yavaş azalmasını bekleyen Kater, “Bu nedenle, sürekli yükselen enflasyon nedeniyle vatandaşlar arasında yaşanan panik haklı değildir” diyor.
Ne var ki uluslararası duruma bakıldığında iktisatçıların genel beklentisinin, enflasyonun uzun bir süre daha yüzde 4 dolayında seyredeceği yönünde olduğu görülüyor. ABD Merkez Bankasının (Fed) çok erken müdahale ettiğini, AMB’nin ise aksine faizleri yükseltmeye çok geç başladığını söyleyen Kater, “Bu nedenle başlangıçta biraz uyuduysanız, tekrar sahaya ulaşmak için daha hızlı koşmanız gerekir” diyor. Yani asıl olarak emekçileri hedefleyen “acı ilacın” daha çabuk ve yüksek dozda verilmesini talep ediyor.
Evrensel'i Takip Et